3. Hukuk Dairesi 2020/7374 E. , 2020/6896 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : GAZİANTEP 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ipoteğin kaldırılması davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 04.06.2007 tarihinde kullandığı konut kredisi ile satın aldığı 8 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydına davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, konut kredisini yaklaşık 8 ay önce kapatmış olmasına rağmen ipoteğin terkin edilmediğini ileri sürerek; anılan taşınmazdaki ipotek kaydının terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı banka vekili, davacının konut kredisine bağlı olarak yaptırtılan ve her sene yenilenen DASK sigortası prim boçlarını ödemediğini bu nedenle ipotek fek çıkışı yapılamadığını savunarak; davanın reddini dilemiştir.
İlk Derece Mahkemesince "davacının davalı bankadan kullanmış olduğu konut kredisi taksitlerinin tamamını ödemesine rağmen davalı bankaca yapılan zorunlu DASK poliçelerine ait prim toplam 206,84 TL borçlarını ödemediği, bu nedenle davalı bankanın 4721 sayılı TMK 876. maddesi gereğince sigorta prim alacaklarının da rehinle güvence altına alınmış olmasından dolayı ipoteği fekten kaçınmış olması haklı olup, ..." gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacının istinaf talebi Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesince kararda bir isabetsizlik görülmediğinden reddedilmiş; davacı bu sefer temyizen kararın bozulması talebinde bulunmuştur.
Dava, kullanılan konut kredisinden kaynaklı taşınmaz kaydına konulan ipoteğin ödemelerin bitirilmesi nedeniyle terkini isteğine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacının 04.06.2007 tarihli konut destek kredisi sözleşmesi ile 80.000,00 TL tutarlı 120 ay vadeli konut kredisi kullandığı, kullanılan bu kredi nedeniyle dava konusu 8 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydına davalı banka lehine 172.500,00 TL tutarlı ipotek tesis edildiği, kredi borcu aylık olarak ödenmekteyken kalan borcun tamamının 20.03.2015 tarihinde erken ödeme işlemi ile davacı tarafından kapatıldığı anlaşılmaktadır. Davalı banka vekili, davacı adına 2013 ve 2014 yıllarında yenilenen DASK sigortasına ilişkin 288 TL toplam prim ücretinin davalı bankaya ödenmediği belirtilerek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 876. maddesine dayanarak ipoteğin fekkinden kaçınılmış olmasının haklı ve hukuki olduğunu savunmuştur. Bilindiği üzere, 17.01.2009 tarih ve 27113 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Bireysel Kredilerle Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2. fıkrasında zorunlu sigortalarda kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğunun kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun ise kredi kuruluşuna ait olacağı düzenlenmesi yer almaktadır. Somut olayda, 26.09.013/26.09.2014 ve 26.09.2014/26.09.2015 dönemleri için Sompo Japan Sigorta AŞ. şirketinden yaptırtılan zorunlu deprem sigortası nedeniyle yukarıda belirtilen yönetmelik hükümleri kapsamında kredi hesabı sahibine bir bildirimde bulunulmamış, bunun yerine davacıya ait başka hesaplara ( 43074440 / 49533110 ) borç olarak kaydetmek suretiyle ödeme cihetine gidilmiştir. Bununla birlikte davacı tarafından kredinin kalan tüm borcu 20.03.2015 tarihinde ödenmiş olup, davalı banka bunu 30.11.2015 tarihli yazısı ile teyit etmiştir. 4721 sayılı TMK"nun 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, kredinin kalan tüm borcu erken ödeme işlemi ile kapatıldığı halde, en geç bu işlem sırasında bu krediyle bağlantılı sigorta primlerinin tahsili yapılabilecekken yapılmamış olması, sonrasında bu nedenle ipoteğin fekkine yanaşılmaması dürüstlük kuralına uygun düşmeyeceğinden, açılan bu davada kabul kararı verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK"nun 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kesin olmak üzere 23.11.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.