3. Hukuk Dairesi 2020/3538 E. , 2020/7141 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen menfi tespit ve itirazın iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/birleşen davada davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; tarımsal sulama abonesi olduğu davalı şirketin 20 olan sayaç çarpanını 30 olarak değiştirmek suretiyle geriye dönük 7 yıllık borç faturası çıkardığını, davalı şirketin 2009 yılının 10. ayında özelleştirildiğini, dolayısıyla bu tarihten önceki faturalara yönelik istemde bulunma hakkı olmadığını, yansıtılan bu faturadan kaynaklı aleyhinde takip başlatıldığını, itirazı üzerine takibin durdurulduğunu belirterek; davalı şirkete abonelikten dolayı takipteki borçtan borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı; 25/11/2011 tarihinde yapılan kontrollerde davacı aboneye ait elektrik devresinde tahakkuk çarpanının 30 olması gerekirken 20 olduğunun belirlendiğini, yönetmeliğin 23. maddesine göre eksik tahakkuk işleminin yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, yapılan takip nedeni ile davacının davalıya asıl alacak olarak 52.746,20 TL borçlu olmadığının tespitine dair verilen hüküm, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 30/03/2017 tarihli ve 2015/17550 E. 2017/4349 K. sayılı kararla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda EPMHY’nin 23. maddesi esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken aynı yönetmeliğin 20. maddesi uygulanarak hesaplama yapıldığı gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası birleşen itirazın iptali davasında; davacı, elektrik tüketim bedelinin tahsili amacıyla başlattığı takibe davalı abone tarafından yapılan haksız itirazın iptali ile davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya asıl alacak olarak 22.258,53 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 56.136,07 TL üzerinden devamına dair verilen hüküm, Davalı/birleşen davada davacı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 19/12/2018 tarihli ve 2018/6054 E. 2018/12968 K. sayılı kararla; Karapınar ... İşletme Başkanlığınca düzenlenmiş bulunan 25/10/2011 tarihli tutanakta, davacı aboneye ait tesiste yapılan
kontrollerde aboneye 20 çarpan üzerinden faturalandırma yapıldığı fakat sahadaki gerçek çarpanın 30 olması gerektiğinin belirlendiği, bu nedenlerle 01/01/2002 ila 26/09/2011 tarihlerindeki total endeks üzerinden hesaplama yapıldığının açıklandığı, hükme esas alınan raporda ise 09/12/2004 ila 26/09/2011 tarihlerindeki endeks üzerinden fark tahakkuku hesaplama yapıldığı, ayrıca raporda davalı şirketçe düzenlenen tutanaklarda esas alınan gün sayısından ayrılma gerekçesi açıklanmadığı gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya asıl alacak olarak 12.572,60 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın kısmen kabulü ile davalının icra dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin 66.122 TL miktar üzerinden devamına karar verilmiş; karar, davacı/birleşen davada davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
1- TMK"nın 28/1 maddesi gereğince, gerçek kişilerin kişiliği ve bununla medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti ölümle sona erer. Hak ehliyetinin, medeni usul hukukunda büründüğü şekil taraf ehliyetidir. Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar; tarafın ölümüyle konusuz kalmaz, bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı veya mirasçılar tarafından devam edilir. Ölen tarafın mirasçıları davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip ederler. Hüküm; ölen taraf adına değil; mirasçılar adına verilir.
HMK"nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı gereğince de taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahip olup, bu hak gereğince de mirasçılara tebliğ işleminin yapılması gereklidir.
Somut olayda; dosyada mevcut nüfus kaydındane, davacı/birleşen davalı ..."ın yargılama sürerken 11/11/2017 tarihinde öldüğü fakat mahkemece ölen tarafın mirasçıları davaya dahil edilmeden asıl ve birleşen dava hakkında hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece; yargılama sırasında öldüğü anlaşılan davacı/birleşen davada davalı ...’ın tüm mirasçıları tespit edilip, bu kişiler davaya dahil edilerek; taraf teşkili sağlandıktan sonra, davanın esasına girilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2- Bozma nedenine göre, davacı/birleşen davada davalı mirasçılarının diğer temyiz itirazlarının incelemesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı/birleşen davada davalı mirasçıları yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.