3. Hukuk Dairesi 2020/3411 E. , 2020/7269 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile tıbbi genetik branşını da kapsayan sağlık hizmeti satın alma sözleşmesinin imzalandığını, davalı tarafından haksız bir şekilde Nisan, Mayıs, Ağustos ve Kasım 2008 dönem faturalarında kesintiler yapıldığını, başka kurumlarda yaptırılan tahlillerden netice alınmaması durumunda genetik tetkiklerinin yapılmasının yasal hak olduğunu, örnekleme yöntemi ile yapılan kesintilerin uzman branştaki bilirkişilerce incelenerek haksızlığının belirleneceğini belirterek 926.489,95 TL alacaktan şimdilik 10.000 TL"nin reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslahla talebini 48.828,24 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından hastalara yapılan ileri tetkiklerin gereksiz olduğunu, ayrıca reeskont faizinin talep edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; bilirkişi çoğunluğunun ...,... isimli hastaların tetkiklerinin gerekli bulunduğu yönünde mütalaada bulundukları, kurum zararının belirlenmesi yönünden avukat bilirkişiden alınan kök ve ek raporlarla davacıdan 48.828,24 TL fazla kesinti yapıldığının hesaplandığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 48.828,24 TL"nin 10.000 TL"lik kısmının dava tarihi olan 30/09/2011 tarihinden bakiyesine ise ıslah tarihi olan 19/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, davalı kurumun davacının alacaklarından yapmış olduğu 48.828,24 TL"lik kesintinin yersiz olduğu gerekçesiyle davacı ve davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, örnekleme yolu ile seçilen 17 hasta için davacı hastane tarafından yapılan genetik tetkiklerin gerekli olup olmadığı ve davalı kurum tarafından bu nedenle yapılan kesinti işlemlerinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 266. maddesi hükmüne göre, mahkeme çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 281. maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Somut olayda; mahkemece örnekleme yolu ile seçilen 17 hastaya davacı hastane tarafından uygulanan genetik tetkiklerin yerinde olup olmadığının belirlenmesi amacıyla genetik alanında uzman 5 farklı bilirkişiden rapor alınmış, bu raporlarda tetkiklerin gerekli olduğu hastalar bakımından farklı görüşler ileri sürülmüştür. Mahkemece raporlardaki farklı görüşlerin bir araya getirilmesi ve örnekleme yolu ile yapılan kesintilerin hesaplanması konusunda avukat bilirkişiden rapor alınmış, raporda genetik alanında uzman 5 bilirkişiden 3"ünün hastalardan ...,... için yapılan tetkiklerin gerekli olduğunu belirttiklerini, bu tespit dikkate alınarak örnekleme yolu ile yapılan hesaplama sonucunda davacıdan 48.828,24 TL fazla kesinti yapıldığı belirlenmiş, mahkemece iş bu rapor esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. Ne var ki, avukat bilirkişi tarafından bilirkişilerin farklı görüşlerinin sıralandığı tabloda, bilirkişi çoğunluğuna göre 3 hasta için yapılan tetkiklerin gerekli olduğu belirtilmesine rağmen, hesaplama kısmında 2 hasta için tetkiklerin gerekli olduğu açıklanmıştır. Farklı bilirkişi görüşlerinin bir araya getirilerek oluşturulan rapor denetime elverişli olmamakla beraber rapor içerisinde çelişkiler mevcuttur. Raporun bu hali ile hükme esas alınamayacağı açıktır.
O halde mahkemece, SUT hükümleri ve ilgili mevzuat hükümlerinde yetkin; kesintilere konu genetik branşında uzman doktor, sosyal güvenlik uzmanı ve emekli Sayıştay uzman denetçisi kişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden tedavi kayıtları her hasta bazında tek tek değerlendirilmek suretiyle, rahatsızlıklarına göre davacı tarafından uygulanan tetkiklerin yerinde olup olmadığı tartışılarak, tarafların önceki rapora karşı yaptıkları itirazlar da karşılanmak suretiyle, tereddüde yer vermeyecek şekilde, ayrıntılı, açıklayıcı, hüküm kurmaya elverişli ve Yargıtay denetimine uygun bir rapor aldırılarak, varılacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken yetersiz bilirkişi raporları benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Bozma kapsamına göre, tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı taraflarca yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun"un 371. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 02/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.