21. Hukuk Dairesi 2019/6596 E. , 2020/2143 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
K A R A R
A) Davacı İstemi;
Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesi ile toplamda 10.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabı;
Davalı taraf davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Davacının 23/11/2015 tarihinde gerçekleşen iş kazası sonucu % 30,2 derecesinde maluliyet durumunun oluştuğu ancak 20/03/2019 tarihinde kontrol muayenesi gerektiği, SGK komisyonu kararında olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, mahkemece alınan kusur raporunda kazazede işçinin %100 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığının bildirildiği, hal böyle olunca, zararlandırıcı kaza olayının davacının kusurlu davranışı sonucu oluştuğuna ve işverenin kusuru bulunmadığına göre, nedensellik bağının kesildiğinden, davalı işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:
Kazanın meydana gelmesinde % 100 kusurun davacıda olduğunun belirlendiği, özellikle SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı müfettişince düzenlenen 22/06/2015 tarihli inceleme raporu ile yargılama aşamasında 3 lü iş güvenliği bilirkişi heyetince düzenlenen 16/08/2018 tarihli raporlarda iş sağlığı ve güvenliği yönüylede maddi ve hukuki olguların irdelenip tartışılmış olduğu, dolayısıyla davacı vekilinin 3 lü heyet raporuna karşı ileriye sürdüğü itirazlarınında esasa etkisinin olmadığı, söz konusu kazaya karışan üçüncü bir kişinin olmaması yanında davalı işverenliğe izafe edilecek bir kusurunda bulunmaması karşısında davacının % 100 kusurlu davranışları davalı işverenlik bakımından illiyet bağını kestiğinden
ve böylece davalı işverenliğin kusursuz sorumluluğu da söz konusu olmadığından yerel mahkemece davalı işveren yönünden davanın reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, kabul edilen oluş karşısında davacının maluliyeti ile ilgili kontrol muayenesi sonucunun araştırılmamış olmasının da davaya etkisinin olmadığı gerekçesiyle HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
E) Temyiz Nedenleri;Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur raporunda, trafik kazası olan somut olayın aynı zamanda iş kazası niteliğinde olduğundan, salt trafik kuralları yönünden değil, ayrıca iş ve sosyal güvenlik çerçevesinde işverenin gözetme ve koruma borcu yönünden de irdelenmesi gerektiğini, 6331 Sayılı Kanun 4.maddesi gözönünde bulundurularak işveren sorumluluğu yönünden kusur raporunda bir değerlendirme yapılmadığını, kazanın müvekkilin iş yetiştirme baskısı ile yoğun ve stresli bir günün sonunda, havanın yağışlı ve motorsiklet kullanmaya uygun olmamasına rağmen ertesi sabah yine konsolosluğa çok erken saatte gitmek zorunda olması nedeniyle evine motosikletle gönderildiği için meydana geldiğini, kazanın motosikletin sürüş esnasında arka frenlerinin kitlenmesi sonucunda meydana geldiğini, kusur raporu heyetinin bu konuda kazadan sonra motorun freninin tamir edildiğine dair bir kayıt olmamasını frenlerin sağlam olduğu şeklinde yorumlamışsa da bunun kabulünün mümkün olmadığını, bir an için davalı işverenin kusursuz olduğu düşünülse dahi tehlike sorumluluğunun yanı sıra kusursuz sorumluluğu olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
Dava, davacı sigortalının 23/11/2005 tarihinde meydana gelen iş kazası sebebiyle sürekli iş göremezliğine dayalı maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından, davalı işverene ait işyerinde şoför olarak çalışan davacının, yurt dışına çıkacak araç ve şoförlerin vize takip işlerini yaptığı, bu işleri takip etmesi için davalı işverene ait motorsikleti kullandığı esnada yanından geçen kırmızı renkli aracın rüzgarından dolayı dengesini kaybederek sol tarafında bulunan refüje çarpması sonucu sol kolundan yaralandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece itibar edilen kusur bilirkişi raporunda; davacı kazalının, kendisinden beklenen güvenli çalışma yükümlülüğünü yerine getirmemesi, kullanmakta olduğu motosikletin hızını yağışlı havayı ve kaygan yolu göz önüne bulundurarak mevcut şartlara uydurmaması, ayrıca kazanın kötü hava şartlarına bağlı olarak meydana gelmediğinin, yanından geçen kırmızı renkli araçtan dolayı olduğunun, meydana gelen kazada kötü hava şartlarının majör bir neden olmadığının anlaşılması, kaldı ki davacı gibi tecrübeli bir sürücünün motosikleti mevcut hava şartlarına uygun kullanması gerektiğini bilmesi gerekmesi sebebiyle % 100 oranında kusurlu olduğunun, davalı işverenin ise, kazanın davacının kullandığı motosikletten kaynaklı bir arızadan dolayı meydana geldiğine dair somut bir bulgu bulunmadığının, kazada yerine getirmediği herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığının görülmesi, kazaya sebep olan eksikliklerle ilgili bir ihmalinin veya sorumluluğunun olmaması sebebiyle kusursuz olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
Tazminat davalarının özelliği gereği İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşullar gözönünde tutularak ve özellikle zararlandırıcı olayın niteliğine göre, İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliğinin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, zararlandırıcı sigorta olayı yönünden alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle işveren ve işçi yönünden kusurun aidiyeti ve oranı, olayın meydana gelmesinde üçüncü kişinin eyleminin bulunup bulunmadığı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalıdır.
Belirtilmelidir ki, hükme esas alınacak kusur raporlarının da 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77. ve işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 77. maddede anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.Bunun yanında işverenin kusursuz sorumluluk hallerinden birisi olan "kaçınılmazlık" kavramına biraz değinmek de gerekir. Öğretide, yargısal kararlarda ve yasalarda kötü tesadüf, fevkalade hal, umulmayan durum, tesadüfi olay olarak da adlandırılan kaçınılmazlık, hukuksal ve teknik anlamda “fennen önlenmesi olanaksız” başka bir anlatımla işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemler alınmış olunsa bile önlenemeyecek olan durumları ifade eder. Kaçınılmazlığın unsurları, 1- İrade dışında meydana gelen olay, 2- Davranış kuralının veya sözleşme borcunun ihlali, 3- İlliyet bağının bulunması, 4- Olayın önlenemezliği hususlarıdır. Bu unsurlardan özellikle sonuncusu olan olayın önlenemezliği hususunu biraz açmak gerekirse; buradaki önlenemezliğin olayla ilgisi yoktur. Önlenemezlik unsuru, tamamen davranış normu ve borca aykırılıkla ilgili olup alınabilinecek tüm tedbirler alınmış olunsa dahi bir davranış normunun veya sözleşmeden doğan bir borcun ihlalinin ifadesidir. Yani olay önlenemez olmasına rağmen bir davranış kuralına yada sözleşmeden doğan borca aykırılık önlenebiliyorsa artık kaçınılmazlıktan söz etme imkanı yoktur. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler önlenemez olaylara karşın bir davranış kuralını ve borca aykırılığı önleme olanağını sağlamaktadır. Örneğin; bir inşaat işçisinin üzerinde çalışacağı tabiyeyi hazırlamak için duvara beton çivisi çakarken çivinin başının kırılıp gözüne kaçması olayında çivinin kırılması irade dışı ve önlenemez bir olay olmakla birlikte kırılan bu çivinin işçinin gözüne kaçması önlenemez bir olay değildir. Zira çalışma esnasında gözlük kullanılarak bu neticenin önüne geçilebilinir. O halde böylesi bir durumda olayın önlenemezliğinden bahisle kaçınılmazlıktan bahsetme imkanı yoktur.
Mahkemece yapılacak iş; oluşa uygun şekilde trafik - işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetine konuyu yukarıda açıklandığı biçimde incelettirmek, özellikle olayda kaçınılmazlığı değerlendirtmek, tarafların dosyada mevcut kusur raporlarına itirazları gözetilerek ve tarafların kusur oranlarını belirler şekilde yöntemince rapor almak, alınan raporu, mevcut delillerle birlikte değerlendirmek ve buna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı kaldırılmasına, ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştirSONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesi"ne, karardan bir örneğin de Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.