20. Hukuk Dairesi 2017/8780 E. , 2018/230 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... köyü, 101 ada 1 sayılı 334.517,62 m2 yüzölçümlü taşınmaz, belgesizden Hazine adına orman niteliği ile tespit edilmiştir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve tapu kaydına dayalı olarak çekişmeli taşınmazın bir kısmının adına tesciline karar verilmesini istemiş, 11/02/2015 tarihli celsede ise dava konusu ettiği alanları amca çocukları .... ile birlikte kullandıklarını belirterek müştereken adlarına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin kadastro tutanağının iptali ile taşınmazın 04/03/2015 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide (B) harfiyle gösterilen 6.300,62 m2"lik, (C) harfiyle gösterilen 4.224,12 m2"lik, (D) harfiyle gösterilen 8.405,97 m2"lik bölümlerinin ayrı parsel numaraları verilmek suretiyle orman vasfıyla Hazine adına tesciline, (H) harfiyle gösterilen 8.360,86 m2"lik bölümünün ayrı parsel numarası verilmek suretiyle tespit gibi tesciline, (G) harfiyle gösterilen 170.721,51 m2"lik bölümünün aynı bir parsel numarası altında tespit gibi tesciline, (A) harfiyle gösterilen 2.051,30 m2"lik ve (E) harfiyle gösterilen 30.549,05 m2"lik bölümleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, (K) harfiyle gösterilen 5.000,45 m2"lik ve (F) harfiyle gösterilen 131.504,12 m2"lik bölümlerinin ise ayrı bir parsel numarası verilerek tarla vasfıyla 1/3 payla davacı ... ve dava dışı ....adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, çekişmeli 101 ada 1 sayılı parselin temyize konu (F) ve (K) harfli bölümleri yönünden yapılan orman araştırmasında, orman bilirkişisi tarafından 1984 tarihli memleket haritası ile 1951 tarihli hava fotoğrafı incelenmiş, ancak rapor ekinde hava fotoğrafı ile kadastral paftanın aynı ölçekte çakıştırılmış görüntüsüne yer verilmediğinden raporu denetleme imkanı bulunamamış, taşınmazların niteliğinin tespiti açısından en eski tarihli memleket haritasının kullanılmaması da doğru görülmemiştir. Ayrıca, davacı taraf tapu kaydına da dayandığı halde dayanak tapu kaydı tüm tedavülleriyle birlikte getirtilmediği gibi mahallinde yapılan keşif sırasındaki tapu kaydı uygulaması da yetersiz görülmüştür. Zira, tapu kaydının sınırları keşifte hazır bulunan kişilere sorulmuş ancak bazı hudutlar tahmini olarak gösterilmiştir.
O halde; mahkemece, en eski tarihli ve tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl öncesine ait memleket haritaları, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ve fotogometri yöntemiyle kadastro çalışmalarına altlık olarak düzenlenen kadastro paftası ile davacının dayandığı Eylül 98 Daimi cilt:1 sayfa:2 no:103’te kayıtlı tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm tedavülleri (tapu kaydının nasıl oluştuğunu da tespit edecek şekilde), revizyon gördüğü tüm parsel tutanakları, komşu parsel ve dayanakları ilgili yerlerden getirtilip, mahkemece halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis, bir fen elemanı ve ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi aracılığıyla mahallinde yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazın temyize konu (F) ve (K) harfli bölümleri ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle bu bölümlerin öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, eğimi, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğrafının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine çevrildikten sonra, bu haritalar komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle,çekişmeli taşınmazın temyize konu bölümlerinin konumunu çevre parsellerle birlikte aynı haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, bilirkişilere hava fotoğrafları ve dayanağı haritaları stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip, raporlarında taşınmazların niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün niteliği, ağaçların yaşları ve dağılımları ile ilgili açıklama yapmaları istenmelidir.
Yapılacak araştırma sonucu temyize konu çekişmeli (F) ve (K) harfli taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğu belirlendiği takdirde, davacının dayandığı tapu kaydının 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında hukuki kıymetinin olup olmadığı tartışılmalıdır. Şayet orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde ise bu kez davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmelidir. Bu cümleden hareketle; tüm tedavülleri getirtilen tapu kayıtları yeterince yaşlı yerel bilirkişiler yardımıyla yöntemince zemine uygulanmalı, tapu kayıtlarının kapsamı belirlenmeli, bilinmeyen sınırlar konusunda taraf tanıklarının beyanlarına başvurulmalı, tapu kayıtlarının kapsamları arazi üzerinde işaretlettirilmeli, tapu kapsamındaki arazinin krokisi düzenlettirilmeli ve çekişmeli parsellerin bu tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığı yöntemince saptanmalıdır.
Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu temyize konu çekişmeli (F) ve (K) harfli taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu ancak davacının dayandığı tapu kaydının kapsamında kalmadığı belirlendiği takdirde ise, davacı aynı zamanda zilyetlik iddiasına da dayandığından bu kez zilyetlikle kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp gerçek kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, tescile karar verilecek gerçek kişiler yanında, (murisler) yönünden de aynı
çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Davacı, dava dilekçesi ile önce hak iddia ettiği taşınmazların kendi adına tescil edilmesini talep etmiş ancak 11/02/2015 tarihli celsede amca çocukları ... ile birlikte müştereken adlarına tescil edilmesi yönünde beyanda bulunmuş, mahkeme tarafından da (F) ve (K) harfli taşınmazların 1/3 er payla davacı ve dava dışı ... ve.... Salih Arslan adına tapuya tesciline karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, ... ve.... ....’ın davaya konu taşınmazlar yönünden açtıkları ayrı bir dava ya da eldeki davaya harç yatırmak suretiyle herhangi bir müdahaleleri söz konusu değildir. Bu haliyle, davacı ...’ın amca çocukları yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamakta olup, onlar adına dava açamaz. Başka bir deyişle davacı ... sadece kendisi yönünden dava açabilir. Bu nedenle mahkemece davacının sadece kendi adına tescil talebi yönünden iddiaları dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken dava dışı ... ve.... Salih Arslan yönünden usulüne uygun olarak açılmış bir davaları ya da müdahaleleri olmadığı halde onlar lehine olacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca; kabule göre de çekişmeli 101 ada 1 sayılı parsel kadastro sırasında orman olarak tespit edilmiş olup, mahkemece söz konusu parselin (B), (C), (D) ve (H) harfli bölümlerinin orman bütünlüğünü koruyacak şekilde aynı parsel numarası altında tespit gibi tesciline karar verilmesi gerekirken ayrı parsel numaraları altında tescillerine karar verilmiş olması ve hükümde 101 ada 1 sayılı parselin kadastro tespitinin iptaline karar verilmesi gerekirken kadastro tutanağının iptaline karar verilmiş olması ve mevcut dava nedeni ile mahkemece çekişmeli 101 ada 1 nolu parselin bütünü hakkında sicil oluşturulması gerekirken (A) ve (E) bölümleri hakkında "karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurularak sicil oluşturulmamış olması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 17/01/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.