3. Hukuk Dairesi 2020/1252 E. , 2020/6595 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SAMSUN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen muarazanın men"i ile menfi tespit davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 15.10.2003 tarihli yazı ile davalı kurum; hak sahiplerinin bilgisi dışında şeklen sahih içerik itibariyle sahte reçete kabul ederek sandığa fatura ettiği ve yazılı ilaçların tamamının verilmemesine rağmen vermiş gibi fatura ettiği gerekçesiyle sözleşmesinin 7 yıl süreyle feshedilmesine ve kamu zararının yasal faizi ile tahsil edilmesine karar verildiğinin bildirildiğini, oysa bahse konu reçetelerin gerçek raporlara dayalı olup, kendisinin şeklen sahih olan reçetenin içerik olarak sahte olduğunu bilmesinin mümkün olmadığı gibi bunu araştırma ve yorumlama hakkı ve görevi de bulunmadığını, ayrıca kendisi ile Terme Devlet Hastanesi görevlileri ve ilaç mümessilleri arasında hiç bir maddi veya manevi bağ bulunmadığını ileri sürerek; davalının yarattığı muarazanın men"ine, davalıya 1.419.790.500 TL borçlu olmadığının tespitine, paranın ödenmiş olması halinde reeskont faiziyle birlikte davalıdan istirdatını talep etmiştir.
Davalı; davacının, hak sahibinin bilgisi dışında ... Devlet Hastanesinde görev yapan ... tarafından düzenlenen ve ilaç mümessili ... tarafından eczaneye götürülen şeklen sahih, içerik itibariyle sahte olan reçeteleri kabul ederek sandığa fatura ettiği ve bedelini tahsil ettiğinin anlaşıldığından 2002 ve 2003 yılı Bütçe Uygulama Talimatına ek protokolün ‘Sözleşmenin Feshini Gerektiren Hususlar’ Bölümünün 1.maddesinin ‘j’ bendi gereğince sözleşmesi 7 yıl süreyle feshedildiğini, davaya konu ‘reductil’ adlı ilaca ait depo çıkış listeleri incelendiğinde; davacıya ait eczanenin 11.07.2002 tarihinde 10 adet ... aldığının görüldüğü, ‘reductil’ adlı ilaçtan alımların ... adlı firmanın ilaç mümessili olan dava dışı ... ’ın ilacı tanıtmaya başladığı 2002 yılının Haziran ayında başladığı, bu ilacın herkes tarafında kullanılan bir ilaç olmayıp rapora bağlı kullanılması nedeni ile çok yoğun satışının olmaması, diğer eczanelerin birer ikişer adet almalarına rağmen, davacı eczane tarafından çok sayıda alımların yapılmış olduğu, eczaneye gelen ‘reductil’ reçetelerinden altısının aynı tarihli ve protokol numaralarının da arka arkaya olduğu, bu kadar rastlantının bir araya gelmesinin mümkün olamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davacının mesleki kusuru bulunduğuna dair bir bulguya rastlanmadığı, dava dışı sağlık mümessilleri ile davacı arasında herhangi bir bağ tespit edilemediği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 15.10.2003 tarih ve 02.09/369 nolu yazı ile bildirilen fesih işleminin geçersiz olduğunun tespiti ile fesih işlemi nedeniyle oluşan muarazanın önlenmesine, davacının 1.419,79 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hükme karşı, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, karar; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda; davalı kurum tarafından yapılan soruşturma sırasında ifadesi alınan bir kısım sigortalının, cezai işleme konu reçeteyi kendisinin yazdırmadığını, bu rapor ve reçete için kendisinin hastaneye gitmediğini, Dr. ... ’a muayene olmadığını, bir kısmının ise reçetede yazılı ilaçları bu miktarda almadığını beyan etmesi üzerine davacı eczacıya, davaya konu cezai işlemin uygulandığı anlaşılmaktadır.
Dosya arasında bulunan Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/48 E. -2013/11 K. sayılı dosyası incelendiğinde ise; davacı eczacı ... ile dava dışı sanıklar ... ..., ... ... ve bir kısım eczacının cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve dolandırıcılık suçundan dolayı kamu davası açıldığı, ancak uzamış zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle davacı hakkında açılan kamu davasının düşürülmesine, ancak ... ve ... adlı firmanın ilaç mümessili olan ...’ın sabit olan resmi belgede sahtecilik suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, verilen kararın kesinleştiği, bu karara göre ... ve ... adlı firmanın ilaç mümessili olan ...’ın sahte reçete düzenleyerek, bunları kullandıkları anlaşılmaktadır.
Bu noktada; her ne kadar davacı eczacı hakkında açılan ceza davası zamanaşımı nedeni ile düşmüş olsa da dava dışı ... ve ... adlı firmanın ilaç mümessili olan ...’ın sahte reçete düzenleyerek resmi belgede sahtecilik suçunu işlediklerinin sabit olması ve dosyaya yansıyan bilgilerden dava konusu olan ‘reductil’ adlı ilacın herkes tarafından kullanılmaması, ancak raporla alınabiliyor olması, dava dışı eczaneler tarafından ancak 1-2 tane alınıyor iken davacı eczane tarafından çok sayıda alınmış olması gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu cezai işleme konu reçetelerin sahte olup olmadığı, sigortalıların kendisi tarafından yazdırılıp yazdırılmadığı, ilaçları kullanıp kullanmadıklarının tespiti hususunda cezai işleme konu reçete sahibi sigortalıların ifadeleri büyük önem arz etmektedir. Ne var ki mahkemece; anılan şahıslar dinlenmeden karar verilmiş olduğu görülmektedir.
Buna göre, ilk derece mahkemesince; cezai işleme konu reçetelerin adına yazıldığı sigortalılar tanık olarak dinlenilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.