4. Hukuk Dairesi 2016/4849 E. , 2018/1243 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ...Satış ve Pazarlama Uluslararası Ltd. Şti. aleyhine 07/08/2010 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette kredi kartı pazarlama işinde çalışmakta iken istifaya zorlandığını, keza davalı şirket tarafından yapılan şikayet üzerine özel evrakta sahtecilik suçundan yargılandığını, yapılan yargılama sonucunda beraat ettiğini, davalı şirketten ayrıldıktan sonra ..."ta çalışmaya başladığını, ancak davalı tarafından yargılama sonucu beklenmeden ..."a, olaya ilişkin bilgilerin açıklanması sonucunda bu işinden çıkarılmasına sebep olduğunu belirterek, müvekkilinin uğradığı manevi zararın giderilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının, kredi kartı pazarlamak için müşterileri ziyaret ettiğini ve 3 kişiye ait başvuru formuna ilaveten, başvuran kişilere ait gelir durumunu belirten maaş yazısını bizzat tanzim ederek bankaya, sanki doğrudan müşteriden aldığı gerçek belgelermiş gibi teslim ettiğini, kredi kartı onay prosedürü içinde banka yetkililerinin, başvuru sahiplerinin belirtilen iş yerinde çalışıp çalışmadıklarının ve ücret bilgilerinin teyidini almak amacıyla iş yerini telefonla aradıklarını, görüşmede; gelir belgesi olarak bankaya sunulan maaş yazılarının kendilerince düzenlenmediği, bu belge üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı, ifade edilerek gerekli hukuki girişimlerde bulunulacağının bildirildiğini, davacı hakkında bu nedenle suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, şikayet dilekçesi kapsamından, davacının davalı iş yerindeki istifa tarihinden sonra şikayet edildiği, davacının 5 yıl boyunca sahtecilik suçlaması ile yargılandığı, davada verilen kararın gerekçesinde "..Sahte olduğu iddia edilen evrakın içeriğindeki çalışanlara ait maaş bilgilerinin tamamen doğru olduğu.." yönünde açıklama yapıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Somut olayda, davalının şikayeti üzerine davacı hakkında ...3. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2004/1144 esas 2008/766 karar sayılı dosyası ile özel evrakta sahtecilik suçundan yargılama yapıldığı, suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verildiği nazara alındığında; davalının şikayetçi olmasında birtakım az da olsa emareler bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin olağan kuşku üzerine somut emarelere dayandırılarak yapıldığı kabulü ile istemin tümden reddi gerekirken, şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.