3. Hukuk Dairesi 2020/3788 E. , 2020/6863 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, davacılardan ... eşi diğer davalıların babası olan müteveffa ... 6/7/2011 tarihinde davalı şirketin işlettiği ... world ... isimli otele ailesi ile birlikte tatil amaçlı geldiğini, tatil devam ederken 12/7/2011 tarihinde otelde kaldığı villanın havuz kazan dairesinde ölü bulunduğunu, müşterilerinin sağlığını ve can güvenliğini sağlamakla yükümlü olan davalı şirketin ihmal ve dikkatsizliği sonucu, esasen kapalı olması gereken havuz kazan dairesinin kapısının açık bırakılmış olması nedeniyle murisin kazan dairesine düşerek hayatını kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya dair haklarını saklı tutmak suretiyle, ..., ... ve ... ve ... için 1600"er TL maddi ve her bir davalı için 1600"er TL manevi tazminat talebinde bulunmuş; ardından 6/3/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini ... için 39.095,18 TL"ye, ... için 4.393,59 TL"ye, ... için 13.946,75 TL"ye yükseltmiş, manevi tazminat talebini de her bir davalı için 25.000"er TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı davanın reddini dilemiştir.
Manavgat 1. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22/10/2015 tarihli ve E.2015/1479, K.2015/31292 sayılı kararı ile, "taraflar arasındaki tatil hizmetine ilişkin sözleşme ilişkisinin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığı, uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmesi gerektiği" gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme, bozma ilamına uyarak davaya Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verdikten sonra davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile, davacı ... için 39.095,18 TL, ... için 4.393,59 TL, ... için 13.946,75 TL maddi tazminat tutarları ile; ... için 10.000 TL, diğer davalılar için 4.000"er TL manevi tazminat tutarlarının olay tarihi olan 12/7/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar vermiş; davacılar ... ve ... için talep edilen maddi tazminat taleplerini ve fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerini reddetmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Mahkemece, kusur tespitine ilişkin olarak mahallinde yapılan keşif sonucu turizmci ve iş güvenliği uzmanı iki kişilik bilirkişi heyetince tanzim edilen 4/6/2013 tarihli bilirkişi raporunda, "olay günü müteveffanın 2,24 promil alkollü olduğu, bu düzeyde alkol miktarında denge ve koordinasyon kaybının ötesinde bilinçte bulanıklık ya da bilinç kaybı ve ölüm riski görülebildiği, müteveffanın yatak odası yerine nereye gittiğini bilmeden yan kapıdan içeri girerek 2,2 metre yükseklikten düştüğü, kazanın oluşumunda vefat edenin %75 oranında kusurlu olduğu, kazan dairesinin açık bırakılmış olması ve içerideki boşluğa emniyet kapağının konulmamış olmasından dolayı işletmenin % 25 oranında kusurlu olduğu" sonuç ve kanaati bildirilmiş; Mahkeme, söz konusu bu rapor ile belirlenen kusur oranlarını benimseyerek sonuca gitmiştir.
Olayın meydana geldiği, davalı tarafından işletilen otel müşterilerin özellikle güven içerisinde dinlenmek ve eğlenmek amacıyla tercih ettiği tatil köyü niteliğindedir. Müteveffa ailesi ile birlikte tatil yapmak amacı ile otelin, kendine ait özel havuzu bulunan, villa olarak tasarlanmış kısmında konaklamayı tercih etmiştir.
Kusur durumuna ilişkin olarak Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda da kabul gördüğü üzere, olay günü 2,24 alkollü iken kaldığı villaya gelerek alt kattaki yatak odasına gitmek isteyen müteveffa, alt kata merdivenlerle inmesinin ardından yatak odasına gitmek için koridorda ilerlerken yanlışlıkla havuz kazan dairesine açılan kapı kolu bulunmayan ve kilit mandalı kilitli konumda bulunmayan kapıdan geçerek emniyet kapağı bulunmayan boşluktan 2.2 metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetmiştir.
Mahkemece dinlenen Otelin Güvenlik vardiya amiri ve güvenlik personeli tanıklar da; olay günü alkol alan ve yine otelde düzenlenen eğlenceye katılan müteveffanın saat 1:30 da bir sandalyeye sızmış vaziyette bulunduğunu ve uyandırıldığını, tek başına kaldığı villaya gitmek isterken alkolün etkisi ile dengesini kaybederek çalıların içine düştüğünü, bunu üzerine düştüğü yerden kaldırarak konakladığı villaya kadar eşlik ederek götürdüklerini beyan etmişlerdir.
Otel konaklama ve tatil sözleşmelerinde işletmelerin müşterilerinin can ve mal güvenliğini korumaya yönelik olarak tüm tedbirleri almaları hukuken zorunludur.
Herşey dahil sistem ile tatil hizmeti vermekte olan, müşterilerine sınırsız alkol tüketme olanağı sağlayan davalı işletenin, müşterilerinin sınırsız alkol alma durumunu da gözeterek buna ilişkin gerekli donanıma sahip olması, önlemleri almış olması buna ek olarak her an müdahaleye hazır sağlık ekip ve ekipmanlarını bulundurma yükümlülüğü bulunmaktadır.
6100 Sayılı HMK"nin 266 maddesi gereğince "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." Bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve oluş şekline uygun olması gerekmektedir.
Somut olayda, Mahkemece kusur durumunun belirlenmesine ilişkin olarak alınan raporda, davalıya atfedilen kusur oranının olayın oluş şeklinde uygun olmadığı görülmektedir. Zira raporda, otelde verilen hizmetin niteliği ve bunun sonucu olarak müşterilerin güvenliği için alınması gereken önlemlerin niteliği üzerinde yeterince durulmamıştır.
Buna göre, Mahkemece, alanında uzman bilirkişilerden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kurulundan, kusur dağılımına ilişkin, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre de; davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulanan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23. maddesinin 2. fıkrasında tüketiciler tarafından açılan davaların harçtan muaf olduğu belirtilmiştir. Mahkemece, bu nedenle davalı tüketicinin haçtan sorumlu
tutulmaması gerekirken, alınması gereken harcın, davanın kabul ve ret oranına göre taraflar arasında paylaştırılması da yerinde görülmemiştir.
3-Bozma nedenine göre davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacılar yararına BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.