
Esas No: 2017/1323
Karar No: 2021/2730
Karar Tarihi: 27.05.2021
Danıştay 10. Daire 2017/1323 Esas 2021/2730 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2017/1323
Karar No : 2021/2730
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapmakta iken 24/10/2001 tarihinde oto hırsızlarını takip ettiği sırada ateş açılması neticesinde elinden yaralanarak vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı, dava konusu olay nedeniyle erken emekliye ayrıldığı ileri sürülerek 240.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin ... İdare Mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulmasına ilişkin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına uyulmak suretiyle …. İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda davacının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüyle kabul edilen 42.200,14 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin 197.799,86 TL maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI: Davacı tarafından dava konusu olay tarihinde adi malullük aylığını hakettiği hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğu, gerçek zararının görev aylığından vazife malullüğü aylığı ile adi malullük aylığının farkının çıkartılmak suretiyle belirlenmesi gerektiği, tütün ikramiyesi ve nakdi tazminat ödemelerinin yarar olarak düşülemeyeceği, davalı idare tarafından, emeklilik ya da idari polislik görevi arasında seçimlik hakkı bulunan davacının emeklilik seçeneğini tercih etmesiyle aylık ücretinin düşmesi sonucu kabul ettiği, bu sonucun idarelerine yüklenilmesinin hukuka aykırı olduğu, davacıya öngörülecek tazminat oranında davacının maluliyet oranın esas alınması gerektiği, karara esas alınan bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın tüm vücut fonksiyonlarını kaybeden polis memuru için yapılmış hesaplamaya eş değer olduğu, davacıya ödenen vazife malullüğü aylıklarının, nakdi tazminatın ve tütün ikramiyesinin güncel değerinin yarar olarak düşülmesi gerektiği, davacının maddi zararının bulunmadığı, idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından temyiz istemleri doğrultusunda Mahkeme kararının bozulması ile davalı idarenin temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, polis memuru olarak görev yapan davacının 24/10/2001 tarihinde oto hırsızlarını takip ettiği esnada ateş açılması neticesinde yaralanarak vazife malulü olarak emekliye ayrılması üzerine erken emekli olması nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararların tazmini istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun mülga 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere "adi malullük aylığı"; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila %60 oranında zam yapılmak suretiyle "vazife malullüğü aylığı" bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266. maddesinde, "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir." hükmü düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, görevi sırasında yaralanması üzerine tedavi sürecinin sonunda İstanbul Polis Hastanesi Sağlık Kurulunun … tarih ve … sayılı raporu ile hakkında "Aktif Silahlı Polislik Yapamaz" raporu düzenlendiği, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Sağlık Kurulunca vazife malulüğüne karar verildiği, bu durumun 08/10/2004 tarihli oluru ile onaylandığı, 22/10/2004 tarihinde kadrosu ile ilişiği kesildiği, Emekli Sandığınca bağlanan vazife malüllüğü aylığının zararını karşılamadığı, yaşanan olay nedeniyle manevi yönden de zarara uğradığı ileri sürülerek 240.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat istemiyle açılan davada, ... İdare Mahkemesince, gerçekleşen maddi zararın tespiti amacıyla alınan bilirkişi raporunda davacının zararının 192.888,00 TL olarak hesaplandığı; mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan rapora dayalı olarak … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile davanın kısmen kabulüne, 192.888,00 TL maddi, 2.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 01/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği; söz konusu kararın davalı idarece temyiz edilmesi sonucu Danıştay Onuncu Dairesinin 21/05/2014 tarih ve E:2011/354, K:2014/3230 sayılı kararıyla manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının onandığı, maddi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması neticesinde ... İdare Mahkemesince bozma kararına uyularak dosyanın maddi tazminat talebi yönünden yeniden incelenmesi üzerine davacının emsali polis memurunun alacağı görev ve emekli aylıklarının, vazife malullüğü ve adi malullük aylıklarının, emekli ikramiyesi ile varsa tütün ikramiyesinin peşin sermaye değerlerine ilişkin bilgiler temin edilerek bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, 30/06/2016 tarihli bilirkişi raporunun ibrazının ardından Mahkemece gerekli görüldüğünden davalı idarenin adli ve vazife malulluğü aylığı peşin sermaye değeri hesabına ilişkin … tarih ve … sayılı yazısı ve tütün ikramiyesi ödemelerine ilişkin 04/08/2016 tarihli yazısının da dikkate alınmak suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmesi üzerine hazırlanan 12/01/2017 tarihli ek bilirkişi raporunda; aktif dönem gelir hesabında, 5434 sayılı Kanunun 40. maddesi uyarınca, davacı açısından 55 yaşının emeklilik yaşı olarak dikkate alındığı, adi malül aylığı bağlanacak kadar hizmeti bulunan davacıya bağlanan vazife malullüğü aylığının peşin sermaye değeri ile adi malullük aylığının peşin sermaye değeri arasındaki farkın aktif ve pasif dönem zararlarından yine davacıya ödenen toplam 9.169,87 nakdi tazminatın ve 15.506,27 TL tütün ikramiyesinin güncel değeri hesaplanarak yarar kalemi olarak toplam zarardan düşülmesi sonucunda, davacının toplam kazanç kaybının 42.200,14 TL olduğu belirlendiği, Mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte bulunan rapora dayalı olarak … tarih ve E:.., K:…. sayılı karar ile davanın kısmen kabulü ile 42.200,14 TL maddi tazminatın davalı idareye başvuru tarihi olan 01/04/2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bakılan davada; Mahkeme kararına dayanak alınan 12/01/2017 tarihli bilirkişi raporunda, PMF yaşam tablosunun esas alındığı; ilgilinin görev aylığı veya emsali polis memurunun görev aylığı dikkate alınarak aylar itibarıyla alacağı görev aylığı ile vazife malullüğü aylığı karşılaştırılarak, aradaki farkın zarar olduğunun kabul edilmesi gerekirken, emsali polis memurunun görev aylığı ile vazife malulüğü aylığı arasındaki farktan vazife malulüğü aylığı ile adi malulük aylığı arasındaki farkın yarar olarak kabul edilip düşülmesinin mükerrer tenzilata neden olduğu, bu itibarla bilirkişi raporunun, mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette olmadığı görülmektedir.
Tazminatın amacı uğranılan gerçek zararın tazmin edilmesini sağlamaktır. Bu nedenle tazminat, zarar görenin zenginleşmesi veya zarar verenin cezalandırılması sonucuna yol açmamalıdır. Dolayısıyla hesaplanacak tazminatın azami miktarı gerçek zarar ile sınırlıdır. Öte yandan dinamik bir yapıya sahip olan tazminat hukuku çerçevesinde zarar ve yarar kalemleri belirlenirken, tazminat tutarının hesaplanabilmesi yerleşik yargı uygulamasında da kabul edildiği üzere hukuk bilimi dışında özel bilgi gerektirmektedir. Bu sebeple tazminat hesaplanması gereken davalarda mahkemeler bilirkişinin görüşünün alınmasına karar verebilmektedir.
Bireylerin makul güvenlerinin korunması ve hukuki güvenlik ilkesi, içtihadın değişmezliği şeklinde bir hak bahşetmemektedir (Unedic/Fransa, B. No:20153/04, 18/12/2008, S 74; Nejdet Şahin ve Perihan Şahin / Türkiye, S 58). Mahkemelerin yorumlarında dinamik ve evrilen bir yaklaşımın sürdürülememesi reform ya da gelişimi engelleyeceğinden kararlardaki değişim, adaletin iyi idaresine aykırılık teşkil etmez (Atanasovski/Makedonya Eski Yugoslav Cumhuriyeti, B. No:36815/03, 14/01/2010. S 38).
Davacının zararının ortaya konulması için gereken hesaplamalarda gözetilmesi gereken ilke ve unsurlar son dönem Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca dava konusu olay nedeniyle davacıya ödenecek maddi tazminatın aşağıda yer alan ilkeler gözetilerek belirlenmesi gerekmektedir.
Kamu görevlilerine, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak bağlanan vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan, bir başka ifade ile adi malüllük aylığına yapılan zamma ilişkin kısmını, vazife malüllüğüne sebep olan olay nedeniyle sağlanan yarar olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bu zam, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ifa amacını taşıyan bir ödeme niteliğinde olup, yarar kabul edilip hesaplanan zarardan indirim yapılacak bir kalem değildir. Aksine bir yaklaşım, vazife malûllüğüne sebep olan olaydan dolayı kamu görevlilerine/hak sahiplerine bağlanan vazife malüllüğü aylığının idarenin bir lütfu, kamu görevlileri/hak sahipleri yönünden ise gerçekleşmesi istenilen ve beklenilen bir olay olduğu sonucunu ortaya çıkarır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uygun olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan davacının muhtemel ömrünün ülkemize özgü olan ve güncel verilere göre hazırlanan TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararı aşağıda belirtilen şekilde bilirkişi tarafından yeniden hesaplanmalıdır.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacının emsali polis memurunun almakta olduğu görev aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün davalı idareden istenilmesi, rapor tarihi itibarıyla davacının almakta olduğu vazife malüllüğü aylıklarının aylar itibarıyla dökümünün Sosyal Güvenlik Kurumundan istenilmesi, gelen cevaplara göre görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak aradaki farkın, davacının aktif dönemde işlemiş zararı olduğu kabul edilmelidir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı/tamamlayacağı tarihi kapsayan bu dönemde, davacının emsalinin almış olduğu görev aylıkları ile bu dönem içerisinde de almaya devam ettiği vazife malüllüğü aylıkları dikkate alınmak suretiyle, işlemiş dönem zararının hesaplanmasındaki yöntemle (görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı arasındaki fark zarar olarak kabul edilmek suretiyle) hesaplanmalıdır. İşlemiş dönem zararından farklı olarak, bu dönemdeki zararın hesabında, her iki aylıkta meydana gelen artışlar ile zararın peşin sermaye değerinin dikkate alınması gerekmektedir. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, davacının yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yasal emekli olma koşullarına sahip olsaydı bağlanabilecek emekli aylığının tutarı Sosyal Güvenlik Kurumuna sorularak gelen cevaba göre, emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan, yapılacak hesaplamada, davacıya davalı idarece ödenen nakdi tazminat tutarı ile 5434 sayılı Kanun'un ek 79. maddesi uyarınca yapılan ek ödemenin yarar olarak kabul edilip, yeniden düzenlenecek rapor tarihindeki yasal faize göre güncel değerinin bulunarak hesaplanan maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.