Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/3337
Karar No: 2020/456
Karar Tarihi: 13.02.2020

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3337 Esas 2020/456 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davacılar, taşınmazlarının üzerine dava dışı bir kişinin kullandığı kredi için ipotek tesis edildiğini ve bu borç nedeniyle icra takibi başlatıldığını belirterek borçları olmadığının tespiti ve ipoteğin fekki için dava açtılar. Davalı banka ise dava dışı kişinin kullandığı kredinin teminatı olarak ipoteğin tesis edildiğini ve davacıların kefaleti bulunmadığı için takipten sorumlu olmadıklarını savundu. Mahkeme, ipoteğin kaldırılmasını gerektirecek ayrıca bir delil sunulmadığı ve borcun ödenmediği gerekçesiyle davayı reddetti. Ancak, eksik harç yatırıldığı ve borcun varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle karar bozuldu. Kararda, HUMK’un 381. ve 388 maddelerine (HMK’nın 294 ve 297 maddeleri) atıfta bulunuldu. Bu maddeler usul hatalarının hükümleri etkileyebileceğini ve bu durumlarda hükmün bozulması gerektiğini belirtir.
19. Hukuk Dairesi         2018/3337 E.  ,  2020/456 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki ipotek fekki ve menfi tespit davasının usul bozmasına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili tarafından duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temlik alan davalı vekili ... gelmiş, başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    - K A R A R -
    Davacılar vekili, davacıların müşterek hissedarı oldukları taşınmaz üzerine dava dışı ... ’in temlik eden davalı bankadan kullandığı kredi için ipotek tesis edildiğini, dava dışı kredi borçlusunun kredi ödemelerinde gecikmesi üzerine davacıların, temlik eden davalı bankanın bir miktar ödeme yaptıkları taktirde borçtan sorumlu tutulmayacaklarını beyan etmeleri üzerine davalı bankaya 80.000 TL üzerinde ödeme yaptıklarını, davalı bankanın ödemeye karşılık kefaletlerinin bulunmadığına dair 10.07.2008 tarihli belgeyi verdiğini, yapılan ödemeye rağmen temlik eden davalı banka tarafından davacılar aleyhine kredi borcundan kaynaklı icra takibi başlatıldığını, davacıların dava dışı kredi borçlusuna kullandırılan krediden dolayı her nam altında olursa olsun bir sorumluluğu bulunmadığını belirterek Konya 2.İcra Müdürlüğü"nün 2009/862 sayılı dosyasından davacıların borcunun bulunmadığının tespiti ile taşınmaz hisseleri üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, icra dosyasının temlik ile alındığını, davacıların kefaletlerinin bulunmadığından takibin iptali istemli icra hukuk mahkemesinde açtıkları davanın reddedildiğini, mükerrer taleple dava açılmasında kötüniyet olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davaya dayanak yapılan 10.07.2008 tarihli belgede davacıların kefalet sıfatlarının bulunmadığının belirtilmesinin dışında teminat (ipotek) veren olarak sıfatlarının sona erdiğine dair bir ibarenin bulunmadığı, asıl borcun da tamamen sona erdiğine dair herhangi bir delil sunulmadığı, söz konusu belge ile kredi borcu nedeniyle borçlu olunmadığının kabul edilmekle beraber ipotek veren sıfatları devam edip kefillik ve ipotek veren sıfatlarının sürdüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dairemizin 2016/10562 esas ve 2017/7927 karar ve 13.12.2017 tarihli kararı ile ’’... ... İpotek veren sıfatlarının devam ettiği kabul edilmesine rağmen ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmekle mahkemece hem gerekçe içerisinde hem de gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olup, hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına’’ karar verilmiştir.
    Mahkemece usul bozmasına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacıların dava dışı ... davalı bankadan kullandığı kredi borcuna teminat olarak davacılara ait taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiği, davacıların şahsi kefaletlerinin bulunmadığı, ipotek ve kefalet kavramlarının birbirinden farklı teminat türleri olduğu, kefaletin bulunmamasının aynı kişiler tarafından gösterilen ve tesis edilen ipoteğin kaldırılmasını gerektirmediği, davalı banka tarafından davacılara verilen 10.07.2008 tarihli yazıda ipoteğin kaldırılacağına dair bir ifade bulunmadığı, ipoteğin kaldırılmasını gerektirecek ayrıca bir delil de sunulmadığı ve ipotek ile teminatlandırılan borcun ödendiğinin de ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyulmuş ancak bozma kararına yanlış anlam verilerek davanın özüne aykırı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacılar, davalı temlik eden banka ile dava dışı ... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinden doğan borçların teminatı olmak üzere ipotek vermiş taşınmaz sahipleridir.
    Davaları ise, ipotekle teminat altına alınan borcun sona ermiş olması nedeniyle bu ipotek açısından temlik eden davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ve buna dayalı olarak ipoteğin fekkidir.
    İpotek bedeli 200.000 TL olup davanın bu miktar üzerinden harçlandırılması gerekirken eksik harç yatırılmış ve eksik harçla yargılamaya devam edilmiş olup, bu husus Harçlar Kanunu"na ve muhakeme hukukuna aykırıdır.
    Mahkemece harç tamamlatıldıktan sonra ipotekle temin edilen ve takibe de konu edilen kredi alacağının işbu dava tarihi itibariyle mevcut olup olmadığının konusunda uzman bilirkişilerce banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak tespit edilmesi gerektiği, borç var ise davanın reddine karar verilmesi gerekirken harç tamamlatılmadan ve borcun varlığı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik tahkikatla hükmün kurulması bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 13.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi