
Esas No: 2017/7151
Karar No: 2018/408
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/7151 Esas 2018/408 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve.... K.TK. Adına ... ve ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı-karşı davalı ... dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ....gölü mevkiinde, 289 parselin bitişiğinde bulunan taşınmazın, tapuda kayıtlı olmadığını, zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescili istemiyle dava açmış, yargılama sırasında mahkemece Medeni Kanunun 713. maddesi gereğince yapılan ilan üzerine, ... davaya konu taşınmazın bulunduğu yerdeki yaklaşık 1500 m2 yüzölçümündeki taşınmazın, zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adlarına tescili istemiyle İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/254 Esas sayılı dosyasında, dava açmış, davalar aralarındaki bağlantı nedeniyle birleştirilmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne,.... köyü, Geren gölü mevkiinde 289 parselin batısında kuzeyi Buca.... köyü yolu ile çevrili ve bilirkişi heyetinin 08.07.2008 tarihli rapor ve eki krokisinde (A) harfi ile işaretli 3573,35 m2 yüzölçümündeki taşınmazın ... adına tapuya tesciline, (D) harfi ile işaretli 671,77 m2 yüzölçümündeki 289 sayılı parselin batı bitişiğindeki taşınmazın ... adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2009/7847 E. - 2009/11383 K. sayılı kararıyla özetle “Davalı Hazine vekilinin çekişmeli taşınmazın fen bilirkişisin 08/07/2008 tarihli krokisinde(A) ve (D) harfi ile gösterilen bölümlerine, davacı ... vekilinin (D) harfi ile gösterilen bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince, her ne kadar mahkemece krokide (A) ve (D) harfleri ile gösterilen bölümler hakkında kişi yararına Medeni Yasanın 713. maddesinde yazılı şartların oluştuğu gerekçesiyle tescil kararı verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma yeterli değildir.Şöyle ki;
Keşifte uzmanlığına başvurulan orman-fen bilirkişisinin krokisinde gösterilen orman sınır noktalarını birleştirin hat ile orman kadastrosundaki aynı hat arasında tam bir benzerlik bulunmadığı, yani uyumsuz olduğundan orman niteliğini ve hukuki durumunu duraksamaya yer vermeyecek biçimde göstermeyen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz Ayrıca, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince, orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli
hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen streoskopik çift hava fotoğraflarının streoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç mühendis ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, 6831 Sayılı Orman Kanununun 7. maddesi “Devlet ormanları ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırının tayini ve tesbiti orman kadastro komisyonları tarafından yapılır.” hükmü gereğince yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftası, 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6831 Sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir.
Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar-ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi
olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, Somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca;
a) Taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı,
b) Keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulmalı,
c) Davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmelidir.
3402 Sayılı Yasanın 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 03/07/2005 gün ve 5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanma Yasası ile değiştirilen 2. fıkrası hükümlerine göre yapılacağı düşünülerek, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, Tapu Kadastro Müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı Hukuk Mahkemesi Yazı İşleri Müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden yasanın amacına uygun rapor alınmalı, ayrıca çekişmeli 08.07.2008 tarihli rapor ve eki krokisinde (D) harfi ile işaretli bölümü ile ilgili olarak, davacı ...’ın, mahkemece uzmanlığına başvurulan zirai bilirkişi Ahmet Kılıç’ın düzenlediği raporda bu bölüm üzerindeki ağaçların yaşlarının ve miktarının kasten yanlış gösterildiği iddiasıyla bilirkişi hakkındaki cumhuriyet savcılığına yaptığı şikayetinin sonucunun araştırılması ve yine, yapılacak keşifte bu bölümde yer alan binanın ve ağaçların yaşının, toprağın işlenme süresinin inşaat mühendisi ve ziraat mühendisine hesaplattırılarak, salt bina inşa etmenin imar ve ihya kabul edilmeyeceği gözetilerek, imar ihya var ise hangi tarihte tamamlandığı ve zilyetlik süresi belirlenmeli bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.” gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda.... köyü, Geren gölü mevkiinde 05/08/2013 havale tarihli rapor eki krokide doğusu (D) harfli bölümü ötesi 289 parsel, batısı zeytinlik, kuzeyi Buca.... köyü yolu ve ötesi zeytinlik, güneyi tescil talebi hükmün reddedilen ve onaylanan ve krokide (C) ve (B) harfli bölümleri ile çevrili, (A) harfi ile işaretli 3573,25 m2"lik kısmın davacı ... adına zilyetlikle iktisap koşulları oluştuğundan bu bölümün ... adına tapuya tesciline, diğer taleplerin reddine, aynı bilirkişi heyetinin 05/08/2013 havale tarihli rapor eki krokide doğusu 289 no"lu parsel, batısı (A) ve (B) harfli bölümü, kuzeyi yol ve ötesi zeytinlik, güneyi tescil talebi reddedilen (B) bölüm zeytinlik ile çevrili (D) harfi ile işaretli 671,77 m2 yüzölçümlü kısmın nizasız fasılasız malik sıfatıyla satış ve zilliyetliğin devri ile zilliyetlik şartları birleşen dosyanın davacısı ... lehine oluştuğu anlaşılmakla bu bölümün ... adına tapuya tesciline, bu taşınmaz üzerine tek katlı ev yapıldığı anlaşılmakla TMK"nın 1012/1 maddesi gereğince taşınmaz üzerine yapılan (D) harfli kısımdaki 88.62 m²"lik evin ... adına tapu kütüğünün beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ve.... köy tüzel kişiliği adına ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 1948 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1962 yılında yapılmıştır.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykıdırı, şöyle ki; 6100 sayılı HMK"nın 50. maddesinde medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın davada taraf ehliyetine de sahip olacağı, 51. maddesinde dava ehliyetinin medenî hakları kullanma ehliyetine göre belirleneceği, 114/d maddesinde ise taraf ve dava ehliyetinin dava şartlarından olduğu ve 115. madde uyarınca da mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı belirtilmektedir.
4721 sayılı TMK"nın 47, 48, 49 ve 50. maddelerinde de tüzel kişiliğin kazanılması, hak ehliyeti ile fiil ehliyeti ve bunun kullanılmasına ilişkin hükümler yer almaktadır.
442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca da köy tüzel kişiliği adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukukî bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır.
Ancak, On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 6360 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince;
1) .... illerinde, sınırları il mülki sınırları olmak üzere aynı adla büyükşehir belediyesi kurulmuş ve bu illerin il belediyeleri büyükşehir belediyesine dönüştürülmüştür.
2) ....Büyükşehir Belediyelerinin sınırları il mülkî sınırlarıdır.
3) Birinci ve ikinci fıkrada sayılan illere bağlı ilçelerin mülkî sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belediyeler ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrasında; "1. maddeye göre tüzel kişiliği kaldırılan belediye ve köylerin mahkemelerde süren davalarında katıldıkları ilçe belediyesi taraf olur" hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm Kanunun "Yürürlük" başlıklı 36. maddesi uyarınca ilk mahalli idareler genel seçiminin yapıldığı 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Somut olaya gelince; davalı ... köy tüzel kişiliğinin, 6360 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri gereğince tüzel kişiliği kaldırıldığından mahkemece sadece bağlı olduğu ilçe belediyesinin katılımı sağlanarak dava görülmüşse de, aynı Kanunla büyükşehir belediyesi sınırları il mülkî sınırları olarak belirlendiğinden İzmir Büyükşehir Belediyesinin de davada taraf olacağı dikkate alındığında 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince işlem yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine ve.... köy tüzel kişiliği adına ... ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 22/01/2018 günü oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.