3. Hukuk Dairesi 2020/3787 E. , 2020/6751 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... ile yapmış oldukları sözleşme ile ... ili ... Mahallesi 707 ada1 parsel üzerindeki 1 nolu iş yerini satın aldığını, bu iş yerine 260.613,00 TL bedel ödediğini, ödeme tamamlandıktan sonra taşınmazın tapudan devrinin tamamlanması gerektiğini ancak davalının bir türlü devri gerçekleştiremediğini, taşınmazın tapuda kendisine devredilmesi için noterden ihtarname çektiğini, davalının ihtarnameye verdiği cevapta ... Belediyesi ve orman işletmesi arasında 2009/31 sayılı Kadastro Mahkemesi kararı gereği taşınmaza davalıdır şerhi konulduğunun bildirildiğini, bu nedenle taşınmazı almak istemediğini belirterek sözleşmenin feshi ile ödediği bedelin ve yaptığı masrafların faiziyle birlikte şimdilik 10.000 TL nin iadesine karar verilmesini istemiş, ıslah ile talebini 503.264,71 TL ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine,davacı ile davalı arasında akdedilmiş bulunan 29/07/2008 tarihli toplu konut projesi gayri menkul satış sözleşmesinin feshine, 369.989,45 TL"nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davacının temyizi yönünden; davacı eldeki dava ile dava konusu iş yerini davalıdan satın aldığını, bedelinin tamamen ödenmesine rağmen kadastro mahkemesince konulan şerh gereği tapuda devrinin yapılamadığını ileri sürerek sözleşmenin feshini ve ödemiş olduğu bedel ile birlikte yapmış olduğu masrafların ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, davalı ise taşınmaz üzerinde bulunan şerhin kendilerinin taraf olmadığı bir dava neticesinde konulduğunu, taşınmaz devrinin bu şekilde yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece ‘... davacı tarafça ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının kullanıldığı, bu nedenle davacının satış bedelini faiziyle birlikte geri verilmesini, yapmış olduğu giderleri isteyebileceği anlaşılmıştır. Taşınmazın davacıya 14/07/2009 tarihinde teslim edildiği görülmüştür. Davanın açılması
tarihinden sonraki ortaya çıkabilecek kira bedelleri kanaatimizce ancak ayrı bir dava ve talep konusu yapılabilir. Hal böyle olunca taşınmazın davacıya teslim edildiği tarihten itibaren dava tarihine kadarki kira bedelleri, taşınmazın yıpranma payı hesaplanmış, bilirkişi tarafından 24/10/2014 tarihli ek raporun; davacı ... tarafından yapılan ödemeler ve yasal faiz toplamının (269.333,18 + 106.405,95) 375.739,13 TL olduğu, bu tutardan kira ve yıpranma bedeli, elektrik ve su borcu toplamı olan 32.830,68 TL nin mahsup edilmesi neticesinde, kalan (ödenebilecek) tutarın 342.908,45 TL olduğu, ayrıca bu hesaplamada taşınmaza yapılan masraf olan 27.081,00 da dikkate alınması durumunda ise, kalan (ödenebilecek) tutarın (269.333,18 + 106.405,95+ 27.081,00 -32.830,68) 369.989,45-TL olduğu şeklinde yapılan hesaplama davalı ... tacir olmaması da gözetilerek usul ve yasaya, dosya kapsamına uygun bulunduğu ’ gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile sözleşmenin feshine, 369.989,45 TL"nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Dava konusu taşınmaz kadastro mahkemesinden konulan ‘davalıdır’ şerhi nedeniyle ayıplı olup davacı taşınmazı şerh ile birlikte satın almaya zorlanamayacağından sözleşme haklı nedenle feshedilebilir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda taşınmazın davacıya teslim edildiği tarihten dava tarihine kadar kira bedeli ve yıpranma tazminatı hesap edilerek mahsup edilmiş olup taşınmaz ayıplı olduğundan ve davalı tarafından da ödenen para kullanıldığından yapılan mahsup işlemi hatalı olduğu gibi davacı lehine dava tarihinden itibaren faize hükmedilmemesi de isabetsiz olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de;davacı ... yargılama sırasında vefat etmiş olup mirasçıları tarafından davaya devam edilmesine rağmen mirasçıların karar başlığında gösterilmemesi hatalı görülmüş ve bu husus eleştiri konusu yapılmıştır.
2-Davalı temyizi yönünden;mahkeme gerekçesinde de açıklandığı üzere taraflar arasındaki 29/07/2008 tarihli sözleşmenin feshedilmesi başlıklı 9. maddesinde sözleşmenin idarece feshi halinde alıcının yaptığı ödemeler için faiz tahakkuk ettirilemeyeceğinin düzenlendiği, alıcının fesih halinin ise sadece sözleşmeden veya yasalardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmezse idarenin faiz hakkı talep edebileceğinin düzenlendiği, bunun haricinde fesih halinde faize ilişkin bir düzenleme bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalıya yapılan ödemelerin iadesine ilişkin bir ihtarname gönderilmediğinden davalı temerrüde düşmemiştir. Hal böyle olunca; hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesap edilen ve davacı tarafından yapılan ödemelerin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi toplamı olan 106.405,95TL nin de ödenen miktara dahil edilerek hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de; dava kısmen kabul edilmiş olup reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.