22. Hukuk Dairesi 2016/8586 E. , 2019/8785 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi ve davalı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.04.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, yabancı dilde düzenlenmiş ödeme belgelerinin, işçi tarafından anlaşılabilmesi ve değerlendirilebilmesi mümkün olmadığından, bu belgelere tek başına itibar edilemeyeceği açıktır. Hesaplamaya dahil edilen dönemlere ilişkin yabancı dilde düzenlenmiş belgelerde yazılı miktarların banka aracılığıyla ödendiği de kanıtlanmamıştır. Ancak, mevcut durumda ödemelerin yapılıp yapılmadığı noktasında, davacı asilin dinlenilmesi gerekliliği doğmuştur. Anılan sebeple, yabancı dilde düzenlenmiş ödeme belgelerinde gösterilen tutarların ödenip ödenmediği hususunda davacı asil usulünce duruşmaya çağrılarak dinlenilmelidir. Bu yönde bir işlem yapılmaması hatalıdır.
3-Mahkemece itibar edilen bilirkişi raporunda, hesaplamalarda esas alınan ve işyeri kayıtlarına göre belirlenen son ücret olan 3.840,00 ...’nin (SAR), “brüt” değil, “net” olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, kabule göre hesaplamaların direk net ücret üzerinden yapılmış olmasına rağmen, hüküm sonucunda ilgili alacak tutarlarının “brüt” olduğunun ifade edilmesi suretiyle çelişki oluşturulması hatalıdır.
4-Eldeki davaya uygulanacak mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 83. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiilî ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini istiyebilir” hükmü düzenlenmiş olup, alacakların hangi para birimi üzerinden hesaplanacağı ve hüküm altına alınacağı noktasında, davacı taraf, kendisine ödenen yabancı para birimi cinsi ve Türk Lirası arasında tercih hakkına sahiptir. Bunun dışında, başka bir para birimi üzerinden talepte bulunması hukuken mümkün değildir. Bu halde, davacının son ücretinin ... Riyali cinsinden olmasına göre, yıllık izin ücretinin ve kabule göre hesaplanan son döneme ilişkin ihbar tazminatının Amerikan Doları cinsinden hüküm altına alınması hatalıdır.5-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ihbar tazminatı bakımından, aralıklı hizmet sürelerinin toplanılacağına ilişkin bir kanun hükmü bulunmaması gerekçesiyle, sadece son çalışma dönemi dikkate alınarak dört haftalık ihbar öneli üzerinden hesaplama yapılmıştır.
İhbar tazminatı açısından, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirileceği yönünde mevzuatta bir hüküm bulunmadığı açıktır. Ancak bu halde, gerek hak kazanma, gerekse de zamanaşımı ile ücret miktarı yönünden her bir dönemin yek diğerinden bağımsız değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi gereklidir. Mahkemece önceki çalışma dönemleri bakımından bu yönde bir değerlendirme yapılmadan sadece son çalışma döneminin dikkate alınması, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olduğundan hatalıdır.
6-Dosyaya sunulan yıllık izne ilişkin belgelerin bir kısmında işçi adı altında imza bulunduğu görülmekte ise de, davacı vekili belgelerde müvekkilinin imzasının olmadığını ileri sürerek imza itirazında bulunmuştur. İmza itirazı karşısında belge asıllarının getirtilerek imza incelemesi yapılması gerekirken, bu yönde bir işlem yapılmaması hatalıdır.
7-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, hükmün sonuç kısmında, taraflara yüklenen borç ve tanınan haklar, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Mahkemece tesis edilen hüküm sonucunda, ihbar tazminatı bakımından işleyecek faiz türünün ilgili bentte açıkça gösterilmemesi; yıllık izin ücreti bakımından ise infazda tereddüte yol açacak şekilde iki ayrı faiz türünün yazılması hatalıdır. Davacının anılan alacaklar için talebi yasal faiz olmasına göre, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarına yasal faiz işletilmelidir.
8-Kabule göre, davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre eksiktir.
Yukarıda yazılı sebeplerden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 16/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.