20. Hukuk Dairesi 2017/6403 E. , 2018/34 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-karşı davacı ... vekili ve davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1990 yılında yapılan kadastro sırasında .... köyü 1032 parsel sayılı 161,93 m² yüzölçümlü bahçe niteliğindeki taşınmaz, 2/B madde gereğince orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olması sebebiyle Hazine adına tespit edilmiş, beyanlar hanesine taşınmazın 1987 yılından beri .... oğlu ..."ın kullanımında olduğu şerhi verilmiş, Hazine tarafından zilyetlik şerhinin kaldırılması istemli açılan davanın kabulüne dair Karacabey Kadastro Mahkemesi hükmünün Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 07/07/1992 tarih ve 1991/14286 E. - 1992/9124 K. sayılı kararı ile bozulması üzerine mahkemece verilen davanın reddi ile taşınmazın Hazine adına tesciline, davalı ...’ın kullanımında olduğunun tapunun beyanlar hanesine yazılmasına dair hüküm 20/11/1992 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, taşınmazın hükmen Hazine adına tescili yapılmış, 12/07/2013 günü 6292 sayılı Kanun gereğince yapılan satış işlemi ile ... tarafından satın alınmış ve halen şahıs adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... vekili 27/09/2013 havale tarihli dilekçesi ile taşınmazın davacı tarafından kullanılmakta olduğunu, müvekkilinin taşınmazı satın almak için Hazineye müraacat etmesine rağmen, müvekkiline satılmayarak davalı ..."a satıldığını, davalının orman muhafaza memuru olduğunu ve bu şahsa satışın haksız olarak yapıldığını, müvekkilinin bu parseli 35 yıldır kullandığını, ecrimisil bedellerini yatırdığını ve taşınmazı satın alma hakkının müvekkiline ait olduğunu ..."ın kullanıcı olduğuna ilişkin şerhin haksız olarak işlendiğini, şerh nedeniyle tapunun davalıya devri ile oluşan kaydın iptaline ve taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf süresinde sunduğu karşı dava dilekçesinde; davalının dava konusu parseli 1986 yılından beri kullandığını ve bu nedenle tapu kütüğüne zilyet olarak şerh düşüldüğünü, daha sonrasında taşınmaza davacı tarafından tecavüz edildiğini ve davacının taşınmazı haksız olarak kullanmakta olduğunu ileri sürerek davanın reddi ile taşınmaz üzerine davacı yanca yapılan binanın boşaltılarak kaldırılması ve dava dilekçesinde kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle 10.000.-TL manevi tazminata hükmedilmesi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile karşı davanın reddine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan mülkiyet kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı vekili ve davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, asıl dava yönünden tapu iptali ve tescil, karşı dava yönünden ise müdahalenin men-i, kal ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1974-1975 yıllarında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu ile 16.06.1987 tarihinde ilân edilerek kesinleşen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması bulunmaktadır.
Mahkemece; yapılan keşif ve dinlenen taraflardan, dava konusu taşınmazın son 15 yıldır zilyedliğinin fiilî olarak davacıya ait olduğu, davacının sunmuş olduğu tahsildar makbuzlarıyla ödenen ecrimisil bedelleriyle bu durumun desteklendiği, onbeş yıldır ecrimisil ödediğinde şüphe olmayan davacı lehine zilyetliğin güncellenmesinin gerektiği, zilyetlikten kaynaklanan ecrimisil bedellerini ödeyen davacıya bir teklif sunmadan taşınmazın davalıya satılmış olmasının usûl ve kanunlara aykırı olduğu, davalı - karşı davacı taraf süresi içerisinde men"i müdahale davası açılmamış, zilyetliğin korunması yönünde başkaca girişimde bulunulmamış olduğu halde, karşı dava açılarak tazminat istemesinin yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile karşı davanın reddine, dava konusu taşınmazın davalı adına olan mülkiyet kaydının iptali ile ... adına tesciline karar verilmiştir. Dava konusu 1032 parsel sayılı taşınmaz, kullanım kadastrosu sırasında 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve davalı ..."ın fiilî kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, daha sonra şerh sahibine dava tarihinden önce, 12.07.2013 tarihinde 6292 sayılı Kanun kapsamında satılmıştır. Davacı vekili, taşınmazın davacı tarafından 35 yıldır kullandığını, ecrimisil bedellerini yatırdığını ve taşınmazı satın alma hakkının müvekkiline ait olduğunu iddia ederek ..."ın kullanıcı olarak görülen şerh sonucu yapılan tapu devri ile oluşan kaydın iptali ile taşınmazın Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır. Davalı ... adına tapuda kayıtlı olan taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline ilişkin dava açma hakkı sadece Hazineye aittir. Davacı gerçek kişinin dava açma yetkisi ve aktif dava ehliyeti yoktur. Dava ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, dava şartlarındandır (HMK"nın 114/1 d-e, 115 maddeleri) ve yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilmek zorunda olduğu gibi, taraflarca da ileri sürülebilir.
Bunun yanı sıra tespitin kesinleşme tarihleri üzerinden dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreler de geçmiştir. Ayrıca dava; yolsuz tescil iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup taşınmaz, Hazine tarafından çekişmeli taşınmaz zilyetlik şerhi sahibine satıldığına göre, tapu kaydının oluşumunda bir yolsuzluk bulunmamaktadır. Taşınmazın tapuya tescil işlemi usûlüne uygun olduğuna göre, mahkemece, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaza ilişkin bu davanın dinlenme olanağı da bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle, mahkemece, asıl dava hakkında oluşan durum değerlendirilerek karşı dava hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı-karşı davacı vekili ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 15/01/2018 günü oy birliği ile karar verildi.