22. Hukuk Dairesi 2017/21698 E. , 2019/8962 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, iş akdinin haksız feshedildiğini beyan ederek kıdem tazminatı ile bir kısım ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının devamsızlık yaptığını iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda; davacı gıda mühendisi olarak görev yaptığını, brüt 3.631,79 TL ücretle çalıştığını, ancak davalının hiçbir zaman bu ücreti kendisine ödemediğini beyan etmiş, davalı davacının 1.500 TL net ücretle çalıştığını ve ücretlerinin tamamının banka kanalıyla ödendiğini savunmuştur. Mahkemece, imzalı ücret bordrolarına göre davacının brüt 1.818 TL ücretle çalıştığı kabul edilerek talep edilen ücret alacakları hüküm altına alınmış ise de dosya içerisinde yer alan 03.07.2012 tarihli noter huzurunda düzenlenen ve taraflarca imza altına alınan istihdamı zorunlu personel sözleşmesinin 7. hükmünde davacının ücretinin brüt 3.631,79 TL net 2.600 TL olarak belirlendiği görülmüştür. O halde davacının ücretinin brüt 3.631,79 TL, net 2.600 TL olarak kabulüyle talep edilen ücret alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde ilgililere iadesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.