23. Ceza Dairesi 2015/12285 E. , 2016/11296 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 62, 52, 53 ve 58 maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis ve 4.000 TL adli para cezası ile mahkumiyetine
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Esenler Otogarına gelen katılanın, Bağcılar"a gitmek üzere minibüs duraklarını kimliği tespit edilemeyen şüpheliye sorması üzerine beraber durağa yürümeye başladıkları sırada, şüphelinin yolda mendil içine sarılı para bularak cebine koyduğu, bir süre sonra sanığın yanlarına gelip mendil içinde parasını kaybettiğini söyleyerek mağdurun bulup bulmadığını sorduğu, mağdurunda bulmadığını söylemesi üzerine inanmadığını belirterek cebindeki paraları göstermesini istediği, bunun üzerine mağdurun cebinde bulunan 150 TL parasını çıkararak gösterdiği sırada yanında bulunan şüphelinin mağdurun elindeki parayı kaybolmasın diyerek alıp mendil içine sararak cebine koyduğu, mağdurun parasını istemesi üzerine ise içerisinde kağıt bulunan mendili cebinden çıkararak mağdura verdiği ve sanık ile birlikte olay yerinden uzaklaştıkları, bu sırada mağdurun mendil içerisinde kağıt olduğunu anlaması üzerine arkalarından bağırarak kovalamaya başladığı ve sanığın tanık İlkay tarafından çelme takılarak düşürülmesi sonucu yakalandığı, sanığın bu surette kimliği tespit edilemeyen şüpheli ile birlikte hareket ederek hileli eylemlerle haksız menfaat temin ettiği, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik soyut savunması, mağdur ve tanık beyanı ile tüm dosya kapsamından anlaşıldığından, dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan suç vasfına ve sübutuna ilişkin kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1)02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun"un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun"un 253. maddesinin (b) bendine eklenen 6. alt bendi ile TCK"nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması ve bu düzenlemenin sanık lehine olması karşısında; söz konusu kanun değişikliğine göre, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2)Kabule göre de,
a)Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 18/06/2013 gün ve 2012/15-1351 Esas ve 2013/328 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, kanun koyucu, cezanın kişiselleştirilmesinin sağlanması bakımından hâkime somut olayın özellikleri ve işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı bir şekilde gerekçesini de göstererek alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirleme yetki ve görevini yüklemiştir. Ancak, hâkimin temel cezayı belirlerken dayandığı gerekçe, bu düzenlemelere uygun olarak; suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, güttüğü amaç ve saik ile dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelerin isabetli biçimde değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olmalıdır. Somut olayda elde edilen haksız menfaat miktarı gözetilerek TCK"nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde alt ve üst sınırlar arasında bir belirleme yapılması gerekirken, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren dolandırıcılık suçundan, TCK"nın 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler somutlaştırılmadan ve bu kriterler esas alınmadan hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak hapis cezasının 4 yıl olarak üst sınırdan tayini,
b)Sanık hakkında, tekerrüre esas alınan Üsküdar 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nin ilamının 02/04/2008 tarihinde infaz edilmiş olması nedeni ile tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden tekerrür hükümlerinin uygulanması,
c)55237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarının, Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E, 2015/85 sayılı iptal kararı doğrultusunda uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmekle beraber, maddenin (b) fıkrasında yer alan "ve diğer siyasi hakları kullanmaktan" şeklindeki ibarenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ve ayrıca TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan" yoksunluğun sanığın sadece kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceğinin gözetilmemiş olması nedeniyle bu hususlar,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320. sayılı Kanun"un 6723. sayılı Kanun"un 33. maddesi ile değişik 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.