20. Hukuk Dairesi 2017/9942 E. , 2018/331 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, murislerinden kalan ve zilyetliklerinde bulunan yaklaşık 8 dönüm yüzölçümündeki tarlanın kadastro sırasında...köyü 101 ada 1 nolu orman parseli içinde bırakıldığını ileri sürerek, bu bölümün iptali ile adlarına tescilini talep ve dava etmişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulüne ve ...köyü 101 ada 1 nolu taşınmazın 10.07.2007 günlü bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 10914,639 m²"lik kısmının kadastro tesbitinin iptaline, bu yerin davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümün tesbit gibi orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş hüküm dairece bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/02/2014 gün ve 2014/807 E. - 2497 K. sayılı kararında özetle: "Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Dava konusu ...köyü 101 ada 1 sayılı parsel, orman niteliğiyle Hazine adına tesbit edilmiş; davacılar, zilyetliğe dayanarak taşınmazın adlarına tescili istemiyle sadece Orman Yönetimine husumet yönelterek dava açmışlardır. Ormanların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise Orman Yönetimine aittir. Tesbit maliki Hazine olduğu halde, Hazineye de husumetin yöneltilerek davanın açılması gerekirken, sadece davalı Orman Yönetimine yönelik açılan davanın görülüp sonuçlandırılması doğru değildir. Bu nedenle; mahkemece, kanunî hasım olan Hazine davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılıp taraf teşkili sağlanmalı, Hazineden delil ve belgeleri istenmeli, bundan sonra oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir" denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulüne ve ...köyü 101 ada 1 nolu taşınmazın 10.07.2007 günlü bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 10914,639 m²"lik kısmının kadastro tesbitinin iptaline, bu yerin davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan bölümün tesbit gibi orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosu sonucu Hazine adına tesbit ve tescil edilen orman parselinin zilyetliğe dayalı olarak tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre 2006 yılında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece taşınmazın (A) harfi ile gösterilen 10914,639 m²"lik kısmının kadastro tesbitinin iptali ile bu yerin davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline dair verilen karar usûl ve kanuna aykırı olup mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Şöyle ki; davacı gerçek kişi kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak dava açmış olduğuna göre, öncelikle, dava konusu edilen (A) harfi ile gösterilen yerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olup olmadığının ve zilyetlik koşullarının davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediğinin usûlünce araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile topoğrafik fotogrametri yöntemiyle düzenlenmiş kadastro paftası örneği getirtilerek uygulanıp davaya konu (A) harfi ile gösterilen taşınmazın niteliği ile konumu ve o tarihlerde tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı mahkemece saptanmamış, hükme esas orman bilirkişi raporu ekinde çekişmeli taşınmaz ve geniş çevresini gösterir kadastro paftası ile keşifte uygulandığı bildirilen 1957 tarihli hava fotoğrafında çakıştırma yapılmamış, (A) harfi ile gösterilen taşınmaza komşu tüm parsellerin kadastro tutanakları, davalı iseler dava dosyaları, kesinleşerek tapuya kaydedilmiş iseler tapu kayıtları ve dayanaklarının eksiksiz olarak getirilmemiştir. eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı hüküm kurulamaz.
O halde, mahkemece çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait tespit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları ile bu fotoğraflardan elde edilmiş memleket haritaları ile münhanili kadastro paftası, halihazır harita ve topoğrafik haritalar ile komşu parsellere ilişkin tapu kayıtlarının ve varsa dayanak tapu ve vergi kayıtları ile davalı iseler dava dosyalarının, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise ilgili dava dosyaları ilgili yerlerden getirtildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro mühendisi ve bir orman yüksek mühendisi ile yerel bilirkişiler ve davacı tanıkları eşliğinde yeniden keşif yapılarak dava konusu edilen (A) harfi ile gösterilen yer ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, dosya kapsamında yer alan 1957 tarihli hava fotoğrafı, 1963 tarihli memleket haritası ve bozma sonrasında getirtilen belgelerde taşınmazın ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanarak taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritalarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ile hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı ile ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, keşifte yerel bilirkişiler yanında varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; taşınmazın zilyetlikle kazanılacak kültür arazisi niteliğinde bulunup bulunmadığı imar ve ihyanın ne zaman tamamlandığı ne kadar süredir tarım alanı olarak kullanıldığı hususunda taş - toprak analizi de yapılmak suretiyle ziraatçı bilirkişiden rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli;
zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli ve tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Orman Yönetimi ve Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/01/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.