17. Hukuk Dairesi 2014/1843 E. , 2014/9079 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/03/2013
NUMARASI : 2012/439-2013/168
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, asıl ve birleşen davalarda, müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı, tankerin tek taraflı kazada hasarlandığını, araçta taşınan yakıtın zayi olduğunu, poliçenin emtia zararını da kapsadığını, davalının araç hasar bedelini ödediğini ancak emtia zararını karşılamadığını belirterek şimdilik asıl davada 5.500,00 TL."nin birleşen davada ise 13.144,00 TL."nin temerrüt tarihinden işleyecek faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın ispatlamadığını, birleşen davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asıl ve birleşen davaların kabulüne dair 24.03.2010 gün 2009/499-2010/176 sayılı önceki hükmün davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. HD."nin 12.04.2012 gün 2010/16001-2012/5965 sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasından sonra asıl davanın kabulü ile 5.500,00 TL. Tazminatın 06.11.2006 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, birleşen davanın kısmen kabulü ile 11.198,78 TL. tazminatın 06.11.2006 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak, sigortalı tarafından, davalı sigorta şirketi aleyhine açılan alacak istemine ilişkindir.
Zamanaşımı defi, alacaklının alacağını borçlunun rızasına aykırı olarak dava yoluyla isteyebilme hakkını ortadan kaldıran kişisel bir savunma sebebidir. İtirazlardan farklı olarak, diğer savunma sebeplerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden gözetilmesi söz konusu değildir. 6100 sayılı HMK"nın 116. maddesinde düzenlenen (mülga 1086 sayılı HMK"nun 187. maddesi) ilk itirazlar arasında sayılmadığından yasal cevap süresi içinde ileri sürülmesi zorunluluğu da yoktur. Ancak, cevap süresinden sonra ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilebilmesi için karşı tarafın, savunmanın genişletildiği (açıkça zamanaşımı definin süresinde yapılmadığını, süresi geçtikten sonra zamanaşımı definde bulunulduğu) yolunda itirazda bulunmamış olması şarttır. İlk itirazlar karşı taraf muvafakat etse bile, esasa cevap süresi geçtikten sonra ileri sürülemez. Buna karşılık, davalı, esasa cevap süresini geçirdikten sonra da zamanaşımı definin ileri sürebilir. Davacı, süresinden sonra yapılan zamanaşımı define karşı savunmanın genişletildiği yönünde bir itirazda bulunmayıp, savunmanın esasına cevap verdiği takdirde, savunmanın genişletilmesine zımnen muvafakat etmiş olur ve mahkeme zamanaşımı defini inceler. Böylece zamanında ileri sürülmeyen zamanaşımı definin diğer tarafın açık veya zımni muvafakati ile davaya cevap süresinden sonra ileri sürülmesi mümkündür. Mahkeme davalının savunmayı genişletilmiş olduğunu kendiliğinden gözetemez. (YHGK"nun 11.04.2012 gün 2012/11-158 E., 2012/318 K. Sayılı kararı).
Somut olayda, davacı vekili, davalı şirkete kasko sigortalı, müvekkiline ait araçta taşınan yakıtın, trafik kazası sonunda zayi olduğunu, poliçede emtia zararınında teminat altına alındığını belirterek şimdilik 5.500,00 TL."nin davalıdan tahsilini talep etmiş; davacı vekili işbu dosya üzerinde birleştirilen, mahkemenin 2009/569-2010/93 sayılı dosyasında 28.05.2008 tarihinde açtığı ek davada ise, bakiye 13.144,00 TL."nin davalıdan tazminini istemiştir. Davaya konu trafik kazası 31.05.2005 tarihinde meydana gelmiştir. Birleşen davada, dava dilekçesi 16.06.2008 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş; davalı vekili süresinde davaya cevap vermemiştir. Dosyalar birleştirildikten sonra, davacı vekilinin de hazır olduğu 24.03.2010 tarihli oturumda, birleşen ek davanın zamanaşımına uğradığını, zamanaşımı itirazında bulunduklarını ifade etmiştir. Davacı vekili aynı duruşmada, zamanaşımı itirazını kabul etmediğini beyan etmiştir. Davacı vekili, açıkça zamanaşımı definin süresi geçtikten sonra yapıldığı, savunmanın genişletildiği yönünde cevap vermemiş; savunmanın esasına cevap vermiştir.
Böylece, davacının, davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen zamanaşımı define, itiraz etmemek suretiyle, zımnen muvafakat ettiğinin kabulü gerekir.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafından yasal cevap süresi geçtikten sonra zamanaşımı definde bulunmuş ise de; davacı tarafından savunmanın genişletildiği (zamanaşımı definin süresinden sonra yapıldığı) yönünde bir itiraz ileri sürülmeyip, açıkça zamanaşımı define karşı çıkılmadığından, zamanaşımı definin geçerli olduğunun kabulü ile 31.05.2005 olay tarihine 5 günlük ihbar süresi eklendiğinde 05.06.2005 tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresinin başladığının ve ek davanın açıldığı 28.05.2008 tarihinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu gözetilerek birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi davacı vekilinin zamanaşımı define karşı çıktığından bahisle, birleşen dava yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı A.. S.. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 05.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.