10. Hukuk Dairesi 2015/14235 E. , 2015/17348 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelir ve yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan Kurum zararının tahsili istemine ilişkindir.
Sigortalının % 26 olarak belirlenen sürekli iş göremezlik oranına işverence yapılan itiraz üzerine, 506 sayılı Yasa"nın 109. maddesinde öngörülen prosedür işletilerek, Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ve Adli Tıp Genel Kurulu"ndan alınan raporlara göre iş göremezlik oranının baştan itibaren % 24,2 olduğunun belirlendiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, % 26 oranını esas alan peşin değer cetvelinin esas alındığı ayrıca Kanun ve katsayı değişikliklerinden kaynaklanan artışların dışlanmadığı anlaşılmaktadır.
Peşin değer, gelecekte ödenecek gelirlerin, yaş, kesilme ihtimali ve Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarını ifade etmekte olup, Kurum iş kazası, ya da, meslek hastalığı ile malullük sonucu sigortalılara ve bunların ölümü halinde hak sahiplerine yaptığı her türlü ödemelerle bağlamış bulunduğu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerini, zarara sebep olan işveren ya da üçüncü kişilere rucu etmektedir.
Sürekli işgöremezlik derecesindeki değişim nedeniyle, gelir hesabındaki unsurlardan biri olan işgöremezlik oranınındaki değişme, ilk peşin değer miktarını etkileyecek olup, yapılması gereken iş; sigortalının sürekli iş göremezlik durumuna girdiği tarih olan 29.01.2003 tarihi tibarıyla % 24,2 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden ilk peşin sermaye değerli gelir miktarını Kuruma hesaplattırmaktan ibarettir.
2-Mahkemece, ıslah edilen tutar bakımından zamanaşımı def"i gözetilerek ıslah edilen tutarın reddine karar verilmiştir.Borçlar Kanununun 332/1. maddesinde belirtilen işçi-işveren arasındaki akde aykırılık eylemleri ve bu çevrede maddenin 2. fıkrası gereğince işverenin akde aykırı davranışları (işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gerektirdiği önlemlerin alınmaması vs.) sonucu, 26/1. maddeyle vaki ilişkilendirme, bir bakıma akde aykırı hareketten doğan tazminat davaları hakkındaki hükümlere tabii olmakla; zamanaşımnın, işverenler açısından Borçlar Kanununun 125. maddesine göre belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde on yıldır.
Zamanaşımnın başlangıcı konusuna gelince; 506 sayılı Kanunda zamanaşmının (özel olarak) düzenlenmediği düşünüldüğünde; genel hükümler çerçevesinde çözüm arama gereği vardır. Gerçekten de Borçlar Kanunun 128 maddesinde: “Zaman aşımı, alacağın muaccel olduğu zamanda başlar” denilmektedir. Kurum açısından alacak hakkı, bağladığı gelirin yetkili organ tarafından onaylandığı tarihte ödenebilir hale geleceğinden, muacceliyet’in onay tarihi olacağı açıktır. O halde, masraflar için sarf ve ödeme, gelirler için ilk peşin sermaye değerinin başlangıçtaki gelir bağlama onay tarihinde (gelirler kesilerek filil ödemeye dönüşmüşse, her bir gelirin fiili ödeme tarihinde )zararı öğrenmiş olacağının ve zamanaşımının bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir.
Eldeki davada, ise; zamanaşımının kaza tarihi olan 19.07.2000 tarihinden itibaren işlemeye başladığı kabul edilerek, ıslah tarihinde bir kısım alacağın zamanaşımına uğradığı sonucuna varılması isabetsiz olup, gelirler yönünden tahsis onay tarihinden itibaren, geçici iş göremezlik ödemeleri yönünden her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren, tedavi gideri bakımından ise her bir sarf tarihinden itibaren zanamaşımı süresi hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kaza tarihinden itibaren hesaplama yapılması ve iş göremezlik oranındaki değişimin peşin değer üzerindeki etkisi araştırılmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.