20. Hukuk Dairesi 2017/9779 E. , 2018/426 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 23/01/2018 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden ve duruşma talebinde bulunan davacı ... ile vekili Av.... ve karşı taraftan davalı... İnşaat Turizm Tarım San. ve Tic. A.Ş. vekili Av.... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin maliki, tapuda arsa pay oranları 200/3200, 190/3200 ve 200/3200 olan ... mah. 37 pafta, 1378 ada, 4 parsel nolu arsa üzerinde yer alan kat mülkiyetine haiz taşınmazın 1 katında bulunan 4 nolu ve 3. katında bulunan 7 ve 8 nolu bağımsız bölümlerin kanuna aykırı olarak daha önce pay ve tapuya tescil edilen arsa paylarının yapılacak tespitler neticesinde arttırılarak yeniden düzenlenmesi ve buna bağlı olarak değişen diğer bağımsız bölümlerin arsa paylarının da düzeltilerek yeniden hesaplanacak tüm arsa paylarının tapuya tescili istenilmiş, mahkemece; bilirkişi raporu dosya kapsamına ve hüküm vermeye elverişli bulunarak davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf yoluna götürülmüş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi 2017/806 Esas, 2017/1030 Karar sayılı ilamı ile eldeki davada hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporlarında, bağımsız bölümlere özgülenen arsa payının heyetçe hesaplanan arsa payıyla arasındaki farklılığın ve esaslı farkların neden kaynaklandığının objektif kriterlerle açıklanmamış olup, bu bilirkişi raporlarında belirtilen arsa payları dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kaldı ki kat irtifakının kurulduğu 1991 yılında bağımsız bölümlerin değerinde ve dolayısıyla arsa paylarının tespitinde dikkate alınmayan ve bu nedenle arsa payları arasında orantısızlığa yol açan somut ve haklı nedenler ortaya konulmadığı gibi aradan geçen süre zarfında arsa paylarına herhangi bir itiraz olmadığı da göz önünde bulundurularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülerek,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile,.... Sulh Hukuk Mahkemesinin 25/10/2016 tarih 2015/797 Esas - 2016/980 Karar. sayılı kararının HMK."nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
2- Davacının davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan arsa payının düzenlenmesi istemine ilişkindir.
Kat Mülkiyeti Kanunu 3. maddesindeki “arsa payının bağımsız bölümlerin payları ile orantı olarak tahsis edilmediği hallerde her kat maliki veya kat irtifak sahibi arsa payının yeniden düzenlenmesi için mahkemeye başvurabilir“ hükmü gereğince kat irtifakı kurulduğu tarihten sonra malik olan davacının bu madde uyarınca dava açmakta hukuki yararı bulunup 8 bağımsız bölüm olan taşınmazda 1 numaralı bağımsız bölüme %57.50 , 1840/3200 oranında pay verilmesi kat irtifakı kurulduğu 10.07.1991 tarihi itibariyle hayatın olağan akışına ve Kat Mülkiyeti Kanununun 3. maddesindeki ilkelere aykırı olduğu açıktır. Bu nedenle Kat Mülkiyeti Kanununun 3. maddesi gereğince işlem yapılması gerekmektedir.
Arsa payı düzenlemesinin yeniden yapılabilmesinin ilk şartı, arsa paylarının bağımsız bölümlerin değerleriyle oransız olarak belirlenmiş olmasıdır. Bu hususa dayalı istemlerde mahkeme tüm kanıtları değerlendirerek bağımsız bölümün değeri ile bölüme özgülenen arsa payını karşılaştırıp denklik sağlamaya çalışmalıdır. Söz konusu işlem yapılırken de, bağımsız bölümlerin cinsi, bulunduğu kat, alanı, ısınma sistemi, aydınlanması, mimari kullanımı ve konumu, cephesi ve manzarası gibi hususlar değerlendirme için esas alınır; değerlendirmeye esas alınacak tarihten sonraki imar durumu ile cins ve manzara değişiklikleri, bakım ve onarım çalışmaları sebebiyle meydana gelen değer artış ve eksilmeleri dikkate alınmaz.
Somut olayda dava konusu taşınmazda kat irtifakının kurulduğu 1991 yılında; bağımsız bölümlerin değerinde ve dolayısıyla arsa paylarının tespitinde dikkate alınmayan bu nedenle arsa payları arasında orantısızlığa yol açan somut ve haklı nedenler ortaya konulmadığı gibi dava konusu taşınmazda 1991yılında kat irtifakının kurulduğu dikkate alındığında, aradan geçen süre zarfında taşınmazda arsa paylarına herhangi bir itiraz olmadığı, bağımsız bölümlerin kat mülkiyetinin kurulduğu tarihteki değerlerinin yukarıda açıklanan unsurları ve bu belirlemeye göre tapu sicilinde kayıtlı arsa paylarında düzeltilmesi gereken bir yanlışlık olduğu bilirkişi kurulunca açıkca saptanmamış, ayrıca bağımsız bölümlerin binada bulundukları yerleri ve yüzölçümleri açıkça belirtilmesine karşın her bir bağımsız bölümün kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulduğu tarihteki değerlerine etkili olabilecek diğer unsurlar tek tek yazılıp açıklanmamış ve bu bağımsız bölümlerin değerleri ayrı ayrı hesaplanmamış, soyut bir biçimde değerlendirme yapılarak arsa payları yeniden belirlenmiştir.
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda arsa paylarının belirlenmesinde esas alınacak olan bağımsız bölümlerin değerlerini olumlu veya olumsuz etkileyen tüm unsurların incelenip irdelenmesi için bilirkişi kurulundan yeniden ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile bölge adliyesi mahkemesi kararının, 6100 sayılı HMK"nın 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, Yargıtaydaki duruşma tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 1.630,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde iadesine 23/01/2018 günü oy birliği ile karar verildi.