1. Hukuk Dairesi 2018/1996 E. , 2020/3562 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : GAİPLİK-TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen gaiplik-tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece gaipliğe ilişkin davanın kabulü ile, tapu iptali tescil davasının reddine, davacı ... idaresinin birleştirilen davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar asıl davada davacı hazine ile davalı kayyım vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, davacı Hazine tarafından açılan Türk Medeni Kanununun 588. maddesine dayalı gaiplik ve tapu iptal-tescil, birleşen dava ise davacı ... İdaresi tarafından açılan 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesine dayalı gaiplik, tapu iptal ve vakfı adına tescil isteklerine ilişkindir.
Asıl davada davacı, ... ada ... parsel sayılı kargir oda ve dükan vasıflı taşınmazın paydaşları ... ile ..."un gaip olması nedeniyle ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 13/02/2001 tarih ve 2000/658 Esas, 2001/39 Karar sayılı ilamı ile 3561 sayılı yasa gereği İstanbul Defterdarının kayyım tayin edildiğini, taşınmaz üzerinde idarenin tasarrufa başladığı tarihten bu yana MK"nun 588"nci maddesininin aradığı yasal kayyımlık süresi olan 10 yıllık sürenin dolduğunu ileri sürerek anılan paydaşların gaipliğine ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen davada davacı, dava konusu taşınmazın ... Vakfından ... ile ... adına kayıtlı olduğunu ileri sürerek 5737 Sayılı Yasanın 17.maddesi uyarınca anılan paydaşların gaipliğine karar verilerek taşınmazın ... Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ... İl Emlak Müdürlüğü"nün 28/08/1952 tarih ve 33539 sayılı yazılarından ..."nın 25 sene önce öldüğünü, verasetinin oğlu ... ile kızları ... ve ..."ya intikal ettiğini, bunlardan ..."nın ise 30 sene evvel ölerek kızları ..., ..., ..., ve ...’nın mirasçı olarak kaldığını, ..."nın Fransa"ya gittiğini ve Türk Vatandaşlığından çıkarıldığını, ..."ın ise ölümü ile geride eşi ... ve çocukları ..., ... ve ..."nin mirasçı olrak kaldığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırıldığını, kayıt maliklerinin gaip olmadığını, taşınmazın tapu kaydında ve kadastro tespit tutanağında vakıf nev"inin belirtilmediğini, yol haline gelmiş taşınmazın vakıf amacına uygun olarak da kullanılmadığını belirterek asıl ve birleşen davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davada gaiplik isteğinin kabulüne, tapu iptal ve Hazine adına tescil talebinin reddine, birleşen davanın kabulü ile taşınmazın vakfı adına tesciline dair verilen karar Dairece ‘’... öncelikle çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ... ve ... adına tespitine dayanak T.Sani 322 tarihli tapu kaydının ve tüm dayanak belgelerin merciinden temini, kayıt maliklerinin kimlik bilgilerinin tespitine yarar başkaca belge bulunup bulunmadığının tespiti, getirtilen ve temin edilecek belgelerden ve özellikle dosyada mevcut Milli Emlak Müdürlüğünün 28.08.1952 tarih ve 33539 sayılı cevabi yazısında ve ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1945/782 Esas, 1945/67 sayılı kararındaki bilgilerden de yararlanmak suretiyle kayıt maliklerinin nüfusa kayıtlı olup olmadıklarının belirlenmesi, mirasçıları bulunup bulunmadığının veya gaip olup olmadıklarının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilmiş olması doğru değildir’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde tapu kaydı ve kadastro tutanakları ile ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1945/782 Esas ve 1945/67 Karar sayılı kararındaki bilgilerden yeni bir tespit yapılamadığı anlaşıldığından yukarıda belirtilen gerekçeler uyarınca asıl davada davacı Hazinenin gaipliğe ilişkin davasının kabulü ile, tapu iptali tescil davasının reddine, davacı ... idaresinin birleşen davasının kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, çekişme konusu taşınmazın aslının vakıf olduğu saptanmak suretiyle davacı Hazine’nin tapu iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazine’nin temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine,
Davalı kayyımın temyiz itirazlarına gelince;
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu kargir oda ve dükkan vasıflı ... ada ... parsel sayılı taşınmazın Teşrinsani 332 tarihli tapu kaydına binaen yarı yarıya ... ile ... adına 28.7.1944 tarihinde tespit ve tescil edildiği, 01.03.1945 tarihli 247 nolu Kadastro Müdürünün yazısına göre ayni tapu kaydına müsteniden taşınmazın maliklerinin ... ve ... olduğunun bildirildiği ve tespit bu isimlere göre 09.03.1945 tarihinde düzeltilerek taşınmazın 1/2 paylarla ... ve ... adlarına kadastro ile 09.03.1945 tarihinde tescil edildiği, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1945/782 Esas, 1945/67 sayılı kararında ... oğlu ...’ın 01.04.1944 tarihinde ölümü ile verasetinin eşi ..., çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’ye kaldığına karar verildiği, ... Milli Emlak Müdrülüğü’nün 28.8.1952 tarihli yazısında ...’un verasetinin oğlu ... ile kızları ... ve ...’ya kaldığı, ...’nın 30 sene evvel ölümü ile geride ..., ..., ... ve ...’yı bıraktığı, ...’nın Fransa’ya gittiği ve Türk Vatandaşlığından çıkarıldığı, ...’ın ise eşi ..., çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’yi mirasçı olrak bıraktığı taşınmazın ... Vakfından icareli olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 Gün.21/9 sayılı YİBK).
Somut olayda, hükmüne uyulan bozma ilamında izlenmesi gereken yol açıkça belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece dava konusu taşınmazdaki kayıt maliklerinin nüfus kayıtlarının araştırılması için ... Nüfus Müdürlüğüne müzekkere yazılmış ve verilen cevapta online arama sonucuna göre kayıt bulunmadığı bildirilmiş, mahkemece sadece bu araştırma ile yetinilerek hüküm kurulmuş, çekişme konusu taşınmazın kayıt malikleri adına kadastro tespitine dayanak tüm belgeler getirtilmemiş, adı geçenlerin nüfusa kayıtlı olup olmadıkları, mirasçıları bulunup bulunmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmamıştır.
Hâl böyle olunca, öncelikle çekişme konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın ... ve ... adına tespitine dayanak T.Sani 322 tarihli tapu kaydının ve tüm dayanak belgelerin merciinden temini, kayıt maliklerinin kimlik bilgilerinin tespitine yarar başkaca belge bulunup bulunmadığının tespiti, getirtilen ve temin edilecek belgelerden ve özellikle dosyada mevcut Milli Emlak Müdürlüğünün 28.08.1952 tarih ve 33539 sayılı cevabi yazısında ve ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1945/782 Esas, 1945/67 sayılı kararındaki bilgilerden de yararlanmak suretiyle kayıt maliklerinin nüfusa kayıtlı olup olmadıklarının belirlenmesi, mirasçıları bulunup bulunmadığının veya gaip olup olmadıklarının tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklığa kavuşturulması, toplanan ve toplanacak tüm deliller değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken anılan hususların gözardı edilmiş olması doğru değildir.
Davalı kayyımın açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 08/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.