Esas No: 2022/7033
Karar No: 2022/8763
Karar Tarihi: 21.11.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/7033 Esas 2022/8763 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/7033 E. , 2022/8763 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen menfi tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, ilk derece mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine ve bozma sonrası birleşen itirazın iptali davasının da reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar asıl davalarında; davalı şirket adına kayıtlı taşınmazın, ... tarafından satın alınmasına yönelik taraflar arasında 05.03.2015 tarihli protokol akdedildiğini, davacı ...'ın da kefil olarak yer aldığı protokolde, senetlerin tamamının ödenmesi durumunda tapu devrinin yapılacağının kararlaştırıldığını, protokolde yer alan 30.08.2015 vade tarihli 75.000,00 TL ve 30.06.2015 vade tarihli 20.000,00 TL’lik senetlerin henüz ödemesinin yapılmaması nedeniyle davalı şirket tarafından Ankara 3.İcra Müdürlüğü'nün 2017/1307 E. sayılı dosyası ile aleyhlerine takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, taraflar arasında imzalanan protokolün taşınmaz satış vaadi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, söz konusu taşınmazın mülkiyeti hala davalı şirket üzerinde olmakla, davalı şirketin kendi borcunu ifa etmediğinin açık olduğunu, dolayısıyla aleyhlerine icra takibi başlatılmasının da kanuna aykırı olduğunu beyan ederek; davanın kabulü ile 05.03.2015 tarihli protokol uyarınca herhangi bir borçları bulunmadığının tespitine, aleyhlerine başlatılan Ankara 3.İcra Müdürlüğü'nün 2017/1307 E. sayılı icra takibin iptaline, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişler, bozma sonrası birleşen davalarında ise; Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2018/19 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtıklarını, neticesinde protokolün geçersiz olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verildiğini, takiben davalı şirkete yapılan 25.000,00 TL'lik ödemenin tahsili amacıyla Ankara 26. İcra Müdürlüğü'nün 2019/692 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirket tarafından borca ve tüm ferileri itiraz edildiğini, davalının itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu bildirerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının %20'den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı asıl ve birleşen davaya verdiği cevapta; taraflar arasında düzenlenen protokole bakıldığında davacıların şirkete toplam 120.000,00 TL ödeme taahhüdünde bulundukları, bu ödemeleri senede bağladıkları ve senetlerin tamamının ödenmesi halinde protokole konu meskenin satışının davacı ...’a verileceğinin ifade edildiğini, öncelikle edimini ifa etmesi gereken tarafın 120.000,00 TL ödemekle yükümlü davacılar olduğunu, bu yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile tapu devrinin yapılmadığını, dava konusu taşınmazın malikinin ... olarak gözükmekte ise de bu kişinin davalı şirketin müdürü olması nedeniyle protokolün geçerli olduğunu belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece ilk olarak; taraflar arasında düzenlenen 5/3/2015 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesinin geçersiz olduğu, davalının icra takibi başlatmasında kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle; davanın kabulü ile davacıların davaya konu icra takibi nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında düzenlenen 5/3/2015 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmenin geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin taraflarına hak ve borç doğurmayacağı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizce de ; ‘’ taraflar arasındaki inançlı işlemi açıklayan ve devredilen hakkın inanılan davalı şirket tarafından inanan davacılara iade şartlarını ve süresini belirleyen 5/3/2015 tarihli inanç sözleşmenin geçerli olduğu, tapuda satış şeklinde yapılan temlikin de gerçekte inanç sözleşmesine dayalı ve hukuken geçerli bir temlik olduğu, dava konusu inanç sözleşmesinin tapuda yapılan resmi akitten sonra düzenlenmiş olmasının sonuca bir etkisinin bulunmadığı, her iki tarafa karşılıklı borç yükleyen sözleşmede kararlaştırılan edimlerinin bir bölümünü ifa eden davacıların, bağlı oldukları bu sözleşme nedeniyle geriye kalan diğer edimlerini de ifa etmekle yükümlü bulundukları dikkate alınarak, davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği’’ gerekçeleriyle bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince bozmaya uyulmasına karar verilmiş ve bozma sonrası açılan ve asıl dosya ile birleştirilmesine karar verilen Ankara 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/512 Esas sayılı dosyası da dosya arasına alınarak yapılan yargılama sonucunda; asıl dava ve birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyası yönünden davaların ayrı ayrı reddine, birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyasına konu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/692 Esas sayılı takibin iptaline karar verilmiş, karar asıl ve birleşen dosyada davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır.
Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
HMK'nın 304.maddesinde ise hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği düzenlenmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, 26/05/2022 tarihli karar duruşmasında kısa karar; ''asıl dava ve birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyası yönünden davaların ayrı ayrı reddine, birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyasına konu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/692 Esas sayılı takibin devamına '' şeklinde tefhim edilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; ''.. Her ne kadar hükümde sehven "A-Birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyasına konu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/692 Esas sayılı takibin iptaline," şeklinde yazılması gerekirken sehven "devamına" yazıldığı ve hükümle anılan ibarenin çeliştiği anlaşılmakla aşağıda yazılı olduğu şekilde tashihine karar verilmiştir.'' gerekçesi ile hüküm fıkrası; '' asıl dava ve birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyası yönünden davaların ayrı ayrı reddine, birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/512 Esas ve 2022/301 Karar sayılı dava dosyasına konu Ankara 26. İcra Müdürlüğünün 2019/692 Esas sayılı takibin iptaline'' şeklinde düzeltilmiştir. Söz konusu husus HMK'nın 304.maddesi gereğince tashihine karar verilebilecek açık bir hata olmayıp, infazda tereddüte yol açabileceğinden, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılarak karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, asıl ve birleşen davada davacıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosyada davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.