21. Hukuk Dairesi 2018/6653 E. , 2019/4470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
Davacılar vekili, 11/02/2018 tarihli iş kazasında hayatını kaybeden sigortalının annesi için 51.000,00TL maddi 50.000,00TL manevi, babası için 26.704,02TL maddi 50.000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
B) DAVALILARIN CEVABI :
Davalı ... vekili,aynı kazadan dolayı çok sayıda kusur bilirkişi incelemesi yapıldığını, halen kesinleşmeyen ceza davası olduğunu, Mustafa Tarakçı ve ..." in kazadaki kusuruna dair ceza dosyasının kesinleşmediğini, birbiriyle çelişkili raporlar bulunmasından dolayı ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin yargılamasının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/28885 sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, ... 2. İş Mahkemesinin 2009/529 Esas sayılı dosyasında tarafına kusur atfedilmediğini, ... 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/118 Değişik İş Esas sayılı dosyadaki bilirkişi raporunda da tarafına kusur atfedilmediğini, ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/214 Esas sayılı dosyasına sunulmuş olan ibraname metninden ve davacıların sarf ettikleri sözlü beyanlardan anlaşılacağı üzere davacıların parça parça ve toplu olarak aldıkları ödemeler bulunduğunu, bu nedenle davacı taleplerinin mükerrerlik arz ettiğini, üzücü ölüm vakasından dolayı kendisinin kusurunun bulunmadığını, illiyet bağının mevcut olmadığını, ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/214 Esas sayılı dosyasının kesinleşmediğini, davacı taleplerinin zaman aşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI :
506 sayılı Yasa"nın değişik 24. maddesine göer haksahibinin ölen sigortalının desteğinde kabul edilebilmesi için 2022 sayılı Kanuna göre bağlanan aylık hariç olmak üzere Kurumdan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almaması gerektiği, somut olayda ise davacı anne için vefat eden eşinden dolayı Kurumdan ölüm aylığı aldığı ve buna göre 27.04.2004 tarihli kazada yaşamını yitiren oğlunun desteğinde kabul edilemeyeceği değerlendirilerek davacı annenin maddi tazminata ilişkin talebinin reddine, davacı babanın destek tazmninat talebinin ise 26.704,02TL için kabul kabul edilerek 11/02/2008 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,fazlaya ilşikin talebin reddine, davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile davacı anne için 30.000,00TL manevi tazminatın , Davacı ... için 30.000,00TL manevi tazminatın, 11/02/2008 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilşikin talebin reddine karar verilmiştir.
D) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI :
Davacıların muris çocuklarının 11/02/2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu vefatı sebebiyle açılan maddi manevi tazminat davasında mahkemece bilirkişi kurulundan kusur konusunda rapor alındığı, maddi tazminat yönünden değerlendirilmesinin mevzuata ve yargısal içtihatlara uygun olduğu, manevi tazminatın olayın oluş şeklini ve kusur dağılımına göre takdirinde isabetsizlik bulunmadığı ve başkaca kamu düzenine aykırılık tespit edilmediğinden ilk derece mahkemesinin kararının yasal ve hukuksal gerekçeleri ile dayanağı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı açıklanarak, 6100 sayılı HMK"nun madde 353/1-b.1 hükmü gereğince, davacılar ve davalılar vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
E) TEMYİZ TALEBİ :
Davcılar vekili, muris işçinin annesi için de maddi tazminata karar verilmesi gerektiğini, SGK tarafından iş kazası ölüm gelir bağlanmadığı için anne yönünden maddi tazminat talebi için ret kararı verilmesinin hatalı olduğunu, Yargıtay’ın diğer daire kararları ile çelişki oluştuğunu, bu hususta içtihadı birleştirmeye gidilmesi gerektiğini, açıklanan ve re’sen tespit edilecek sebeplerle kararın bozulması gerektiğini savundu.
F) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
1- Dosyadaki yazılara, kanuni gerektirici sebepler ile temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının annesi ve babası için maddi ve manevi zararların giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacılardan anne için iş kazasında ölen oğlundan dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası ölüm geliri bağlanmadığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine, 30.000,00TL manevi tazminat talebinin kabulüne, davacı baba için 26.704,02TL maddi 30.000,00TL manevi tazminatın kabulüne, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu sayılmalarına karar verilmiştir.
2- Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun 22/06/2018 tarih 2016/5 E - 2018/6 sayılı kararında, ana ve/veya babanın çocuğunun haksız fiil ve veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK"dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinin 3. bendinde düzenlenmiş olup, “Ölüm halinde ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpların tazmini gerekmektedir”. Bu maddeye göre, haksız fiilin doğrudan doğruya muhatabı olmayan, ancak bu haksız fiil nedeniyle ortaya çıkan ölüm olayından zarar gören ya da ileride zarar görmesi güçlü olasılık içinde bulunan kimselere tazminat hakkı tanınmıştır.
İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre; ""Destekten yoksun kalma tazminatının doğumu için destek ile tazminat talebinde bulunan kişi arasında bir destek ilişkisi bulunmalıdır. Burada bahsedilen destek ilişkisi hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar. Destek ilişkisinin varlığında destek olunanın ihtiyaçlarının sürekli ve düzenli olarak karşılanması yer almaktadır. Burada ifade edilmek istenen süreklilik ve düzenlilik hali yardımın belirlenen zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması değil, eğer destek ölmeseydi yardımların devam edeceğine dair bir beklentinin bulunmasıdır. Eğer yardım devamlı destek saiki ile değil de, tek seferlik, geçici, düzensiz ya da gelişigüzel zamanlarda yapılıyor ve ileride yardımın devam edeceğine dair bir beklenti yaratmıyorsa , bu durumda desteğin sürekli ve düzenli olduğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır".
Türk Borçlar Kanununun ilgili hükümlerinden anlaşıldığı üzere; destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan yardımdır. Bu tazminatın amacı, ölüm olayı olmasaydı ölenin yardımda bulunduğu kimselere yardımda bulunmaya devam edeceğinin düşünülmesi ve ölüm olayının bu süreci kesmesi sonucu destekten yararlanan kimselerin uğradıkları zararın peşin ve toptan şekilde tazmin edilmesi, bu kimselerin ölüm olayından önceki durumlarına kavuşturulmasıdır. Eş deyişle amaç; destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır.
Burada önemle üzerinde durulması gereken husus, sigortalının destek gücünün, ana ve/veya babanın destek ihtiyacı ile beklenilen destek şeklinin ve miktarının yaşam deneylerine uygun olması gereğidir.
Öte yandan; sigortalının iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölümü hâlinde ana ve/veya babaya ölüm geliri bağlanabilmesi için 5510 sayılı Kanunun 34/d maddesindeki koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Bu maddeye göre; “Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartıyla ana ve babaya toplam % 25"i oranında; ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın yukarıdaki şartlarla toplam % 25"i, oranında aylık bağlanır”.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sigortalının ölümü nedeniyle gelir bağlanması halinde; yapılan ödemeler ve bağlanan gelirin Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre Kurum tarafından rücu edilebilen kısmı belirlenen destekten yoksun kalma zararından indirilecektir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; "Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler".
Türk Borçlar Kanununun 51. maddesine göre ise; "Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler".
Ana ve babaya ölüm geliri bağlanıp bağlanmaması, destek ilişkisinin varlığı yönünden olmasa da tazminatın belirlenmesi noktasında dikkate alınmalıdır. Zira asgari ücretin altında geliri bulunan ve Sosyal Güvenlik Kurumunca gelir bağlanan ana ve/veya babanın destek ihtiyacının bulunduğu ve ölen sigortalının maddi destekte bulunduğunun karine olarak kabulü gerektiği Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.
Kurumca gelir bağlanmayan davacı ana ve/veya babaya sigortalının fiili desteği kanıtlanmadan, sigortalının gelirinden bir bölümünün pay olarak ayrılacağının kabulü, ölenin desteğinden fiilen yararlanan eş ve çocukların destek zararlarının karşılanamaması sonucunu doğurur.
Bakım gücü-bakım ihtiyacı; bu konuda önemli olan, kimlerin yardımcı, kimlerin yardım gören olabilmeye elverişli oldukları değildir; somut olaylar ve belirli kişiler bakımından geleceğe uzanacak ve gelecekte dahi mümkün olabilecek biçimde kimlerin gerçekten yardımcı, kimlerin yardım gören olduklarıdır. Yardımcı (=destek) kavramı, bakım gücünü; yardım gören kavramı ise bakım ihtiyacını gerektirdiğinden, şayet bakım gücü yoksa destekten; bakım ihtiyacı mevcut değilse, yardım görenden söz edilemez. Bundan başka aradaki sıkı ilişki dolayısıyla birinin yokluğu durumunda diğerinin varlığı da düşünülemez. Bu yönden, destekten yoksun kalma davasında davalı taraf, bakım gücü ve bakım ihtiyacının olayda var olmadığını savunabilir. Tazmin alacaklısı sıfatiyle dava açmış olan davacı, yaşam deneyimleri ve olayların olağan yürüyüşü nedeniyle ispat yükünün yer değiştirmesi durumu söz konusu bulunmadıkça bakım gücünü ve bakım ihtiyacını ispat zorundadır (..., İş Kanunu Şerhi-1978 ..., shf 846 ve devamı).
Bu durumda; destekten yoksun kalınan zararın belirlenmesinde, ölen sigortalının elde ettiği gelirin miktarına göre destek gücünün kapsamının ne olduğu, sürekli ve düzenli destek olup olmadığı ve davacıların destek ihtiyacının bulunup bulunmadığı varsa bu ihtiyacın ne şekilde karşılandığının dikkate alınması gerekir.
İçtihadı Birleştirme Kararında söz edildiği gibi, bakma kavramı; "Para ve para ile ölçülebilecek bir değer olabileceği gibi bir hizmet ifası ve yahut benzeri yardımlar şeklinde olabilir. Bu nedenle, desteğin yardımının yanızca parasal nitelikte olması bakım gücünün varlığı için koşul değildir". Ancak aksi kanıtlanmadıkça, sigortalının ileride yapacağı farazi desteklerden olan; ana ve babasının bakım ihtiyacı ileride gerçekleşirse bakım ihtiyacını gidermek, bazen ziyaret etmek, evlerinde yardım etmek, kendilerine alışveriş yapmak, yemek yapmak vs. gibi destekler hesaplanabilir nitelikte değildir.
Somut olaya gelince; davacı anne için "her türlü kazanç ve irattan elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık bağlanmamış olması şartını" taşımadığı gerekçesi ile Sosyal Güvenlik Kurumunca ölüm geliri bağlanmadığı açıktır. Türk Borçlar Kanununun 50. maddesi hükmüne göre; ölen sigortalının gelirinden sürekli destekte bulunduğu ileri sürülüp, Türk Borçlar Kanununun 55. maddesine göre maddi delillerle hesaplanabilir sürekli ve düzenli fiili bir desteğin varlığı da kanıtlanmamıştır.
Bu durumda; Mahkemece, farazi desteğin karine olduğu kabul edilerek, Türk Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddeleri uyarınca, somut olayın özelliğine göre davacı anne için eşinden desteği ile varsa diğer çocuklarından alabileceği destek de dikkate alınarak hakkaniyete uygun muhik bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara uygun ve yazılı şekilde karar verilmesi gerekir.
O halde, davacılar vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 17/06/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.