1. Hukuk Dairesi 2018/276 E. , 2020/3741 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.07.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında mirasçılar adına tesciline, aşamada miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, süresinde davaya cevap vermemiş aşamada iptali talep edilen kısmın belediye adına kayıtlı iken mirasbırakana ait bitişik parselle tevhit edilerek satışı mümkün olabildiği için mirasbırakan adına alındığını ancak ödemelerin kendisi tarafından yapıldığını, mirasbırakanın da tevhit sonrası payına düşen kısmı iade ettiğini, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın maliki olduğu ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki .../... payı 04.09.2012 tarihinde davalı oğluna satış suretiyle devrettiği, 1942 doğumlu murisin 05.08.2013 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak ilk eşi ...’den olma çocukları davacılar ..., ..., ..., ..., ... ile davalı oğlu ... ve dava dışı ikinci eşi ...’in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda; yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; dava konusu ... parsel sayılı taşınmazdaki çekişme konusu .../... payın öncesinde mirasbırakan tarafından ... Belediyesinden edinilip edinilmediği hususunda gerek tapu kayıtları gerekse belediye kayıtları getirtilmeden, belediyeden edinilmiş ise satış bedelinin kim tarafından ne şekilde ödendiği, kredi kullanılmış ise kim tarafından kullanıldığı ve ödemelerin ne şekilde kimin tarafından yapıldığı hususlarında araştırılma yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.
Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda hükme yeterli bir soruşturma yapılması, tapu ve tedavül kayıtlarının, akit tablolarının, varsa belediye ve banka kayıtlarının getirtilmesi, getirtilen kayıtlara göre gerekirse tanıkların yeniden dinlenilmesi, mirasbırakanın temlikteki gerçek iradesinin mirasçılardan mal kaçırma amacı taşıyıp taşımadığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde tespit edilerek ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken anılan hususlar gözardı edilerek noksan soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 20. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.