Esas No: 2022/6948
Karar No: 2022/8710
Karar Tarihi: 10.11.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6948 Esas 2022/8710 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6948 E. , 2022/8710 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; gayrimenkul pazarlama, kiralama konularında faaliyet gösterdiklerini, davalıya ev niteliğindeki taşınmazının satılması konusunda yetki alarak hizmet verdiklerini, davalının kendilerine haber vermeksizin taşınmazını sattığını, davalı ile akdedilen sözleşmede, sözleşmeye aykırılık halinde %6+KDV tutarında cezai şartın ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalı gönderilen ihtarnameye rağmen cezai şartı ödemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlattıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, haksız itirazın iptaline ve davalı aleyhine takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne, 59.269,09 TL asıl alacak ve 314,28 TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.583,37 TL üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davacının tüm temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı eldeki dava ile simsarlık sözleşmesinden doğan cezai şartın tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece, görev yönünden verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile itirazın 59.583,37 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsiline karar verilmiş; davalının temyiz talebinde bulunması üzerine hüküm, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 18.02.2020 tarih, 2019/4640 Esas, 2020/2364 Karar sayılı ilamı ile, sair temyiz itirazları reddedilerek, “...2-01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile "Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf, 2.1.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklanan cezai şart ve ihtarname masrafı ile işlemiş faizin tahsili için davalı hakkında icra takibi başlattığını, ancak davalının haksız olarak icra takibine itiraz ettiğini iddia ederek, yapılan itirazın iptali ile dava konusu takibin devamına ve davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; ancak hüküm fıkrasında hükmedilen kalemler ayrı ayrı gösterilmeden işlemiş faiz alacağı da asıl alacağa eklenmek suretiyle faize faiz yürütülecek şekilde karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeksizin davacının icra takibine konu taleplerinin hüküm fıkrasında ayrı ayrı yazılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-Dava, cezai şart bedelinin tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 2.1.2014 tarihli sözleşmenin 4. maddesinde davalının iş bu yetki belgesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde taşınmazın satış bedelinin %6+KDV’sine denk düşen 88.500,00 TL’yi cezai şart olarak ödeyeceği kararlaştırılmıştır. Her ne kadar mahkemece, cezai şarttan tenkis yapılması gerektiğinden bahisle indirime gidilmiş ise de, yapılan tenkis %3 komisyon üzerinden yapılmıştır. Oysa sözleşmede 88.500,00 TL’nin cezai şart olarak kabul edildiği dikkate alınarak mahkemece, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şarttan TBK'nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 4-Mahkemece, davalının sözleşmeye aykırı davranarak davacıyı devre dışı bırakmak suretiyle taşınmazı dava dışı kişiye satması nedeniyle davacının sözleşmede belirtilen cezai şarta hak kazandığı tespit edilmiş; ancak, talep edilen cezai şart fahiş görülerek takdiri indirim uygulanmak suretiyle tenkis edilmiştir. Bu durumda tenkise tabi alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez. Mahkemece, bu hususun gözardı edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, sözleşmede her ne kadar taşınmaz satış bedelinin %6+KDV’sine tekabül eden 88.500 TL’nin cezai şart olarak ödeneceği belirtilmiş ise de Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre taşınmazın değerinin %3’üne tekabül eden 44.250 TL’nin asıl alacak, kalan %3’lük 44.250 TL’nin cezai şart olarak yorumlanması gerektiği, buna göre TBK’nın 182/son maddesi gereği cezai şarttan indirimin 44.500 TL üzerinden yapılması gerekeceği, bu uygulamaya göre 44.250 TL’den 1/3 oranında indirim yapıldığında 29.500 TL ve asıl alacak 44.250 TL olmak üzere davanın 73.500 TL üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekeceği, ancak ilk kararın davalı yararına bozulması ve aleyhe bozma yasağı dikkate alındığında bozma kararının 3 numaralı bendinin dikkate alınmadığı, buna göre davacının asıl alacağının 59.269,09 TL, faiz alacağının ise 314,28 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK)
Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde hüküm, temyiz edenin aleyhine bozulamayacağı gibi Yargıtay'ın temyiz eden tarafın lehine verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de temyiz eden tarafın bozulan karara oranla daha aleyhine bir hüküm veremez. Bu yasağa “aleyhe hüküm verme yasağı” denir. Aksi halde usul hükümleri ile hedef tutulan istikrar zedelenir ve mahkeme kararlarına karşı güven sarsılır.
Somut olayda; bozma ilamına konu 03.07.2019 tarihli mahkeme kararında, davacının alacağının yarısı üzerinden 2/3 oranında indirim yapılarak (44.728,76+14.854,61 TL), davanın kısmen kabulüne hükmedilmiş, bozma ilamında ise taraflar arasında akdedilen sözleşmede kararlaştırılan 88.500 TL’nin tümünün cezai şart olarak belirlendiği, mahkeme tarafından cezai şart indiriminin yalnızca taşınmaz bedelinin %3’lük kısmı üzerinden yapılmasının doğru olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen, bozma ilamının üçüncü bendi dikkate alınmaksızın hesaplama yapılarak karar verilmiştir.
Bozma ilamında belirtildiği üzere, taraflar arasındaki sözleşmede cezai şart olarak taşınmaz satış bedelinin %6+KDV’sine tekabül eden 88.500 TL’nin ödeneceği kararlaştırılmış olup, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şarttan TBK’nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Nitekim cezai şart olarak kararlaştırılan 88.500 TL üzerinden bozulan mahkeme kararında takdir edilen indirim oranı dikkate alınarak hesaplama yapılması halinde dahi hükmedilecek miktar davalı lehine değişmektedir. O halde mahkemece; bozma ilamında belirtildiği üzere, sözleşmede öngörülen ve dava konusu yapılan cezai şart olan 88.500 TL üzerinden TBK’nın 182/son maddesi gereğince indirim yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazları ile davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın HUMK’nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.