Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/7356
Karar No: 2020/6840
Karar Tarihi: 23.11.2020

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/7356 Esas 2020/6840 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/7356 E.  ,  2020/6840 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İSTANBUL 25. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacılar; murisleri olan ... ile kardeşi olan davalının paydaş oldukları gayrimenkulün, davalı tarafından, kendi bilgileri olmadan kiraya verildiğini ve kira gelirinin davacılara ödenmediğini belirterek, kira sözleşmesinin başladığı tarihten itibaren kira bedelinin tespiti ile şimdilik 300,00 TL"nin davacıların payları oranında davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Dava dilekçesinde davalı olarak ... gösterilmiş ise de, dava açılmadan önce adı geçen şahsın vefat ettiği anlaşılmakla, davaya mirasçıları dahil edilmiş olup, davalılar; ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından davanın usulden reddi gerektiğini ve taraflar arasında rızai ve fiili taksim yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir
    İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne; 140.065,83 TL alacağın davadan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile; 1/4 payın ..."a, 3/4 payının ..."ya ait olmak üzere davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince istinaf edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince; ‘---davalı gösterilen ... davacıların öz amcalarıdır. Dava dilekçesinde de davalının kimlik numarası belirtilmiştir. Buna rağmen dava 27/03/2007 tarihinde ölen ve aynı tarihte nüfusa işlenen davalı aleyhine açılmıştır. Ayrıca, davacıların amcaları olan davalının ölümünden haberdar olmamaları da hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu durumda, ölü kişi hakkında dava açıldıktan sonra mirasçıların davaya dahil edilmeleri suretiyle taraf teşkilinin sağlanması HMK m.124"e uygun bulunmamıştır. ‘gerekçesiyle davalıların İstinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-2 hükmü uyarınca esastan kabulüne, Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın usulden reddine, karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
    1- 6100 sayılı yasa 50 ve devamı maddelerinde, tarafların ehliyetlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup ,ölü kişinin davada taraf ehliyeti olmadığı gibi, ölü kişiye karşı dava açılmasının yasal dayanağı da bulunmamaktadır
    HMK’nin 124.maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. ---” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmaz.
    Davacıdan, davalının ehliyet durumunu araştırmak suretiyle dava açması beklenir ise de; yanılgıya dayalı olarak davalının ölü olduğunu bilmemesi durumu da olabilir
    Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (HGK"nin 11.09.2013 tarihli ve 2013/14-612 E. 2013/1297 K.)
    Somut olayda; dava tarihinde, davalı ölü ise de; HMK"nin 124/3 maddesi gözetilerek davacının, talep sonucunda dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    2- Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair davalıların tüm temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz edenlere iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine kararın bir örneğinin de ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 23/11/2020 tarihinde oyçokluğuyla ile karar verildi.
    -KARŞI OY-
    Dava, TBK’nın 526 ve devamı maddelerinde düzenlenen vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı alacak istemine ilişkindir.
    Yerel mahkeme, davalı gösterilen ...’un vefat etmiş olduğu sabit ise de; noter marifetiyle gönderilen ihtarnamenin ...’un vefatından sonra “Çarşıya gittiği şeklinde” şerhi ile tebliğ edildiği sabit olduğundan ve bu yanılgı ile dava açılmış olduğundan mazur görülebilir bu maddi hatanın, HMK 124/3-4 maddeleri kapsamında miraçların davaya dahilinin sağlanması suretiyle giderilebileceği gerekçesiyle ölü davalı miraçlarına dava dilekçesi tebliğ edilerek yargılamaya devam edilerek davanın kısmen kabulüne dair hüküm kurulmuştur.” Davalıların bu karara karşı istinaf yoluna başvurmaları üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince,” davalı gösterilen Recai davalıların öz amcalarıdır. Dava dilekçesinde de davalının kimlik numarası belirtilmiştir buna rağmen dava 24.03.2007 tarihinde ölen ve aynı tarihte nüfusa işlenen davalı aleyhine açılmıştır. Ayrıca, davacılarının amcaları olan davalının ölümünden haberdar olmamaları da hayatın olağan akışına uygun değildir. Bu durumda, ölü kişi hakkında dava açıldıktan sonra miraçlarının davaya dahil edilmeleri suretiyle taraf teşkilinin sağlanması HMK m.124’e uygun bulunmamıştır. O nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan görülmesi doğru değildir.” gerekçesiyle davalıların istinaf talebi kabul edilerek yerel mahkemenin kararı kaldırılarak davanın usulden reddine karar verilmiş, bu kez bu karara karşı taraf vekilleri temyiz yoluna başvurmuşlardır.
    Konuya ilişkin yasal mevzuat hükümlerini incelediğimizde; HMK m.114/1-d bendinde taraf ehliyetinin dava şartı olarak düzenlendiği, HMK m.50 de medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine sahip olacağı öngörülmüştür. TMK m.28’e göre ise, medeni haklardan yaralanma yani hak ehliyeti tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam edecektir.
    Yukarıda belirtilen hükümler dışında HMK da ölü kişiye dava açılması halinde nasıl bir yol izleneceğine dair hükümler mevcut değildir. Şu durumda kural olarak ölü kişiye karşı dava açılması olanağı mevcut olmadığı gibi ölü kişi aleyhine dava açılması halinde, davanın miraçlarına yönetilmesine de imkan yoktur. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler dikkate alındığında ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Davacı, davasını açarken gerekli özeni göstermeli, davalının ehliyet durumuna ilişkin tüm araştırmayı yaparak davasını açmalıdır. Genel kural bu olmakla birlikte HMK ‘nın 124. maddesi ile bazı hallerde tarafın değiştirilebileceği düzenlemesi getirilmiştir. HMK m.124 de : “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” Şu durumda, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi; maddi bir hatadan kaynaklanması, ya da dürüstlük kuralına aykırı olmayan bir durumun söz konusu olması veya kabul edilebilir yanılgıya dayanması halinde karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği kabul edilebilecektir. Yani davacı; kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememişse ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan miraçlara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam etmesi mümkün olmalıdır (HGK 2013/14-612E. , 2013/1297K. sayılı 11.09.2013 tarihli kararı).
    Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler ve açıklamalar dikkate alındığında somut olayda ; davacılar davayı dava tarihinden önce ölen amcalarına karşı açmışlardır. Davalı gösterilen amca ... 05.03.2014 tarihinde ölmüş dava ise 25.08.2014 tarihinde davalı gösterilen amcanın ölümünden beş ay yirmi gün sonra açılmıştır. Davacılar; farklı şehirlerde ikamet ettiklerini, aralarında
    husumet ve anlaşmazlık bulunması nedeni ile iletişim kurmadıklarından amcalarının öldüğünden haberdar olmadıklarını, kaldı ki daha önceden noterden çekilen ihtarname tebligatındaki şerh de komşusunun dahi davalı amcalarının öldüğünden haberinin bulunmadığının belli olduğunu, davayı açarken ekranda davalı amcanın vefat ettiği uyarısının çıkmadığını ileri sürmüşlerdir.
    Tüm bu açıklamalar ve HMK m.124 hükümleri dikkate alındığında davacıların ölü kişi aleyhine dava açtıktan sonra miraçlarının davaya dahil edilmeleri yoluyla taraf teşkilinin sağlanması usul ve yasaya uygun olmamıştır. Kitle iletişim araçlarının ve haberleşmenin bu kadar yaygınlaştığı ve kolaylaştığı günümüzde beş ay yirmi gün önce ölen amcalarından haberdar olunmaması hayatın olağan akışına uygun değildir. Dosyadaki deliller ve iddiaların ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında, davacıların gerekli araştırmayı yapmadan dava açtıkları anlaşılmaktadır. Amcaları öleli beş ay yirmi gün olmuştur, küçük bir araştırma yapılmış olsaydı amcalarının öldüğünü öğrenme imkanları varken böyle bir araştırma yapılmadan dava açıldığı açıktır. Davalı, amca olmayıp da üçüncü bir kişi olsaydı HMK m.124 deki koşullar oluştu denilebilirdi. Yasal düzenlemede, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebinden veya kabul edilebilir bir yanılgıya dayanmaktan bahsedilmektedir. Bu yasalar düzenlemeyi somut olaya uyguladığımızda, maddi hata sonucu ölü amcaya dava açıldı denilemez. Ortada bir maddi hata bulunmamaktadır. Gerekli çaba ve özen gösterilmeden ölü amcalarına dava açıp bilahare öldüğünü anlayınca bu kez miraçlarını davaya dahil ettirerek bu şekilde taraf teşkili yoluna gidilmesinde davacıların dürüstlük kuralına uygun davrandıklarından bahsedilemez. Ortada kabul edilebilir yanılgı da yoktur. HMK m.124"ün bu şekilde yorumlanması halinde ölü kişiye dava açılamaz ana kuralı ihlal edilecek, istisnai olan uygulama olağan hale gelecektir.
    Açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğundan ONANMASI görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılmadığımıza dair karşı oyumuzdur.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi