3. Hukuk Dairesi 2020/1118 E. , 2020/6631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen kurum işleminin iptali davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı kurumun 16/09/2013 tarihli yazı ile; dört adet sahte reçeteye konu ilaçların teslim alındığına ilişkin imzaların hak sahiplerine ait olmadığı gerekçesiyle aleyhine düzenlenen; uyarı, 19.159,70 TL cezai şart ve 3.831,94 TL reçete bedelinin iadesine dair işlemi bildirdiğini, protokole göre kimlik belgesini kontrol etme yükümlülüklerinin bulunmadığını, rapor ve reçete ibrazı halinde ilacı vermek zorunda olduklarını, reçetenin gerçeğe uygun olup olmadığını bilmelerinin mümkün olmadığını, araştırma yükümlülüklerinin bulunmadığını, sistemin işleme onay verdiğini, reçete sahte olduğuna göre reçete arkasındaki imzanın hak sahibine ait olmasının beklenemeyeceğini belirterek uygulanan işlemin haksızlığının tespiti ile muazaranın önlenmesini ve işlemin iptalini istemiştir.
Davalı; işlemin sebebinin davacının sahte reçeteleri tespit edememesi olmadığını, ilaçları teslim ettiği kişilerin kimlik bilgilerini reçete arkasına yazmaması olduğunu, Sağlık Uygulama Tebliği ile 5510 sayılı kanun ve protokol hükümlerine göre davacı eczacının kimlik tespiti yapmak zorunda olduğunu, yapılan işlemin yerinde olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, Medula sistemi üzerinden gelen ve provizyon alan tüm reçeteleri karşılamanın eczanenin görevi olduğu, sistemden gelen reçetelerin sahteliğinden ilgili eczane ya da çalışanlarının kastı veya methali olmadığı sürece eczanelerin bundan sorumlu tutulamayacağı, cezai şart ve uyarı işleminin haklı olmadığı, sahte reçete bedellerinin davalı SGK"ya yükletilmesinin ise hakkaniyete uygun olmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 19.159,70 TL ceza-i şart ve uyarı işleminin iptali ile muarazanın bu şekilde giderilmesine, fazlaya dair istemin ise reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; dava konusu 4 adet reçetenin arkasında bulunan imzaların sigortalı hastaya veya hasta yakınına ait olmadığı, bunların 3 adedinin aynı tarihli olup ardışık protokol numaralarında düzenlendiği ve reçete bedellerinin yüksek olduğu gözetildiğinde uyarı ve cezai işleme ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu, 2016 yılı Eczane Protokolü"ne göre 4 adet reçete bedeli toplamı 3.831,94 TL, cezai şartın ise (2x3.831,94) 7.663,88 TL olacağı gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacıya uygulanan 19.159,70 tl ceza-i şartin 7.663,88 TL"ye indirilmesine, muarazanın bu şekilde giderilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacının reçete bedelinin iki katı tutarında ceza bedeli tahsiline yönelik temyiz itirazının incelenmesinde;
Davalı kurum tarafından davacı aleyhine 2009 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokole dayalı olarak sahte olduğu tespit edilen 4 adet reçete bakımından protokolün 4.3.6. maddesi uyarınca yersiz ödeme yapıldığı gerekçesiyle toplam reçete bedeli 3.831,94 TL’nin ve yine protokolün 6.3.3. maddesi uyarınca reçetelerde bulunması gereken imzanın reçete sahibine ya da ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığı ve eczanenin kimlik kontrol yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle reçete bedelinin beş katı tutarında 19.159,70 TL ceza bedelinin tahsiline dair işlem yapılmış ve davacıya 16.09.2013 tarihli 3379392 sayılı yazıyla bildirilmiştir. Davacı tarafça ilk derece mahkemesi kararı istinaf edilmemiştir. Her ne kadar davalının istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince; davalının istinaf talebi kısmen kabul edilerek 2016 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsaındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol uygulanarak cezai işleme konu edilen fiil bakımından öngörülen 5.3.2. maddesi gereğince reçete bedelinin 2 katı tutarında cezai şart uygulanarak kurumun uyguladığı ceza bedeli indirilmiş ise de kurum müfettişi tarafından hazırlanan 12.04.2013 tarihli soruşturma raporunda sahteciliği organize edenlerin eczanelerle işbirliği yaptığına dair bir kanıt bulunmadığı, sahteciliğe aracı kişilerin eczanelere gidip bir iki reçete karşılığı ilacı aldıktan sonra eczaneye bir daha uğramadıkları belirtildiği gibi ceza uygulanmasına konu olan reçeteler sahte olup, sahte reçetelerin hak sahiplerinden de bahsedilemez. Bu durumda mahkemece, cezai işleme konu eylem bakımından protokol hükmünde yer alan unsurların gerçekleşmediği, sahte reçeteler kullanılarak eczaneden ilaç alınması sebebiyle gerek 2009 yılı protokolünün 6.3.3. maddesi gerekse 2016 yılı protokolünün
aynı fiile ilişkin 5.3.2. maddesi uyarınca ceza düzenlenmesinin yerinde olmadığı gözetilerek bu işlem bakımından talebin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.