10. Hukuk Dairesi 2015/1749 E. , 2015/17058 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 10.03.1998 tarihinde vefat eden eşi üzerinden 1479 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı bağlanan davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında bulunan 27.11.1981 tarihinde ölen babasından da ölüm aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulune karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Yasanın 45/2. maddesinin c bendinde; “18 yaşını veya ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, Yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışmayacak durumda malul bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocukların her birine %25’i aylık veya toptan ödeme şeklinde verilir” hükmü öngörülmüştür.
Anılan hüküm 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK’nin 21.maddesi ile değiştirilmiş, KHK’nin Anayasa Mahkemesinin 26.10.2000 tarih, 2000/61 E., 2000/34 K. sayılı iptal kararıyla yürürlükten kalkmasından sonra, bu defa 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasanın 23. maddesi ile “18 yaşını, ortaöğrenim yapması halinde 20 yaşını, Yükseköğrenim yapması halinde 25 yaşını doldurmayan (18 yaşını doldurmayanlar hariç) bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik Kanunları kapsamında çalışmayan ve Kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan veya yaşları ne olursa olsun çalışmayacak durumda malul olan çocuklarla, yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan, dul kalan ve bu kanun ile sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan kız çocuklarının her birine %25’i, aylık veya toptan ödeme şeklinde verilir” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Öte yandan, davacının eşinin ölüm tarihinde (10.03.1998) yürürlükte bulunan 1479 sayılı Kanunun 46/2 maddesinde, “sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan nedenlerin ortadan kalkması halinde, bu Kanunun 45 inci maddesinin ikinci fıkrasının ( c ) bendi hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihi takip eden aylık ödeme tarihinden başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Davaya konu somut olayda; Bağ-Kur sigortalısı eşinin 10.03.1998 tarihinde vefat etmesi ile 1479 sayılı Kanun kapsamında ölüm aylığı almakta olan davacı, Bağ-Kur sigortalısı babasının 27.11.1982 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle 11.9.2012 tarihinde babası üzerinden de ölüm aylığı talebinde bulunmuş, ancak bu istem, koca üzerinden ölüm aylığı alındığı gerekçesiyle reddedilmiş ve kendisine tercih bildirimi yapılmıştır.
İş bu dava ile davacı; babası üzerinden de aylık bağlanmasını talep etmiş olup, Mahkemece; 2.7.2005 tarihli ve 5386 sayılı Yasanın 2. maddesi ile 506 sayılı Yasaya eklenen geçici 91. maddesinin 1. fıkrası gereğince davacının babasından da ölüm aylığı bağlanması gerektiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığı altında, davacının babası 1479 sayılı Kanuna tabi olması sebebiyle davacının talebi hakkında 506 sayılı Kanun mevzuatının uygulanma imkanının bulunmadığı belirgindir. Bu yönde davanın yasal dayanağı 1479 sayılı Kanunun 46. maddesi olup, 2. fıkrasına göre, hak sahibinin tercihine göre baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça düzenlenmiş olup, davalı Kurum işleminin buna uygun olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.