21. Hukuk Dairesi 2017/317 E. , 2018/6906 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
K A R A R
A)Davacı İstemi :
Davacı, 01.11.1990 tarihinin, sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili, işe giriş bildirgesinin sigortalı konumunda çalışmanın varlığını kabul için yeterli olmadığını; işyeri dönem bordrosunda ismi yer almayan davacının, bildirgede belirtilen tarihteki eylemli çalışmasının Yargıtay içtihatlarında öngörülen yönteme uygun biçimde araştırılıp kanıtlanması gerektiğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemece; Dosya kapsamında dinlenen tüm bordro tanıkları ve davacı tanıkları davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı noktasında bilgi sahibidirler. Ancak aradan uzun sürenin geçmesi nedeniyle tanıklar davacının çalıştığını iddia ettiği dönem ile ilgili olarak kesin, net ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde tarih aralığı belirtememişlerdir. Davacı tarafça ibraz edilen ve davalı işyerinde çekilen fotoğrafta davacı yer almakta olup bordro tanıkları davacıyı tanımışlardır. Tanık beyanlarından bu fotoğrafın davalı işyerinin taşındığı Belediye işhanındaki yeni işyerinin açılışında çekildiği ve davalı işyerinin 1990 yılının Kasım ayında Belediye işhanına taşındığı anlaşılmaktadır. Kurum kayıtlarında davalı işyerinin adresi "..." olarak, işe giriş bildirgesinde ise "Belediye Düğün Salonu ..." olarak görülmektedir. Yine tüm tanıklar davacının 1990 yılının sonlarında başlamak üzere birkaç aylık kısa bir dönem davalı işyerinde çalıştığı ve davalı işyerinde büro/kayıt işine baktığı konusunda tutalı beyanlarda bulunmuşlar; ancak davacının çalıştığı dönemi tarih ve süre olarak tereddütte mahal bırakmayacak net bir şekilde belirtememişlerdir. Bu durumda davacının işe giriş bildirgesinde belirtilen 01.11.1990 tarihinde davalı işyerinde eylemli olarak çalıştığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
Davalı vekili; işe giriş bildirgesinin sigortalı konumunda çalışmanın varlığını kabul için yeterli olmadığını, Yargıtay içtihatlarında öngörülen yönteme uygun biçimde araştırılıp kanıtlanması gerektiğini kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince ; Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı ve davalı Kurum vekilinin yüzüne karşı 18.08.2016 tarihinde, "... kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 (iki) haftalık süre içerisinde ... Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere... " karar verilerek, istinaf kanun yolu başvuru süresinin iki hafta olduğu belirtilmiş; 26.09.2016 tarihinde gerekçeli karar yöntemince kendisine tebliğ edilen davalı Kurum vekili, ondördüncü güne karşılık gelen 10.10.2016 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 1. maddesinde, uyuşmazlıkların çözülmesi ile görevli olarak gereksinim duyulan yerlerde iş mahkemeleri kurulacağı, iş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından bu kanundaki esas ve usullere göre bakılacağı, birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemelerinin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebileceği açıklanmış, 8. maddesinin 2. fıkrasında, istinaf yoluna başvurma süresinin, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gün olduğu, 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Başvuru süresi" başlığını taşıyan 345. maddesinin 1. fıkrasında, istinaf yoluna başvuru süresinin iki hafta olduğu, bu sürenin, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlayacağı, istinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümlerinin saklı olduğu, "Karar" başlıklı 359. maddesinin 1. fıkrasında, bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın, kanun yolu ve süresini içermesi gerektiği, "Diğer kanunlardaki yargılama usulü ile ilgili hükümler" başlığını taşıyan 447. maddesinin 2. fıkrasında, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı bildirilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemelerden anlaşılacağı gibi, 6100 sayılı Kanun"da istinaf yoluna başvuru süresi hakkında mahkeme ayırımı gözetilmeksizin genel kural konulduktan sonra bu konudaki özel kanun hükümleri saklı tutulmuş, sosyal güvenlik hukuku uyuşmazlıklarının çözümü için görevlendirilen iş mahkemeleri veya iş mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemeleri yönünden bir tür özel, sınırlı yargılama usulü hükümleri içeren 5521 sayılı Kanun"da ise istinaf süresi sekiz gün olarak saptandıktan sonra 1086 sayılı ve değinilen 447/2. maddeye göre 6100 sayılı Kanun hükümlerinin ancak, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda uygulanabileceği belirtilmiştir. Buna göre, istinaf yoluna başvuru süresine ilişkin 5521 sayılı Kanun"da yeterli açıklık bulunmakla iş mahkemesi veya iş mahkemesi sıfatıyla görev yapan asliye hukuk mahkemesince verilen kararlar yönünden 6100 sayılı Kanun"un 345/1. maddesi uygulanamayacağından anılan sürenin, değinilen 8/2. madde gereğince sekiz gün olduğu açıktır.
Şu durumda ön inceleme konusu davaya ilişkin olarak, her ne kadar mahkemece kanun yolu ve süresi belirtilirken yanılgıya düşülerek istinaf süresinin iki hafta olduğu belirtilmiş ise de özellikle, kanunda kesin olarak belirlenen süreler üzerinde hakimin tasarruf yetkisinin bulunmaması, kanunun öngördüğü sürenin hakim tarafından uzatılıp kısaltılamaması, istinafa ilişkin sürelerin kanun tarafından düzenlenen kesin nitelikte olması ve kendiliğinden gözetilmesi gerektiği dikkate alındığında, sekiz gün içerisinde gerçekleştirilmeyen istinaf başvurusunun süre aşımına uğradığı" gerekçesiyle davalı SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusu yasal süresinde gerçekleştirilmediğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 346. ve 352. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
E)Temyiz :
Davalı Kurum temyiz nedenleri: İş mahkemesine verilen süre tutum dilekçesinin temyizin tebliğden başladığı gerekçesi ile geri çevrildiğini, eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, hak düşürücü süreye bakılmadığını, fiili çalışma yönünde belge ve bilgi olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Somut olayda; Anayasa Mahkemesinin..., ) başvurusu ve yine Tasfiye Halinde S.S. ... Sitesi Konut Yapı Kooperatifi (B. No: 2014/13217, 21/92017) başvurusu gözetilerek İş Mahkemesinin kararına karşı Kanun"da sekiz günlük temyiz süresi öngörüldüğü halde mahkemenin kısa ve gerekçeli kararında süreyi 2 hafta olarak gösterdiği, bu açıdan davalının belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülmesi gerektiği, kararda belirtilen süre içinde talepte bulunan davalının temyiz dilekçesini reddeden değerlendirmenin davalının mahkemeye erişim hakkını zedelediği gözetilmeden yerel mahkeme kararının esastan incelenmesi gerekirken süreden reddi isabetsizdir.
Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun, istinaf dilekçesinin süre aşımı nedeniyle reddi yukarıda açıklanan hususlarda dikkate alınarak usul ve yasaya aykırı olduğundan davalı SGK tarafından temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASI gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.