16. Hukuk Dairesi 2012/1831 E. , 2012/3223 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 135 ada 29 parsel sayılı 441,30 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, davalı ... adına, 135 ada 31 parsel sayılı 1.572,63 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz davalı... adına, 135 ada 32 parsel sayılı 1.363,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise davalı ... adına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazların bir kısmının kendisine ait komşu 135 ada 28 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığı, bir kısmının yol, bir kısmının da köy boşluğu olduğu iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 135 ada 29 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri ... ve ..."ın ek raporlarında (C) harfi ile gösterilen 24,51 metrekarelik kısmın yol, (F) harfi ile gösterilen 19,51 metrekarelik kısmın köy boşluğu olarak paftasında gösterilmesine, çekişmeli 135 ada 31 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri ... ve ..."ın ek raporlarında (B) ile gösterilen 11,81 metrekarelik kısmın 135 ada 28 parsele eklenmesine, (D) ile gösterilen 45,02 metrekarelik kısmın yol, (G) ile gösterilen 88,15 metrekarelik kısmın köy boşluğu olarak paftasında gösterilmesine, çekişmeli 135 ada 32 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile fen bilirkişileri ... ve ..."ın ek raporlarında (A) ile gösterilen 8,29 metrekarelik kısmın 135 ada 28 parsele eklenmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ile davalılar ... ve... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yazılı şekilde hüküm oluşturulmuşsa da yapılan araştırma ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı gibi oluşturulan hüküm usul ve yasaya da uygun düşmemiştir. Dava konusu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalılar adına tespit edilmiş, davacı taşınmazların bir kısmının kendisinin de paydaş olduğu, 28 sayılı parselle bütün olduğu, bir kısmının yol, bir kısmının ise köy boşluğu olduğu iddiasıyla dava açmış, delil olarak 11.10.1983 tarihli anlaşma tutanağına da dayanmıştır. Öncelikle köy boşluklarının Hazineye ait özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, davacının umuma ait yerlerden olduğu iddiasının bulunmadığı göz ardı edilip aktif dava ehliyeti tartışılıp değerlendirilmeden hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, dava konusu taşınmazların hükme esas alınan fen bilirkişi raporunda (C), (D) ve (E) harfleriyle gösterilen bölümlerinin kadim yol olup olmadığı, 31 sayılı parselin (B) ile gösterilen kısmı ile 32 sayılı parselin (A) harfi ile gösterilen kısmının çevresinde bulunan davacının iddia ettiği kısmın kimin kullanımında olduğu konusunda yapılan araştırma da yetersizdir. Doğru sonuca varılabilmesi için önceki keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ve taraf tanıkları davacının dayandığı anlaşma senedinde imzası bulunan tüm kişiler ile tespit bilirkişilerinin tümü hazır olduğu halde yeniden keşif yapılarak taşınmazların (C), (D) ve (E) harfleri ile gösterilen kısımlarının kadim köy yolu olup olmadığı, 31 sayılı parselin (B) harfi ile gösterilen kısmı ile 32 sayılı parselin içerisinde davacının iddia ettiği kısmın üzerinde kimin zilyetliğinin bulunduğu duraksamasız olarak saptanılmalı, beyanlar arasında çelişki olduğu takdirde usulüne uygun şekilde giderilmeli, tespite aykırı sonuca ulaşılması halinde tespit bilirkişilerinin de tümü dinlenerek çelişkiler giderilmeli, fen bilirkişisinden uygulamayı gösterir ayrıntılı rapor alınmalı, davacının köy boşluğu olarak iddia ettiği yerlerle ilgili aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı tartışılıp değerlendirilmeli, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek hüküm kurulmalıdır. Mahkemece böyle bir araştırma ve uygulama yapılmadan hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de, kadastro hakiminin, önüne gelen uyuşmazlıklarda davaya konu tüm taşınmazlarla ilgili infazı mümkün, infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde hüküm kurma zorunluluğu göz ardı edilerek taşınmazların ihtilaf dışında kalan kesimleri ile ilgili tescil hükmü kurulmaması dahi isabetsiz olup, tarafların temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.