1. Hukuk Dairesi 2017/3476 E. , 2020/3642 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptal ve tescil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakan babası ...’in maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın 24.09.2009 tarihinde mirasbırakan tarafından davalı ...’e satış yoluyla temlik edildiğini, mirasbırakanın işlem sırasında ehliyetsiz olduğunu, davalı ...’in de taşınmazı bilahare iyiniyetli olmayan diğer davalı ...’a muvazaalı şekilde devrettiğini ileri sürerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile mirasbırakan adına tescilini istemiştir.
Davalılar, kesin hüküm bulunduğunu, davalı ...’e yapılan ilk satışın geçerli olup, diğer davalı ...’in de tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetsiz olduğunun Adli Tıp Kurumu raporuyla anlaşıldığı, davalı ...’in de iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 1932 doğumlu mirasbırakan ...’in 30.09.2010 tarihinde ölümü üzerine davacı kızı ... ile birlikte dava dışı eşi ..., dava dışı çocukları ..., ..., ..., ... ve ...’in mirasçı kaldıkları, mirasbırakanın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazı 24.09.2009 tarihinde davalı ...’e, adı geçenin de 04.05.2010 tarihinde davalı ...’a satış yoluyla temlik ettiği, adı geçen davalıların mirasçı olmadıkları, eldeki davanın mirasçı olmayan davalılara karşı çekişmeli taşınmazın terekeye döndürülmesi isteğiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda; mirasbırakan ...’in ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyetine tabi olup davacı tarafından çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile terekeye döndürülmesi istenildiği halde mirasbırakanın tüm mirasçılarının davada yer almaları sağlanmayıp usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; mirasbırakan ...’in dava dışı mirasçılarının bulunduğu gözetilerek davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK"nın 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülerek esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı tarafın değinilen yönden yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 09.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.