19. Hukuk Dairesi 2018/3154 E. , 2020/455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tanıma ve tenfiz davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgilere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. Vildan Helvacı ile davalı vekili Av. ... gelmiş olduğundan duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde, ... Asliye Mahkemesi 20. İktisat Dairesi’nce ihtar usulü ile verilen 20.10.2010 tarihli ödeme kararının tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tenfizi istenilen kararın kesinleşmediğini, kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadığını, bu itibarla anılan kararın tenfizine karar verilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce görevli mahkemenin ... Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, iş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiş, davacı vekilinin gönderme talebi ile dosya ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16.01.2014 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 2014/13776 esas ve 2015/5121 karar sayılı ve 09.04.2015 tarihli ilamı ile görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle bozulmuş, ... 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08.09.2015 tarihli kararı ile görevli mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 2016/944 esas ve 2016/6475 karar sayılı ve 12.04.2016 tarihli kararı ile onanmış, davacı vekilinin gönderme talebi ile dosya ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14.12.2016 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 2017/860 esas ve 2017/7108 karar sayılı ve 18.10.2017 tarihli ilamı ile; “(1)Her ne kadar davalı vekili mahkeme kararını yetkili mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bahisle temyiz etmiş ise de, dava önce ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmış olup, mahkemece ... Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne görevsizlik kararı verilmiş, iş bu karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. En son ... Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yönelik olarak verilen görevsizlik kararı davalı vekilince temyiz edilmediğinden ve bu karar kesinleştiğinden davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazının reddi gerekmiştir. (2) Tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararı belirli bir alacağın tahsiline yönelik olduğundan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 4. maddesine göre tenfiz davası nisbi harca tabidir. O halde mahkemece tenfizi istenilen karardaki alacak miktarının dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit ettirilip, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri gözetilerek, davacı vekiline bu miktar üzerinden harcın tamamlanması konusunda kesin süre verilerek sonucuna göre bir işlem yapılması gerekirken, eksik harç ile yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçeleriyle bozulmuş, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, tenfizi istenilen karardaki alacak miktarının dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit ettirilip 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 28/a ve 32. maddeleri gözetilerek davacı vekiline bu miktar üzerinden harcın tamamlanması konusunda kesin süre verildiği ve davacı vekili tarafından 27.03.2018 tarihinde eksik harcın ikmal edildiği, yerleşmiş yüksek mahkeme içtihatlarına göre yabancı mahkeme kararının verildiği ülkenin usul hukuku kurallarına tabi olduğu, tenfiz şartlarının 5718 sayılı MÖHUK m. 54’te ayrıntılı olarak düzenlendiği, buna göre yabancı mahkeme kararının verilmesinde uygulanan hukukun ve bunun nasıl uygulandığının önemli olmadığı, kararın tenfizi halinde ortaya çıkan sonuçların Türk kamu düzenini ihlal edip etmediğinin önemli olduğu, verildiği ülkenin usul hukuku hükümlerine göre ilam niteliğinde olan bir mahkeme kararının tenfizi talep edildiğinde, söz konusu kararın içeriğini tartışma yetkisinin bulunmadığı, sadece bu kararın yetkili mahkeme tarafından verilip verilmediği, kesinleşip kesinleşmediği hususlarının araştırılarak tenfize karar verilmesi gerektiği, tenfizi istenilen yabancı mahkeme kararının verildiği ülke açısından kendi usul kurallarına göre verildiği ve usulüne uygun olarak kesinleştirildiğinin bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile ... Ülkesi ... Asliye Mahkemesi 20. İktisat Dairesi"nin 20.10.2010 gün ve XX gnc 678/10 dosya nolu kararının 5718 sayılı MÖHUK m. 56 gereğince tenfizine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Türkiye ile ... Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Adli Yardım Sözleşmesi’nin 18. maddesi, “Bu Sözleşmenin yürürlüğe girmesinden sonra verilmiş hukuki ve ticari konulardaki adli kararlar ve vukubulan sulhler, karar olarak kabul edilir”, düzenlemesini, 19. maddesi ise, “Akit Taraflardan herbiri, diğer Akit Tarafın ülkesinde verilmiş aşağıdaki kararları, bu Sözleşmede öngörülen şartlar altında tanıyacak ve tenfizine müsaade edecektir; a. Hukuki ve ticari konularda verilmiş adli kararlar, …” düzenlemesini içermektedir. Anılan bu hükümlerde her ne kadar adli kararların tenfiz edilebileceği belirtilmiş ise de, davacı tarafça tenfizi talep edilen karar ihtar usulüne göre verilmiş olduğundan Türk Hukuku’na göre adli bir karar olarak kabul edilemez. İhtar usulüne göre verilmiş bir kararın adli karar olarak kabul edilmesi, kamu düzenine aykırıdır.
Öte yandan Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun m. 50 uyarınca, “Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.” Bu sebeple tenfiz kararı verilebilmesi için öncelikle yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin verilen kesinleşmiş bir ilamın bulunması gerekir. Somut olayda ise tenfiz isteyen tarafça mahkemeye başvurulmuş, Varşova Asliye Mahkemesi 20. İktisat Dairesi hakimi tarafından davalıya ödeme emri çıkartılarak, iki hafta içinde itirazda bulunulabileceği ihtar edilmiştir. Tenfiz istemi de ödeme emrine rağmen iki hafta içinde itirazda bulunulmaması nedeniyle hâkimlikçe çıkarılan ödeme emrinin kesinleştiği yönündeki iddiaya dayanmaktadır. Açıklanan bu çerçeve içerisinde Varşova Asliye Mahkemesi 20. İktisat Dairesi hakimliğince çıkarılan ödeme emrinin kesinleşmiş olması, bu kararı teknik anlamda tenfizi kabil (yargılama sonucu verilmiş) bir ilam olarak nitelendirmeye yeterli değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdiren 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 13.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.