11. Hukuk Dairesi 2018/146 E. , 2019/2920 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 18/05/2017 tarih ve 2014/443-2017/195 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili müvekkili ile davalı arasında 29/08/2003 tarihli franchise sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre; müvekkiline ait Leman Kültür sistemi ve buna bağlı marka ve isim hakkı, ticari unvan ve hizmet markalarının davalı yanca da kullanılmasına yönelik anlaşma yapıldığını, zaman zaman müvekkili tarafından yapılan tespitlerde davalının sözleşmenin muhtelif hükümlerine uymadığını, sözleşmeyi ihlal ettiğinin saptandığını, bu ihlallerin devamlılık göstermesi nedeni ile Ankara 28. Noterliği"nin 27/09/2012 tarih ve 11777 yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini, davalının bu feshe rağmen haksız eylemlerine devam ettiğini ileri sürerek, tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tecavüz nedeniyle yoksun kalınan kazanç, sözleşmeden doğan uzun alım bedellerinden doğan alacak ve cezai şart alacağı olarak 49.000,00 TL"nın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, davalının sözleşmenin feshinden sonra davacı markasını kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil etmesi nedeniyle markaya tecavüzün men"ine, durdurulmasına, markaya tecavüzün maddi sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davacı markasının ticari amaçla kullanıldığı her yerden toplatılmasına, her türlü reklam broşür, katalog peçete torba ambalaj levha, menü vs üzerinde kullanmasının önlenmesine, silinmesi mümkün olanlardan öncelikle silinmesine, silinmesi mümkün olmayanların imhasına, sözleşme kapsamında davalı uhdesinde bulunan ve davacıya ait olan leman kültür ad ve sistemi ile ilgili tüm belge logo donanım ve metaryallerin davacıya teslimine, markaya tecavüz nedeniyle tecavüz tarihi ile dava tarihi arasında yoksun kalınan toplam 410,96 TL maddi tazminatın 09/10/2012 tarihinden itibaren değişir oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yoksun kalınan kazançla ilgili fazlaya dair talebin reddine, sözleşmeyle öngörülen 5.000 USD cezai şartın dava tarihi itibariyle karşılığı olan 9.000.-TL’nın 09/10/2012 tarihinden itibaren değişir oranlarda ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, taraflar arasındaki franchise sözleşmesinin feshine rağmen davacıya ait marka, isim ve logoların kullanılmasından kaynaklanan tecavüzün önlenmesi, tazminat ve alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki sözleşme davacı yanca, 27.09.2012 tarihli ihtarla tek taraflı olarak feshedilmiş olup, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı yanın fesih sebebi olarak ileri sürdüğü hususları ispat edemediği, feshin haksız olduğu isabetli bir şekilde tespit edilmiştir. Bu durumda, mahkemece, davacı yanın, haksız olarak feshettiği sözleşmeyle kararlaştırılan cezai şartı talep etmesinin mümkün olmadığı gözetilerek bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncülerle kabulü doğru görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece uyulan Dairemiz bozma ilamında da işaret edildiği üzere, fesih, karşı tarafa ulaşmakla sonuç doğuran tek taraflı bir işlem olup, fesih iradesi karşı tarafa ulaştığı andan itibaren taraflar arasındaki sözleşme sona erer, bu durumda, fesih haksız dahi olsa sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra davacıya ait markaların kullanılması marka hakkına tecavüz niteliğinde olup, fesihten sonraki kullanım tazminatı gerektirir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, fesih sebebiyle taraflar arasındaki ilişkinin sona erdiği 08.10.2012 ila dava tarihi olan 11.10.2012 tarihi arasındaki süreç bakımından lisans bedeline dayalı olarak maddi tazminat hesabı yapılmıştır. Davalı vekili, bilirkişi raporuna itirazında, söz konusu döneme ilişkin isim ve lisans hakkı bedelinin davacı yana ödendiği, tazminat hesabı yapılırken bu ödemelerin mahsubu gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yapılan ödemelerin fesihten önceki döneme ilişkin olduğu, fesihten sonraki dönemi kapsamadığı gerekçesiyle anılan savunmaya itibar edilmemişse de, yapılan ödemenin tecavüz teşkil ettiği tespit edilen dönemi de kapsadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, tecavüz teşkil eden dönem bakımından hesaplanan maddi tazminattan aynı dönem için yapılan ödeme mahsup edilerek sonuca gidilmesi gerekirken aksi düşüncelerle mahsup talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, istek halinde aşağıda yazılı 116,30 TL harcın temyiz eden davacıya iadesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.