16. Hukuk Dairesi 2020/2483 E. , 2020/3295 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ... ve arkadaşları, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve 1995 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakıldıktan sonra 19.4.2006 tarihinde idari yoldan 226 ada 53 parsel numarasıyla 88.403,78 metrekare yüzölçümlü olarak çakıllık vasfıyla, daha sonra ifraz edilerek 226 ada 59 parsel numarası ve 24.053,71 metrekare yüzölçümü ile davalı Hazine adına tescil edilen taşınmazın bir bölümü hakkında, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 226 ada 59 parsel sayılı 24.053,71 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydının iptali ile fen bilirkişiler tarafından hazırlanan 10.11.2015 havale tarihli rapor ve eki haritada (A) harfi ile gösterilen 904 metrekare yüzölçümündeki bölümün ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1991/82 Esas, 1991/69 Karar veraset ilamı ile ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2008/226 Esas, 2008/242 Karar sayılı veraset ilamındaki miras payları oranında davacılar adlarına tapuya tesciline, (C) harfi ile gösterilen 7.68 metrekare yüzölçümündeki bölümün arsa vasfı ile davalı Hazine adına tapuya tesciline, 226 ada 59 parsel sayılı taşınmazın 23.142,03 metrekare yüzölçümündeki bölümün Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm davalı Hazine temcilsici tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece temyize konu (A) bölümünün aktif dere yatağı niteliğinin bulunmadığı, satın aldıkları 1970 yılından itibaren davacıların kullanımında bulunduğu gerekçesiyle karar verilmiştir. Ne var ki, dava konusu taşınmaz 1995 yılında yapılan kadastro sırasında aktif dere yatağı olduğundan tespit harici bırakılmış ve 19.4.2006 tarihinde idari yoldan Hazine adına tescil edilmiştir. Bu halde davacılar lehine zilyetlikle edinme koşullarının oluşup oluşmadığının, taşınmazın idari yoldan tescil edildiği 2006 yılına göre belirlenmesi gerekir. Dosya içerisinde bulunan jeoloji mühendisi, inşaat mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın Fırtına Deresi Vadisi tabanında, dere alüvyonları ile kaplı olduğu, zaman zaman dere taşkınına maruz kaldığı, DSİ’nin yaptığı taş tahkimatı ile aktif dere taşkını dışında kaldığı, taşınmazın sınırlarında çalılık bulunduğu, taşınmazda kısmen sebze ekimi yapıldığı, taşınmazın bulunduğu konum itibariyle akarsu yatağına yakın yükseltileri eşit olduğundan bilinen en eski zamandan beri akarsu taşmalarına maruz kalmış olup selden dolayı sürekli kum ve çakıl birikintilerine neden olduğu, arazi sahipleri tarafından başka yerden toprak taşıyarak tarım arazisi haline getirildiği belirtilmiştir. Yine jeoloji mühendisinin ek bilirkişi raporunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu mevkiide 1999 yılında taşkın koruma ve dere ıslahı amaçlı 3 metre yüksekliğinde istifli taş tahkimatı duvarı yapıldığı belirtilmiştir. Bu duruma göre, çekişmeli taşınmazın DSİ tarafından taş tahkimatı duvarının yapıldığı 1999 yılı ile idari yoldan tescil edildiği 2006 yılına kadar, taşınmazın zilyetlikle edinilebilmesi için gerekli olan 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece dava konusu taşınmaz bölümü üzerinde davacılar lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle kabul kararı verilmiş olması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.