Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/461
Karar No: 2018/252

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/461 Esas 2018/252 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2017/461 E.  ,  2018/252 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (İstanbul Anadolu 13. Asliye Hukuk Mah.)

    Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairenin 10.04.2012 gün 2011/10285 E. - 2012/5515 K. sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde asıl ve birleşen davanın davacıları vekili ile davalılardan Orman Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar ... A.Ş. ve arkadaşları vekili 09.01.2009 günlü dilekçe ile...beldesi 1 ada 54 sayılı parselin 4127 sayılı Kanun ile değişik 2924 sayılı Kanunun 11 ve 12. maddeleri gereğince hak sahibi olarak belirlenen ..."e satıldığını, Nihat"ında ... A.Ş."ye sattığını, imar uygulaması üzerine 1 ada 63 parselde şuyulandırıldığını, Hazine tarafından açılan dava üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/52-2006/178 sayılı kararıyla bilirkişi rapor ve krokisinde (A), (B), (C), (D) harfleri ile gösterilen 10249 m2, (E) ve (F) harfleri ile gösterilen 6.517 m2 bölümlerinin eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline ve Hazine adına orman niteliği ile tesciline karar verildiğini, 1 ada 63 parselin tapusu iptal edilen 15.990 m2 yüzöçümlü kesiminin 1 ada 54 parselde kaldığını, 1 ada 54 parsel sayılı 77.283,50 m2 yüzölçümlü taşınmazın davalılardan ...tarafından 51.035.000.000.-ETL bedelle ... A.Ş."ye satıldığını, 1 ada 54 parselin eylemli orman olarak tapusu iptal edilen kesiminin 15.990 m2"sinin satış bedelinin 10.559.170.000.-ETL (Eski Türk Lirası) olduğunu, anılan miktarın denkleştirici adalet kuralı gereğince dava tarihindeki değerine hükmedilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 7.500,00.-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılar Orman Yönetimi, Hazine, Çevre ve Orman Bakanlığı ile ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 03.07.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 185.000.-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Birleşen davanın davacısı ... vekili 17.02.2009 tarihli dilekçe ile müvekkilinin ....Beldesi 1 ada 54 sayılı parseli 4127 sayılı Kanun ile değişik 2924 sayılı Kanunun 11 ve 12. maddeleri gereğince hak sahibi olarak 10.08.l998 tarihinde 40.960.255.000.-TL bedel ile Orköy"den satın aldığını, 30.09.2008 tarihinde 51.035.000.000.-TL bedelle ...Sigorta A.Ş"ye sattığını, imar uygulamasıyla 1 ada 63 parsel numarasını
    aldığını, Hazine tarafından açılan dava üzerine ...Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/52-2006/178 sayılı kararıyla bilirkişi rapor ve krokisinde (A), (B), (C), (D) harfleri ile gösterilen 10249 m2, (E) ve (F) ile gösterilen 6.517 m2 bölümlerinin eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline ve Hazine adına orman niteliği ile tesciline karar verildiğini, 1 ada 63 parselin tapusu iptal edilen 15.990 m2 yüzöçümlü kesiminin 1 ada 54 parselde kaldığını, 1 ada 63 parselin tapu malikleri tarafından sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tazminat davası açıldığını, Ümraniye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/16 Esasında devam ettiğini, bu sebeple müvekkilininde tazminat davası açmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 7.500,00.-TL"sinin davalılar Hazine, Orman Yönetimi, Çevre ve Orman Bakanlığından müteselsilen alınarak yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 03.07.2009 tarihli ıslah dilekçesiyle toplam 150.000.-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece davalar birleştirildikten sonra; asıl ve birleşen davaların asıl sebebinin Orköy"ün hizmet kusuru olduğu, Çevre ve Orman (Orman ve Su İşleri ) Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davaların hizmet kusurundan kaynaklandığından idare mahkemesinin görevli olduğu, asıl ve birleşen davada sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca denkleştirici adalet ilkesi nazara alınarak belirlenen tazminata hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle 146.306,35.-TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve Hazine"den müteselsilen alınarak asıl davanın davacılarına verilmesine, 124.384,46.-TL tazminatın birleşen davanın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazine"den alınarak ..."e verilmesine, Çevre ve Orman (Orman ve Su İşleri ) Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davaların görev yönünden reddine karar verilmiş, hükmün Orman Yönetimi, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Hazine vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 10.04.2012 gün 2011/10285 E. - 2012/5515 K. sayılı ilâmıyla Orman Genel Müdürlüğü ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının temyiz itirazlarının reddine, davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, süresi içinde asıl ve birleşen davanın davacıları vekili ile davalılardan Orman Yönetimi vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Düzeltilmesi istenilen Ret-Bozma kararında özetle; “1- Orman Genel Müdürlüğü ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı görevlilerinin eylem ve işlemleri nedeniyle doğan zararın tazmini  için açılan davada idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle,  Orman Genel Müdürlüğü ile Orman ve Su İşleri Bakanlığının davalarının yargı yolu görevsizliği nedeniyle reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, Orman Genel Müdürlüğünün satıcının zapta karşı tekeffülü hükümlerine ve Medeni Kanunun 1007. maddesi hükmüne göre açılan tazminat davasında davalı sıfatının olmadığı gözetilerek, Orman Genel Müdürlüğü ile  Orman ve Su İşleri Bakanlığının temyiz itirazlarının reddine,
    2- Davalı Hazinenin temyiz itirazları yönünden ise birden fazla kişinin davalı sıfatı taşıması veya  bir borç nedeniyle birlikte sorumlu olmaları ya da hepsinin müteselsil olarak bir borç ve  zarardan sorumlu olmaları ancak, sözleşmeye, kanun hükmüne ve haksız fiile dayanabileceği, böyle bir durum yoksa,  birden fazla kişinin birlikte müteselsil olarak sorumlu olduklarına hükmedilemeyeceği, davacı şirketler yönünden davalı ..."in  Borçlar Kanununun 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta  karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu, Hazinenin ise Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumlu olduğu, tazminat alacağının farklı nedenlerden kaynaklandığı için, Hazine ve ..."in davacı şirketlerin zararlarından   müteselsil olarak sorumlu olduğuna karar verilemeyeceği gibi, Hazinenin hem davacı şirketlere hem de davalı ve karşı davacı ..."e aynı anda tazminat ödemeye mahkum edilemeyeceği, mahkemece, davalı ..."in zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olup olmadığı araştırılarak, sorumluluğu var ise tapu maliki şirketlerin zararının bu kişiden alınarak davacı şirketlere verilmesine, ...’in ödemesine karar verilen zararın miktarına, alım satım işlemi nedeniyle ödedikleri ve edindiklerine göre tapu sicilinin tutulması nedeniyle oluşan zararı
    söz konusu ise bu miktarın Hazineden alınarak davalı ve karşı davacı ... "e ödemesine karar verilmesi gerekirken,  kendi içinde çelişecek ve infazı mümkün olmayacak biçimde, tapu maliki davacı şirketlerin tapu kayıtlarının iptali nedeniyle oluşan zararlarının ... ve Hazineden müteselsilen alınıp, davacı şirketlere verilmesine ve ..."in muhtemel zararının da Hazineden alınarak ..."e verilmesine hükmedilmesinin doğru olmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararında değinildiği gibi, sözleşmeden doğan bir ilişkinin bulunduğu hallerde  sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı, bu halde Borçlar Kanunun 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması gerektiği, somut olayda; kayden satılan taşınmazın, davacı alıcıya teslim edildiği, üçüncü kişinin (Orman Yönetimi ve Hazinenin) zaptı sağlayacak bir aynî hakkının bulunduğu ve bu hakkın mahkeme kararıyla da tespit edildiği, ayrıca bu hakkın satım sözleşmesinin kurulmasından önce ve kurulması sırasında da mevcut olduğu, bu hakkın varlığının gerek satıcı davalı, gerekse alıcı davacı tarafından bilinmediği, böylece borçlunun tekeffülünün şartlarının somut olayda gerçekleştiği, Borçlar Kanununun 190/3. maddesi gereğince, satıcı, dava kendisine ihbar edilseydi ne derece elverişli bir sonuç sağlayacak olduğunu kanıtladığı oranda sorumluluktan kurtulacağı, ihbarın yapılmaması halinde, alıcının haklarının tamamen ortadan kalkmadığı, ancak satıcı daha elverişli sonuç alınacağını ispat ettiği takdirde ve oranda alıcının bu hakları kaybedeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K. sayılı kararında belirtildiği gibi,  bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı gerçek ve güncel müspet zararını talep edebileceği, gerçek zararın hesabında  ilkenin; zarar doğurucu  eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcunun da, o miktarda olacağı, öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminatın da o kadar olacağı, tapu işlemlerinin kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hatalardan TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devletin sorumlu olduğu, burada  Devletin sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olduğu, davanın niteliğine göre tazminat miktarı belirlenirken, öncelikli konunun, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliğinin ve değerinin hesaplanması olup, arazi niteliğindeki taşınmazlarda, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise emsal karşılaştırması yapılarak değer belirlenmesi gerektiği, ancak mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın bulunduğu yerin arsa mı yoksa arazi mi olduğu konusunda  yöntemine uygun araştırma yapılmadığı, bu sebeple çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle arsa veya arazi mi olduğu yöntemine uygun olarak araştırılıp , yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, arsa ise emsal kıyaslaması yoluyla arazi ise net zirai gelir yöntemiyle tazminatın belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi" gerektiği belirtilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1996 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında  Ümraniye Ömerli köyü 1 ada 54 parsel sayılı 77.283,50 m2  yüzölçümündeki taşınmazın 09.09.1996 tarih 1568 sayfa  numaralı tapu  kaydı uygulanarak 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığından söz edilerek Mipaş A.Ş’nin zilyetliğinde olduğu kütüğün beyanlar hanesine yazılmak suretiyle ve tarla niteliği ile Hazine adına tespit ve tescil edildiği, ORKÖY tarafından 10.08.1998 tarihinde 40.960.255.000.-ETL bedelle ...’e satıldığı, 10.09.1998 tarihinde anılan kişi adına tapuda tescil işleminin yapıldığı,..."ında 30.09.1998 tarihinde 51.035.000.000.-ETL bedelle ...Sigorta A.Ş’ye satış yoluyla devrettiği, 14.06.2000 tarihinde yapılan imar uygulaması ile 83.418,97m2 yüzölçümündeki 1 ada 63 parselde şuyulandırıldığı, 1996 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında ... köyü 1 ada 55 parsel sayılı 3.943,54 m2  yüzölçümündeki  taşınmazın,  09.09.1996 tarih 1568 sayfa  numaralı tapu  kaydı uygulanarak 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığından söz edilerek ... A.Ş’nin zilyetliğinde olduğu kütüğün beyanlar hanesine yazılarak  tarla niteliği ile Hazine adına 
    tespit edildiği, ... tarafından 10.08.1998 tarihinde ...’e satıldığı, 10.09.1998 tarihinde tapuya tescil edildiği, ondan da 05.10.1998 tarihinde yapılan satış yoluyla ... Yapı Endüstrüsü Tic. A.Ş’ye geçtiği, 14.06.2000 tarihinde yapılan imar uygulaması ile 1 ada 63 parselde şuyulandırıldığı, 1 ada 63 parsel sayılı 83.418,97m2 yüzöçümündeki taşınmazın arsa niteliği ile Mipaş Mümessillik İth. İhr. Paz. A.Ş., ... A.Ş., ... Yapı Endüstri ve Tic. A.Ş., ... İnş. Proje Yönetim A.Ş. ve İş-... Turizm Ormancılık Madencilik İnş. Taah. Tic A.Ş. adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, daha sonra 15.11.2002 tarihinde 2.185,37m2 yüzöçümlü kesiminin terkin edilerek dava dışı parsele gittiği, Hazine tarafından açılan dava üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/52-2006/178 sayılı kararıyla 1 ada 63 parsel sayılı taşınmazın 1942 yılında ilan edilerek kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı, daha sonra Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, toplam 16.766m2 yüzölçümlü kesiminin 2/B uygulaması sırasında ve halen eylemli orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 04.07.2008 tarihinde kesinleştiği, anılan ilamın 21.08.2008 tarihinde infaz edilmesi üzerine 1 ada 63 parselin, 1 ada 77 ve 78 parsellere ayrıldığı, 1 ada 77 ve 78 parsel sayılı sırasıyla 61.309,53 m2-3.158,07 m2 yüzölçümlü taşınmazların davacı şirketler adlarına paylı mülkiyet üzere kayıtlı oldukları, asıl davanın 09.01.2009 tarihinde birleşen davanın ise 17.02.2009 tarihinde açıldıkları anlaşılmaktadır.
    Dairenin bozma kararında asıl davada davalı ... ..."in, davacılara karşı ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumlu olduğu belirtilmiş ise de ... 1 ada 54 parseli davacılardan ...A.Ş."ye satış yoluyla temlik etmiş olup, diğer davacılarla arasında sözleşme ilişkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple ...6098 sayılı TBK’nun 214 ve devamı (mülga BK’nın 189 ve devamı) maddeleri uyarınca sadece davacılardan ...A.Ş yönünden ayıba karşı tekeffül hükümleri uyarınca sorumludur.
    Bundan ayrı bozma kararında birden fazla kişinin davalı sıfatı taşıması veya  bir borç nedeniyle birlikte sorumlu olmaları ya da hepsinin müteselsil olarak bir borç ve  zarardan sorumlu olmaları ancak, sözleşmeye, yasa hükmüne ve haksız fiile dayanabileceği, böyle bir durum yoksa,  birden fazla kişinin birlikte müteselsil olarak sorumlu olduklarına hükmedilemeyeceği, davacı şirketler yönünden davalı ..."in  Borçlar Kanununun 189 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta  karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olduğu, Hazinenin ise Medeni Kanunun 1007. maddesi gereğince tapu sicilinin tutulması nedeniyle sorumlu olduğu, tazminat alacağının farklı nedenlerden kaynaklandığı için, Hazine ve ..."in davacı şirketlerin zararlarından   müteselsil olarak sorumlu olduğuna karar verilemeyeceği belirtilmiş ise de 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesinde “ Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
    Anılan yasal düzenleme karşısında davacılardan ... A.Ş."nin, TBK’nın 214 ve devamı maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince ...."den ve TMK"nun 1007.maddesi uyarınca Hazine"den tazminat isteme hakkı bulunmakta olup, ...A.Ş’nin zararından Hazine ve ... TBK’nun 61.maddesi uyarınca müteselsilen sorumludur. ...A.Ş. dışındaki tapu malikleri ile davalı ... Ergüder arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ...A.Ş. dışındaki tüm davacıların TMK"nın 1007.maddesi uyarınca sadece Hazineden tazminat isteme hakları bulunmaktadır.
    Yine birleşen davanın davacısı ...’in ise TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazineden tazminat isteme hakkı bulunmakta ise de henüz ...A.Ş’ye ödeme yapmamıştır.
    6100 sayılı HMK"nın 114/h ve 115. maddeleri gereğince davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması dava şartlarından olup, istek olmaksızın resen gözetileceği açıktır.
    O halde birleşen dava yönünden HMK’nın 114/h ve 115. maddeleri uyarınca davacının dava tarihi itibariyle dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı yönünde değerlendirme yapılmadan karar verilmesi de doğru değildir.
    Diğer taraftan davacılar ile Orman Genel Müdürlüğü (Orman Yönetimi), Çevre ve Orman Bakanlığı arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığı gibi TMK’nın 1007. maddesi uyarınca açılan tazminat davalarında da yasal hasım Hazine olduğundan Orman Genel Müdürlüğü (Orman Yönetimi) ile Çevre ve Orman Bakanlığının eldeki davalarda pasif taraf sıfatı bulunmamaktadır. Bilindiği üzere taraf sıfatı 6100 sayılı HMK"nın 114/1-d bendi maddesi uyarınca dava şartı olup, mahkemece istek olmaksızın gözetilmesi gereken usul kurallarındandır. Mahkemece davada pasif taraf sıfatı bulunmayan Orman Genel Müdürlüğü ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı hakkında açılan davanın 6100 sayılı HMK"nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca pasif taraf sıfatı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmesi gerekirken açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin ...’ün hizmet kusuru sebebiyle idare mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle Çevre ve Orman (Orman ve Su İşleri ) Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davaların yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verilmesi de doğru değildir.
    Hal böyle olunca asıl dava ve birleşen davada Orman Genel Müdürlüğü (Orman Yönetimi) ile Çevre ve Orman Bakanlığı aleyhine açılan davaların HMK’nun 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca pasif taraf sıfatı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmesi, asıl dava yönünden davacılardan ...A.Ş."nin, TBK’nın 214 ve devamı maddeleri uyarınca zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince davalı-birleşen davanın davacısı ..."den ve TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Hazine"den tazminat isteme hakkı bulunduğu, ...A.Ş’nin zararından Hazine ve ...‘in TBK’nın 61. maddesi uyarınca müteselsilen sorumlu oldukları, ...A.Ş dışındaki tapu malikleri ile davalı ... Ergüder arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ...A.Ş. dışındaki tüm davacıların TMK"nın 1007.maddesi uyarınca sadece Hazineden tazminat isteme haklarının bulunduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E.,  2010/668 K. sayılı kararında değinildiği gibi, sözleşmeden doğan bir ilişkinin bulunduğu hallerde  sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanamayacağı, bu halde Türk Borçlar Kanununun 214 ve devamı maddelerinde düzenlenen satıcının zapta (ayıba) karşı tekeffül hükümlerinin uygulanması gerektiği, somut olayda; kayden satılan taşınmazın, alıcı ...A.Ş’ye teslim edildiği, üçüncü kişinin (Orman Yönetimi ve Hazinenin) zaptı sağlayacak bir aynî hakkının bulunduğu ve bu hakkın mahkeme kararıyla da tespit edildiği, ayrıca bu hakkın satım sözleşmesinin kurulmasından önce ve kurulması sırasında da mevcut olduğu, bu hakkın varlığının gerek satıcı gerekse alıcı tarafından bilinmediği, böylece borçlunun tekeffülünün şartlarının somut olayda gerçekleştiği, satıcı ...’in dava kendisine ihbar edilseydi ne derece elverişli bir sonuç sağlayacak olduğunu kanıtladığı oranda sorumluluktan kurtulacağı, ihbarın yapılmaması halinde, alıcının haklarının tamamen ortadan kalkmadığı, ancak satıcı daha elverişli sonuç alınacağını ispat ettiği takdirde ve oranda alıcının bu hakları kaybedeceği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K. sayılı kararında belirtildiği gibi,  bir sözleşmenin başlangıçta geçerli olarak kurulmasına rağmen daha sonra ortaya çıkan nedenler dolayısı ile imkansız hale gelmesi durumunda, davacı ... A.Ş.’nin gerçek ve güncel müspet zararını talep edebileceği, gerçek zararın hesabında  ilkenin; zarar doğurucu  eylem, zarar görenin malvarlığında ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcunun da, o miktarda olacağı, öyle ise, oluşan gerçek zarar ne kadarsa, tazminatın da o kadar olacağı, tapu işlemlerinin ise kadastro tespit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğundan ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, TMK’nın 1007. maddesi anlamında Devletin kusursuz sorumlu olduğu, TMK’nın 1007. maddesinden kaynaklanan tazminat davalarında tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarih itibariyle taşınmazın niteliğinin ve değerinin hesaplanması gerektiği, arazi niteliğindeki taşınmazlarda, başka deyişle tarım alanlarında net gelir esas alınarak, arsa niteliğindeki taşınmazlar için ise, emsal karşılaştırması yapılarak tazminatın tespit edileceği gözetilerek çekişmeli taşınmazın tapu iptali ve tescil davasının kesinleştiği tarih itibariyle Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük
    Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca arsa vasfında olup olmadığının araştırılıp yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla keşif yapılarak, arsa ise emsal incelemesi ve kıyaslaması yoluyla arazi ise net zirai gelir yöntemiyle tapu iptali ve tescile ilişkin hükmün kesinleştiği tarih itibariyle gerçek değeri tespit edilip sonucuna göre ilk kararı davacılar temyiz etmediklerinden davalı Hazine yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekmektedir.
    Açıklanan bu hususlar karar düzeltme isteği üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından, Dairenin maddi yanılgıya dayalı ret- bozma kararının kaldırılarak hükmün değişik gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl davanın davacıları vekilinin, asıl davanın davalısı birleşen davanın davacısı ... vekilinin ve davalı ... Yönetimi vekilinin karar düzeltme isteklerinin kabulüyle Dairenin 10.04.2012 gün 2011/10285 E. - 2012/5515 K. ret-bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı Kanunun geçici 3.maddesinin göndermesiyle uygulamasına devam edilen 1086 sayılı HUMK"nın 428. maddesi gereğince DEĞİŞİK GEREKÇE İLE BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 18/01/2018 günü oybirliğiyle karar verildi.








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi