12. Ceza Dairesi 2020/10938 E. , 2021/5568 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında; Beraat
Sanıklar ..., ..., ... hakkında; 2863 sayılı Kanunun 65/1, TCK’nın 62, 52/2, 51/1-3, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... beraatlerine, sanıklar ..., ..., ...’nın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, katılanlar vekilleri ile sanıklar ..., ... ve ... müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1- Katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde:
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11/04/2000 gün ve 65–69, 22/10/2002 gün ve 234–366, 04/07/2006 gün ve 127–180, 03/05/2011 gün ve 155–80, 21/02/2012 gün ve 279–55, 15/04/2014 gün ve 599-190, 28/03/2017 gün ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25/03/2003 gün ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında; katılan ... Başkanlığının, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davaya katılma ve tesis edilen hükmü temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, katılan ... vekilinin temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...’ın beraatlerine ilişkin hükme yönelik katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince:
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14/12/1974 gün ve 8172 sayılı kararıyla tescilli Boğaziçi sit alanında, anılan Kurulun 24/06/1983 gün ve 15175 sayılı kararı ile uygun bulunarak 22/07/1983 tarihinde yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli Boğaziçi nazım imar planında Boğaziçi öngörünüm bölgesinde yer alan, adı geçen Kurulun 09/10/1976 gün ve 9484 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli özel mülkiyete ait iki adet dükkanın arka duvarlarının yıkılarak yapılan ek bölümlerin hafif malzeme ile kapatıldığının, projesinde sıva olarak görülen iç mekanların mermer kaplandığının, ebatlarının projeye uygun olmadığının, 71 nolu parselde yol cephesine (3.40 x 5.80) m ebatlarında camekan açıldığının, arka kısmında (3.20 x 9.90) m ebatlarında ilave yapıldığının, 39 nolu parselde yol cephesine (3.6 m x 7.0) m ebatlarında camekan açıldığının ve arka kısmına (2.00 m x 1.80) m ve (2.00 x 2.35) m ebatlarında ilave alan açıldığının tespit edilmesi üzerine sanıklar hakkında dava açıldığı, sanıklar ..., ... ve ...’in dava konusu 71 nolu parselin, sanık ...’ın 39 nolu parselin maliki oldukları, dosya kapsamında mevcut kira sözleşmeleri incelendiğinde, 39 nolu parseldeki dükkanın sanıklar ..., ... ve ... tarafından 01/06/2011 tarihinde kiralandığı, sanıklar ... ve ...’ın aşamalardaki savunmalarında, dükkanı kafe açmak için kiraladıklarını, ancak dükkanın 7 – 8 ay kadar boş kaldığını, kafe açamayınca ilk kiraladıkları hali ile teslim ettiklerini, taşınmazda herhangi bir tadilat tamirat yapmadıklarını beyan ettikleri, sanık ...’nin savunmasında, dükkanlardan birini şirket olarak kendilerinin kiraladığını, diğer dükkanı ise sanıklar ... ve ...’ın kiraladıklarını, daha sonra sanıklar ... ve ...’tan dükkanı devraldıklarını, sanıklar ... ve ...’ın kiraladıkları dükkanı hiç işletmediklerini beyan ettiği, 01/01/2012 tarihli fesih bildirimi ile, sanıklar ... ve ... tarafından 01/06/2011 tarihli kira sözleşmesinin feshedildiğinin, 16.500 TL depozitonun geri alındığının, kiraya verenlerin ibra edildiğinin belirtildiği, sanıklar ..., ... ve ...’ün savunmalarında, taşınmazı ilk önce sanıklar ... ve ...’a kiraya verdiklerini, 7 ay kadar sonra kira sözleşmesini feshedip ... Restoran İşletmeleri Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile sözleşme yapıldığını, ... isimli işletmenin genel müdürü olan sanık ...’nın dükkanda tadilat yapacağını söylemesi üzerine kendisine vekalet verdiklerini ve sözleşmeye tadilatların kanuna uygun olarak yapılması hususunda madde koyduklarını belirttikleri anlaşılmakla,
Yapılan yargılama sonunda, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın atılı suçu işlediklerinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA;
3- Sanıklar ..., ... ve ...’nın mahkumiyetlerine ilişkin hükme yönelik adı geçen sanıklar müdafinin ve katılan ... vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde ise:
Tescilli 71 nolu parseldeki dükkan malikleri olan sanıklar ..., ..., ... ile ... Restoran İşletmeleri Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi adına sanık ... arasında 01/01/2012 tarihinde kira sözleşmesinin imzalandığı, sanık ...’un adı geçen şirkette genel müdür, sanık ...’nin işletme ortağı, sanık ...’ın da mimar olarak görev yaptıkları, adı geçen şirket adına sanık ... tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetim Müdürlüğüne sunulan 14/03/2012 tarihli dilekçe ile iki adet dükkan için hafif onarım, bakım, tente değişimi ve yer döşemesi yapılması için izin talebinde bulunulduğu, anılan Kurulun 23/05/2012 tarihli cevabi yazısında, tescilli yapı basit onarım kapsamında ihya edilemeyeceğinden müracaatın değerlendirilemeyeceğinin belirtildiği, 39 nolu parseldeki dükkan maliki sanık ... ile ... isimli şirket adına sanık ... arasında imzalanan 01/01/2013 tarihli kira sözleşmesinin hususi şartlar kısmında, işyerinde yapılacak her türlü tadilat için mal sahibinden izin alınacağının, doğacak ihtilaflarda sorumluluğun kiracıya ait olacağının belirtildiği, sanık ... vekili tarafından İstanbul 19. Noterliğinden muhatap ... şirketi ve sanıklar adına 19/07/2013 tarihli ihtarname gönderilerek taşınmazda yapılan İmar Kanununa aykırı işlemlerin durdurularak taşınmazın 1 ay içinde eski haline getirilmesinin istendiği, sanıklar ... ve ... vekili tarafından gönderilen 02/08/2013 tarihli ihtarname ile de kendilerine tanınan 1 aylık sürenin 3 aya uzatılmasının istendiği, sanık ...’ın savunmasında, taşınmazları ...’in kiraladığını, kendisinin restaurantın dekorasyonunu yaptığını, binada inşaat değişikliği yapılmadığını, sadece yer ve duvar malzemelerinin değiştirildiğini, boya badana yapıldığını, tente sisteminin değiştirildiğini, dekorasyon için tadilat izni alındığını, alınan izne göre tadilatların yapıldığını beyan ettiği, sanık ...’un savunmasında, ..."in sorumlu genel müdürü olduğunu, suça konu olan taşınmazları şirket olarak kiraladıklarını, tadilat yapmaya karar verdiklerini, taşınmazların sit alanı içerisinde olduğunu bildiklerini, gerekli başvuruları yaptıklarını ancak izin çıkmadan taşınmazda boya badana yaptıklarını, masaları değiştirip faaliyete geçtiktiklerini, daha sonra izin verilmediğini beyan ettiği, sanık ...’nin savunmasında, ...’in ortağı olduğunu, şirket olarak taşınmazda boya badana şeklinde basit tadilatlar yaptıklarını, tadilatların mesul müdür sanık ... nezaretinde yapıldığını beyan ettiği, dosya kapsamında mevcut 03/07/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda, İstanbul III Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun 17/07/2012 tarih ve 510 sayılı kararı ile uygun bulunan restorasyon projesine aykırı olarak gerçekleştirilen müdahalelerin mahallinde tespit edildiğinin, dükkanların ön tarafına eklenmiş olan camekanlı muhdes yapının yerinde olduğunun, onaylı projesine göre sıva olması gereken ön cephe ve iç duvarların mermer kaplı olduğunun, yine onaylı projeye aykırı olarak iki dükkanın da arka kısımlarının, komşu 30 nolu parseldeki Tevfikiye Cami parseline taşacak şekilde büyütüldüğünün ve bu bölümlerin wc ve mutfak olarak kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmakla,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafinin bir nedene dayanmayan, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gözetilmeksizin dilekçe yazım ücretine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükümden vekalet ücreti hükmedilmesine ilişkin bendin çıkartılarak yerine, “Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan ... lehine karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu 1.800 TL vekalet ücretinin sanıklardan alınarak katılan ... Bakanlığına verilmesine” cümlesinin yazılması ve hükümdeki diğer hususların aynen bırakılması suretiyle, sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 06/07/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.