Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1041
Karar No: 2020/452
Karar Tarihi: 13.02.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2019/1041 Esas 2020/452 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davanın konusu, davacının borçlu olduğu iddia edilen bir senet ile ilgilidir. Davacı, senedin davalı tarafından iade edilmediğini iddia ederek borçlu olmadığının tespitini ve ödenen miktarın iadesini talep etmiştir. Davalı ise ödemelerin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklandığını savunarak davayı reddetmiştir. Mahkeme, yapılan ödemelerin senet alacağına mahsuben yapıldığını kanıtladığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak bu karar, kanundaki ödeme esaslarına uygun değildir. Bu nedenle, davacının karar düzeltme başvurusu kabul edilerek Daire kararı bozulmuş ve hüküm tarafımızca yeniden değerlendirilecektir.
Kanun maddeleri: Türk Borçlar Kanunu'nun 102. maddesi.
19. Hukuk Dairesi         2019/1041 E.  ,  2020/452 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacı ... vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... arasında görülen dava hakkında Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 2015/232 esas ve 2016/316 karar sayılı ve 31.05.2016 tarihli hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 2016/19470 esas ve 2018/5267 karar sayılı ve 25.10.2018 tarihli ilamına karşı davacı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - KARAR -
    Davacı vekili, davalı tarafından davacı aleyhine ... İcra Müdürlüğü’nün 2013/2885 esas sayılı takip dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibe konu senetten kaynaklanan borcun davalının banka hesabına havale yapılarak ödendiğini iddia ederek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dosyadan ödenen miktarın istirdadına ve davalı aleyhine kötü niyetli takip tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iddia ettiği banka havalelerinin takibe konu edilen senet borcuyla ilgisi olmadığını, söz konusu ödemelerin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan davacı borcuna istinaden yapıldığını, kaldı ki ödeme dekontunda ödemelerin senede ilişkin olduğuna yönelik bir açıklamanın da bulunmadığını, davacının ödemeye ilişkin iddiasını İİK 169-a maddesi gereğince ispat etmesi gerektiğini savunarak davanın reddine ve davacı aleyhine tazminata karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, davacının davaya konu senetten kaynaklı olan borcunu ödediğini iddia ettiği, ibraz ettiği havale dekontundaki kişilerin senet ilişkisinde taraf olmadığı ve ödemelerin senet alacağına mahsuben yapıldığının belge ile ispatlanamadığı, davalının ise yapılan ödemelerin taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklı davacı borcuna mahsuben yapıldığını kanıtladığı gerekçesiyle davanın reddine ve takibin durdurulmamış olması nedeniyle davalının kötü niyet tazminatına ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairemizin 2016/19470 esas ve 2018/5267 karar sayılı ve 25.10.2018 tarihli ilamı ile onanmış, iş bu onama ilamına karşı davacı vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
    Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ile davacı gerçek kişinin yetkilisi olduğu şirket arasında alım satım ilişkisi kurulduğunu, bu ilişki bağlamında dava konusu senedin davacı gerçek kişi tarafından teminat senedi olarak verildiğini, alım satım ilişkisinden kaynaklanan borçların düzenlenen faturalara göre ödendiğini, ancak dava konusu senedin davalı tarafından iade edilmediğini, icra tehdidi sebebiyle borçlu olunmamasına rağmen senet bedelinin üç seferde ödendiğini, ancak yine davalının senedi iade etmeyerek takibe koyduğunu iddia ederek menfi tespit ve istirdat talebinde bulunmuştur. Dava konusu senet, 30.12.2012 düzenleme, 30.12.2012 vade tarihli, 63.500,00 TL bedelli, düzenleyeni davacı ..., lehtarı davalı ... olan bono vasfını haiz bir senettir. ... davalı tarafça davacı aleyhine 09.12.2013 tarihinde takibe konulmuştur. Dava konusu senedin ödendiğine dayanak olarak sunulan 25.000,00 TL bedelli, 04.01.2013 tarihli dekontta açıkça “senet için ödenen para (... adına) 63500 senet karşılığı senet iadesi talep edilmekle” ifadesi yazılmış olup bu ödeme takip alacaklısı ... adına yapılmıştır. 30.000,00 TL bedelli, 25.11.2013 tarihli dekontta ise herhangi bir açıklama bulunmamasına rağmen bu ödemenin de davacı tarafından davalı adına yapıldığı anlaşılmaktadır. TBK’nın 102. maddesi, “Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. Birden çok borç muaccel ise ödemenin, borçluya karşı ilk olarak takip edilen borç için yapılmış olduğu kabul edilir. Takip yapılmamış ise ödeme, vadesi ilk önce gelmiş olan borç için yapılmış olur. Birden çok borcun vadesi aynı zamanda gelmişse, mahsup orantılı olarak; borçlardan hiçbirinin vadesi gelmemişse ödeme, güvencesi en az olan borç için yapılmış sayılır.” düzenlemesini içermektedir. Mahkemece anılan bu hüküm uyarınca 25.000,00 TL ve 30.000,00 TL bedelli dekontlardaki ödemelerin dava konusu senet için yapılmış bir ödeme olup olmadığı değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken havale dekontundaki kişilerin senet ilişkisinde taraf olmadığı ve ödemelerin senet alacağına mahsuben yapıldığının belge ile ispatlanamadığı şeklinde yanılgılı ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken, Dairemizin 2016/19470 esas ve 2018/5267 karar sayılı ve 25.10.2018 tarihli ilamı ile onandığı anlaşıldığından, davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 2016/19470 esas ve 2018/5267 karar sayılı ve 25.10.2018 tarihli onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 2016/19470 esas ve 2018/5267 karar sayılı ve 25.10.2018 tarihli onama ilamının kaldırılmasına, hükmün BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile peşin harcın istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya iadesine, 13.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi