3. Hukuk Dairesi 2020/9882 E. , 2020/7277 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil ile alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, tescil talebinin reddine, alacak talebinin kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davaya konu taşınmazın tapuya kayıtlı olmayan yer olduğunu, bu yerin davalı Belediye tarafından 24/01/1974 ve 06/04/1989 tarihlerinde dava dışı ... "e satıldığını, daha sonra ... tarafından, arsa üzerine inşa edilen üç katlı binanın birinci katının 06/03/2000 tarihinde harici satım sözleşmesi ile kendisine satıldığını, zilyetliğin kendisine devredildiğini, satış ve kazandırıcı zamanaşımı yolu ile taşınmazı elde etme koşullarının oluştuğunu belirterek taşınmazın tarafına tescilini, 12/02/2014 tarihinde ise davasını ıslah ederek, tescil talebinin mahkemece kabul edilmemesi halinde, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 13.946 TL olan arsa bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini istemiştir.
Davalı Maliye Hazinesi; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, bu nedenle kazandırıcı zamanaşımına tabi olmasının mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiş, davalı ... ise; zamanaşımı itirazı ile birlikte davacının davaya konu taşınmazı belediyeden satın aldığına dair bir delil olmadığını, davacının talebini ancak satın aldığı kişiye yöneltebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı ve davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, 16. Hukuk Dairesi"nin 04/12/2014 tarihli, 2014/18627 Esas ve 2014/14481 Karar sayılı ilamı ile, davacının aynı anda tescil ve tazminat talebinde bulunmadığı, çekişmeli taşınmazı davalı belediyeden satın aldığını iddia ettiğinden tescil talebinin kabul olunmaması halinde davalı belediyeye ödediğini iddia ettiği taşınmaz bedelinin sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince tazminat olarak iadesini talep ettiği, bu şekilde ileri sürülen seçimlik talebin birbiri ile çelişmediği, mahkemece tazminat talebi yönünden de işin esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bildirecekleri deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçeleriyle anılan kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucunda; davacının davalı Hazine"ye karşı açmış olduğu tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebinin ise kabulü ile 13.946 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."nden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak talebine ilişkindir.
Somut olayda; Hazine"ye ait taşınmazın davalı Belediye tarafından dava dışı ..."e ihale yoluyla, ... tarafından da adi yazılı satım sözleşmesi ile davacıya satıldığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince davacının davaya konu arsa bedelini davalı Belediye"den talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Sebepsiz zenginleşme, haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından ya da emeğinden yararlanma olarak tanımlanır. Sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğer tarafın fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
Sebepsiz zenginleşme kurumunun temel özelliklerinden biri "şahsilik" prensibidir. Bu ilke gereğince kim haksız yere zenginleşmişse davanın o kişiye karşı yöneltilmesi gerekir. Nitekim Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacı ile davalı Belediye arasında bir sözleşme olmadığı, davacının dava konusu taşınmazı dava dışı ..."den adi yazılı satım sözleşmesi ile satın aldığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davalı Belediye yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"un 428. maddesi gereğince davalı Belediye yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"un 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 02/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.