22. Hukuk Dairesi 2017/21699 E. , 2019/8971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, saha şefi olarak çalışmaktayken iş akdinin haksız feshedildiğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacının iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı yasal süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine; dönemlere uyularak ödenmelidir. 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir. İş sözleşmesinin tarafları, asgari ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323. maddesinin 2.fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçiler o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.Somut olayda; davacı saha şefi olarak çalıştığını, son aylık ücretinin 1.824,84 TL olduğunu beyan etmiş, davalı davacının bordroda yazan ücreti aldığını savunmuştur. Mahkemece davacının bordro ücreti olan brüt 1.824,84 TL ücret ile çalıştığı kabul edilerek talep edilen ücret alacakları yönünden hesaplama yapılmıştır. Dosyaya sunulan ücret bordrolarının incelenmesinde, davacının brüt ücretinin 1.586,82 TL olduğu, bordroda ayrıca fazla çalışma tahakkukunun da bulunduğu, fazla çalışma ücreti dahil davacıya toplam brüt 1824,84 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. O halde, Mahkemece davacının çıplak ücretinin fazla çalışma ücreti dahil edilmeden bordro ücreti olan brüt 1.586,82 TL olduğu kabul edilerek hesaplama yapılması gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde ilgiliye iadesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.