
Esas No: 2021/663
Karar No: 2021/7353
Karar Tarihi: 31.05.2021
Danıştay 6. Daire 2021/663 Esas 2021/7353 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/663
Karar No : 2021/7353
TEMYİZ EDEN TARAFLAR : I- (DAVALILAR) 1- … Bakanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı - …
VEKİLİ : …, I. Hukuk Müşaviri V. (E-Tebligat)
3- … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
II. (DAVACILAR)
1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Bakanlığı
2- … Başkanlığı
3- … Belediye Başkanlığı
4- …
5- …
6- …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın 12.07.2013 t.t’li 1/1000 ölçekli Paşaköy Deresi ve Kolları ile Yakın Çevresine Ait Uygulama İmar Planı değişikliğinde kamusal alanlara ayrılmak ve uzun yıllar kamulaştırılmamak suretiyle mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 30.000,00-TL (ıslah sonrası 52.440.000,00-TL) maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda … İdare Mahkemesi Hakimliğince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yapılan istinaf başvurularının reddi yolunda … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteminin kararın temyizi kabil olmadığı gerekçesiyle reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:…, Temyiz No:… sayılı kararının Danıştay Altıncı Dairesi'nin 18/12/2017 tarih, E:2017/7972, K:10918 sayılı kararı ile onanmasından sonra, davacı tarafından yapılan bireysel başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2017/21556 sayılı kararı ile mülkiyet hakkının ihlal edildiği kararı verilmesine üzerine, yeniden yapılan yargılama neticesinde, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, taşınmazların imar planındaki tahsisi nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca imar planının yürürlüğe girmesinden itibaren en geç 3 ay içinde bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programının hazırlanmaması ve bunun sonucunda taşınmazlarının kamulaştırılmaması nedeniyle davacıların mülkiyet hakkının belirsiz bir süre ile kısıtlandığı ve bu kısıtlamanın idarece bir karar alınarak kaldırılmadığının sabit olması karşısında, taşınmaz malın değerinin hesaplanarak ilgililerine ödenmesi dışında başka bir yol kalmadığı gerekçesiyle -İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı hasım mevkiinden çıkarılarak- davanın kabulüne, kabul edilen toplamda 52.440.000,00-TL'nin; 37.950.000,00 TL'lik kısmının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 5.520.000,00 TL'lik kısmının Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ve 8.970.000,00 TL'lik kısmının Sancaktepe Belediye Başkanlığı tarafından, ıslah tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren, işletilecek yasal faiziyle birlikte davacılara hisseleri oranında ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Hasım mevkiinden çıkarılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılan istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine, davacılar ve diğer davalı idareler tarafından istinaf yoluyla kaldırılması istenilen İdare Mahkemesi kararının davanın kabulüne ilişkin kısmında kanunda sayılan kaldırma nedenlerinin bulunmadığının anlaşıldığı ve dilekçede ileri sürülen iddiaların sözkonusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği, kararın "...kabul edilen toplamda 52.440.000,00-TL'nin;37.950.000,00-TL'lik kısmının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 5.520.000,00-TL'lik kısmının Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ve 8.970.000,00-TL'lik kısmının Sancaktepe Belediye Başkanlığı tarafından, ıslah tarihi olan 16/12/2019tarihinden itibaren..." ilişkin bölümünün, "...kabul edilen toplamda 52.440.000,00-TL'nin; her bir idare için 10.000,00-TL olmak üzere toplam 30.000,00-TL'lik kısmı bakımından davanın açıldığı 26.10.2015 tarihinden itibaren, 37.940.000,00-TL'lik kısmının Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, 5.510.000,00-TL'lik kısmının Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ve 8.960.000,00-TL'lik kısmının Sancaktepe Belediye Başkanlığı tarafından, ıslah tarihi olan 16/12/2019 tarihinden itibaren..."şeklinde düzeltilmesi suretiyle başvuruların reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
1- Davacılar tarafından, taşınmaza düşük bedel belirlendiği, bedele dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
2- Davalı idarelerden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, husumetin kendileri ile görülemeyeceği, sorumluluğun Sancaktepe Belediye Başkanlığı'nda olduğu, dava konusu taşınmaz hakkında, okul alanında kalıp kalmadığı, DOP kesintisi yapılıp yapılmadığı, 18. madde uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiği belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3- Davalı idarelerden Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından, kendilerinin herhangi bir dahillerinin olmadığı, kamulaştırmaya yetkili merciler arasında bulunmadıkları, Başkanlıkları adına tescil olamayacağı, kamulaştırma yetkisinin Belediyelerde ve Hazinede olduğu, husumetin kendileri ile görülemeyeceği, davanın 5 yıllık süre dolmadan açıldığı, bedelin usulüne uygun belirlenmediği, fahiş miktarda hesaplandığı belirtilerek, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
4- Davalı idarelerden Sancaktepe Belediye Başkanlığı tarafından, plan iptali için açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiği, husumet itirazlarının dikkate alınmadığı, bilirkişi raporunda emsal alınan taşınmazların uygun olmadığı, davanın 2015 yılında açıldığı halde, Anayasa Mahkemesi'nin kararı üzerine yeniden yapılan yargılama tarihi olan 2019 yılı itibarıyla değer takdiri yapıldığı, bu davanın 2015 yılında açılan davanın devamı olduğu, dava tarihi 2019 kabul edilip buna göre değer takdirinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
1- Davalılar tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
2- Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların hisseli maliki oldukları İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın 12.07.2013 t.t’li 1/1000 ölçekli Paşaköy Deresi ve Kolları ile Yakın Çevresine Ait Uygulama İmar Planı değişikliğinde kamusal alanlara ayrılmak ve uzun yıllar kamulaştırılmamak suretiyle mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 26/10/2015 tarihli dava dilekçesinde 30.000,00-TL istemli; 16/12/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 52.410.000,00 TL arttırılarak toplamda 52.440.000,00-TL maddi zararın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen "İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler" başlıklı 13. maddesinde; "Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
" düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmü yer almaktadır.
İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği'nin "Tanımlar" "başlıklı 4. maddesinde; "İçmesuyu havzaları (Havza): Bir akarsu, göl, baraj rezervuarı veya yeraltı suyu haznesi gibi bir su kaynağını besleyen yeraltı ve yüzeysel suların toplandığı bölgenin tamamıdır. Mutlak Koruma Alanı (0-300 m.): İçme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan suni ve tabii göller etrafında en yüksek su seviyesinde, su ile karanın meydana getirdiği çizgiden itibaren yatay 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Kısa Mesafeli Koruma Alanı (300.-1000 m.): Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Orta Mesafeli Koruma Alanı (1000-2000 m.): Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1000 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havzasınırını aşması halinde orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur.Uzun Mesafeli Koruma Alanı (2000-havza sınırı): Orta mesafeli koruma alanının üst sınırından başlamak üzere su toplama havzasının nihayetine kadar uzanan bütün kara alanıdır." düzenlenmesine "Genel hükümler" başlıklı 5. maddesinde; "Bu Yönetmelikte açıklanmayan tüm hususlarda Su Kirliği Kontrolü Yönetmeliği’nin içmesuyu havzaları ile ilgili hükümleri uygulanır" düzenlemesine yer verilerek, "Özel hükümler" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında; İstanbul’a su temin edilen ve edilecek olan içmesuyu havzaları ve derelerin EK-1’de gösterildiği, "İçmesuyu havzalarında imar planlarında uyulması gereken esaslar" başlıklı maddenin 9. fıkrasının (c) bendinde; Mutlak koruma alanlarında İdare tarafından yapılacak veya yaptırılacak arıtma tesisleri hariç, hangi maksatla olursa olsun hiçbir yapılaşmaya izin verilemeyeceği düzenlemesine yer verilerek, aynı fıkranın (g) bendinde de; "İmar planları hazırlanırken, Ek 1'de isimleri verilen derelerin her iki tarafında kadastral sınırlarından itibaren 100 metrelik yapı yaklaşma mesafesi bırakılır. Derelerin yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlardaki yapılaşma hakları parsel yüzölçümünün %60'ı hesaplanmak kaydıyla Ek 2'de verilen yoğunluk değerlerine göre ait olduğu imar planı sınırı içinde bulunan havza dışındaki alanlar ile orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında kullanılır. Bu durumda yapı yaklaşma mesafesi içinde kalan bu alanlar ağaçlandırma, yol, yeşil alan, rekreasyon v.b maksatlarla kullanılmak üzere kamuya bedelsiz terk edilir ve bu alanlarda yapı yapılamaz" düzenlemesine yer verilmiş iken, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Kurulu'nun 16.01.2013 tarih ve 2 sayılı Kararı ile Yönetmeliğin anılan maddesinde değişikliğe gidilerek "İçme suyu havzalarında Ek 1'de isimleri verilen derelerin, orman alanları ve tarımsal niteliği korunacak alanlar dışında kalan kısımlarında; ıslah projesine uygun olarak bu derelerin ıslah kesitinin her iki yanında temizlik, bakım ve onarımlarının yapılabilmesi maksadıyla imar planlarında en az on metrelik dere işletme bantı ayrılır. Dere ıslah alanı ile dere işletme bantları idarece kamulaştırılır" şeklinde değişiklik yapılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davanın ilk olarak 26.10.2015 tarihinde açıldığı davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda verilen Mahkeme kararının kesinleşmesi sonrasında, davacı tarafından Anayasa Mahkemesi'ne yapılan bireysel başvuru sonucunda mülkiyet hakkının ihlal edildiği kararı verilmesine üzerine, 24.01.2019 tarihinde davanın yenilenmiş olduğu, yani anılan davanın devamı niteliğinde bir dava olduğu, davanın ilk açıldığı 26.10.2015 tarihindeki taşınmaz değerinin hesaplanması suretiyle bedele hükmedilmesi gerekirken, 24.01.2019 yenilenme tarihi esas alınarak belirlenen bedele hükmedildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; taşınmazın güncel imar durumu ile mülkiyete ilişkin güncel durumu tespit edildikten sonra, davanın ilk açıldığı 26.10.2015 tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan; İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 9. fıkrasının g) bendinde; "İçme suyu havzalarında Ek 1'de isimleri verilen derelerin, orman alanları ve tarımsal niteliği korunacak alanlar dışında kalan kısımlarında; ıslah projesine uygun olarak bu derelerin ıslah kesitinin her iki yanında temizlik, bakım ve onarımlarının yapılabilmesi maksadıyla imar planlarında en az on metrelik dere işletme bandı ayrılır. Dere ıslah alanı ile dere işletme bandları idarece kamulaştırılır" şeklinde değişiklik yapılmasına ilişkin İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının iptali istemi ile açılan davada, … İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K…. sayılı kararıyla, ''...yapılan yeni düzenleme ile dere işletme bandının yüz metrelik kısmının on metreye düşürülmesi neticesinde, dere yoluyla rezervuarlara taşınacak su miktarının etkileneceği, kesit daralmasıyla, taşkınların daha fazla görüleceği, taşkınlar esnasında rezervuarlara su kalitesi açısından istenmeyen maddelerin de taşınabilmesi ihtimali nedeniyle olumsuzluklar yaşanacağı, tüm bu hususlar gözönünde bulundurularak yapılan değerlendirme neticesinde değişikliğin şehircilik ilkeleri, ve kamu yararına uygun olmadığı...'' gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Bahsi geçen kararın temyiz incelemesi Danıştay 6. Dairesi'nin E:2021/2941 sayılı dosyası ile devam etmektedir.
Bu durumda; İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliği'nin 6/9 (g) bendinde yapılan ''dere işletme bandının 10 metre olarak belirlenmesine ilişkin'' değişiklik ilk derece Mahkemesi kararı ile iptal edilmiş olmakla, yargısal süreç devam etmekte bulunduğundan, yeniden yapılacak yargılamada, davalı belediyenin, taşınmazın park alanında bulunan kısımlarının dere koruma bandında kaldığı yönündeki beyanları da göz önüne alınmak suretiyle, davaya konu taşınmazın dere ıslahı kapsamında bir bölgede kalıp kalmadığı, gerekirse keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilip, davaya konu taşınmaz üzerindeki kısıtlılık durumunun ve dere ıslah sahası içerisinde bulunan taşınmazların kamulaştırılmalarından İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü'nün sorumlu olduğu da dikkate alınarak, dere ıslah bandı içinde kalan kısım yönünden kamulaştırmadan sorumlu idarenin bu yönden de tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın kabulüne ilişkin Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 31/05/2021 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.