Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7189
Karar No: 2022/8766
Karar Tarihi: 21.11.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/7189 Esas 2022/8766 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/7189 E.  ,  2022/8766 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
    İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat (vekalet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının zaman aşımından reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, dava dışı ...'nın vermiş olduğu senedin icraya konulması için, davalıya vekil sıfatı ile vekaletname verdiğini, davalının Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/841 D.iş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı aldığını, akabinde 22.05.2009 tarihinde söz konusu senedi icra takibine koyduğunu, icra dosyasının takipsiz bırakılması neticesinde takibin düşürüldüğünü, 10.10.2013 tarihinde yenilendiğini, dava dışı ...'nın takibin zaman aşımına uğraması sebebiyle dava açtığını, davanın kabul edildiğini ve kararın kesinleştiğini, alacağın zaman aşımına uğradığının kesin hükümle karar altına alınması üzerine alacağından mahrum kaldığı gibi yargılama ve takip sürecinde bir çok masraf yaptığını, davalıyı şikayet etmesi üzerine davalı tarafından kendisine 50.000,00 TL ödendiğini, ancak bu bedelin zararını karşılamaktan uzak olduğunu, vekalet görevinin kanun ve meslek kuralları çerçevesinde yerine getirilmemesinden dolayı alacağını alamamak hem de fazladan zarara girmiş olması sebebiyle davalı hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, davalıya 2 ay 15 gün hapis cezası verildiğini ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını, bu nedenlerle uğramış olduğu maddi zarar dolayısıyla 44.989,95 TL maddi tazminat ile meydana gelen manevi zarar nedeniyle 100.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 144.989,95 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini, maddi zarar kapsamında kalan alacaklarından davalının safahatta ödemiş bulunduğu 50.000,00 TL'nin işlemiş faizlerden mahsubu ile hesap edilecek faizin tarafına ödenmesine, manevi tazminat alacağına icra dosyasının işlemden kaldırıldığı 20.07.2009 tarihinden itibaren kanuni faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı, dava dilekçesinde belirtilen icra takibinin düşmesi nedeniyle ve akabinde ödeme yaptığı zaman dikkate alınacak olursa yasada belirtilen 1 yıllık zaman aşımının dolduğunu, Avukatlık Kanunu’na göre zaman aşımının başlayacağı tarihin ‘’hakkın doğumunun öğrenildiği tarih’’ olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını, zaman aşımı nedeniyle takibin iptaline karar verildiğini, davacı kendisinden şikayetçi olmadan önce olayda kabahatinin olduğunu söylediğini ve 55.000,00 TL ödeme konusunda anlaşma yaptıklarını, ödemeden sonra davacının kendisi hakkında şikayetçi olduğunu, ceza dosyasında da davacının yapılan ödemeyi kabul ettiğini, davacının kötü niyetli davrandığını, haksız kazanç sağlamaya çalıştığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
    İlk derece mahkemesince ; ''dava dışı ...'nın takibin zamanaşımına uğraması sebebiyle açtığı davanın kabulüne ilişkin kararın 29.08.2017 tarihinde kesinleştiği, her ne kadar davacı ceza davasının zamanaşımını kestiği itirazında bulunsa da ceza davasının 12.10.2018 tarihinde açıldığı, bu sürede zaten bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, bu nedenle davacının ceza davasının zamanaşımını kestiği itirazının mahkememizce değerlendirmeye alınmadığı, mahkememizde açılan işbu davanın 02.08.2021 tarihinde açıldığı, davacının, davalı avukatın eylemi nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın varlığını dava dışı ...'nın takibin zaman aşımına uğraması sebebiyle açtığı davanın kesinleşme tarihi itibariyle öğrendiğinin kabulü gerektiği, Avukatlık Kanunu'nun 40.maddesinde, zamanaşımının başlayacağı tarih olarak belirtilen "hakkın doğumunun öğrenildiği tarihten" (dava dışı ...'nın takibin zamanaşımına uğraması sebebiyle açtığı davanın kabulüne ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 29.08.2017'den) itibaren dava tarihi olan 02.08.2021 tarihine kadar bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği'' gerekçesiyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş, davacının istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge adliye mahkemesince de ; '' Eldeki davanın 02.08.2021 tarihinde açılmış olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/425 Esas 2017/748 Karar 09.06.2017 tarih sayılı ilamının kesinleşme tarihi olan 09.06.2017 tarihi ve borçlunun ikrarı ve ödemesi hususları birlikte dikkate alındığında davacının en geç 09.07.2019 tarihine kadar davalıya karşı tazminat davası açması gerektiği, avukata karşı açılan “tazminat” davaları yönünden Avukatlık Kanunu 40. Maddesinde özel bir zamanaşımı düzenlemesi söz konusu olup eldeki davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu'' gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, davalı avukatın vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediği gerekçesiyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Kayseri 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/25 E. 2021/233 K. Sayılı kararının incelenmesinde; katılanın dosyamız davacısı ..., sanığın dosyamız davalısı ... olduğu, suç tarihinin 12.10.2018, suçun ‘’görevi kötüye kullanmak’’ olduğu, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; ‘’ Kayseri Barosu avukatlarından sanık ...'in alacaklı vekili sıfatıyla, borçlu hakkında Kayseri 5.İcra Müdürlüğünün 2013/8874 sayılı dosyası üzerinden yürüttüğü takip sırasında bahse konu dosyanın takipsizlik nedeniyle kaldırılıp yenilenmesi sonrasında avukatlık görevinin gereklerini yapmakta ihmal göstererek alacağın tahsilinde gerekli işlemleri yapmadığı,Kayseri 2.İcra Hukuk Mahkemesi 2016/706 Esas-533 K.sayılı kararında zamanaşımı nedeniyle Kayseri 5.İcra Müdürlüğünün 2013/8874 Esas sayılı dosyasından davacı yönünden takibin geri bırakılmasına karar verildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19.Hukuk Dairesi 2017/425 Esas 2017/748 Karar sayılı ilamında alacaklı vekili tarafından 20.07.2009 tarihinde icra müdürlüğüne yapılan başvuru ile borçlu mallarına haciz konulma talebinde bulunulduğunun bu tarihten sonra takip dosyasında dosyanın yenilenmesi yönündeki 11.10.2013 talep tarihi arasında herhangi bir takip işlemi yapılmadan üç yıldan fazla sürenin geçtiği ve zamanaşımının gerçekleştiğinin açıklanarak davalı alacaklı vekili olan sanığın istinaf başvurusunun reddine karar verildiği görüldüğü, böylece sanığın görevinin gereklerine tevessül etmeyerek katılanın zarara uğramasına yol açtığı’’ gerekçesiyle tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde sanığın atılı suçu işlediği sabit görülmekle, eylemine uyan TCK'nın 257/2 maddesi uyarınca cezalandırılmasına, hakkında TCK 62/1 maddesinin tatbikine,yasal şartları oluştuğundan sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, dosyada sanığın katılana 55.000,00 TL ödediğini beyan ettiği, dosyamız davacısı katılanın da sanıktan 50.000,00 TL aldığını kabul ettiği, ceza mahkemesi kararının 26.03.2021 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davalı avukatın, iş bu davanın dayanağı olan eyleminin, Türk Ceza Kanunu’na göre “görevin kötüye kullanılması” niteliğinde olup, suç teşkil ettiği görülmektedir.
    6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 72/1.maddesinde; '' Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır .'' denilmek suretiyle zaman aşımı süresi için Ceza Kanununa atıfta bulunulmuş olup, anılan hükme göre, tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı açıktır. Kaldı ki bu maddenin uygulanması için, ceza davasında tazminat istenmesi gerekmediği gibi, eylemi işleyen hakkında ceza davası açılmış olması ya da mahkumiyet kararı verilmiş olması da gerekli değildir. Sadece eylemin suç niteliğini taşıması yeterlidir. Somut olayda ise tazminatı gerektiren dava konusu olayla ilgili davalı hakkında ceza davası açılmış ve yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir. Sonuç olarak eldeki dava, ceza zaman aşımına tabi olup, dava tarihi itibariyle henüz ceza zaman aşımı dolmamıştır. O halde, ilk derece mahkemesince için esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, aynı Kanun'un 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi