8. Hukuk Dairesi 2015/14043 E. , 2017/5038 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine ve karşı davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalı vekili ile davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı-davalı ... vekili, boşanma dava dilekçesinde karşı tarafın 20.12.2008 tarihinde saldırı ve hakereti sonucu müşterek haneden atılması nedeniyle sadece kendi ve çocuğu üzerindeki kıyafetler ile davacının evden ayrılmak zorunda kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı tarafta kalan ziynet eşyalarının aynen iadesi olmadığı takdirde 1.000.00 TL, çeyiz, mutfak ve giyim eşyalarının ise değerleri tespit edilerek şimdilik 1.000,00 TL alacağın faizleriyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mal rejiminin tasfiyesine ilişkin talep tefrik edilerek yapılan yargılamada davacı-davalı vekili 01.02.2013 tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ziynet eşyalarının aynen olmadığı takdirde 47.560,40 TL, diğer eşyalar yönünden ise 14.150,00 TL olarak talep miktarını arttırmıştır.
Karşı dava yönünden, iddiaları kabul etmediklerini, aracın %75 oranında müvekkiline ait olduğunu, her iki tarafın mal bildirim beyannamelerinin bu durumu kanıtladığını, evden ayrılırken götürüldüğü iddia edilen altınların karşı davacının uhdesinde kaldığını, banka hesabındaki 2.600,00 TL paranın ise müvekkilinin maaşından kalan miktar olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Davalı-davacı ... vekili, karşı dava dilekçesinde evlilik birliği içinde müvekkilinin babasına ait araç satımından gelen para, karşı davalıya ait ziynetler ve tarafların kazançları ile ödenen kredi kullanılarak karşı davalı adına bir adet araç alındığını, evlilik birliği içinde müşterek kazançlar ile alınan altınlar ile çocuğun sünnet düğününde takılan altınlar bulunduğunu ancak bu altınların karşı davalı tarafından evi ilk kez terkettiği 24.12.2007 tarihinde beraberinde götürüldüğü ve eve döndüğünde geri getirilmediği, müvekkilinin üyesi bulunduğu Askeri Yargıtay Yardımlaşma Sandığının tasfiyesi sonucu ödenen 2.600,00 TL paranın karşı davalı adına kayıtlı banka hesabına yatırıldığını belirterek bu edinilmiş mallar yönünden mal rejiminin tasfiyesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla araç için 11.600,00 TL, altınlar yönünden 6.000,00 TL ve bankadaki para yönünden
1.300,00 TL olmak üzere toplam 18.900,00 TL alacağın faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. 07.02.2014 havale tarihli harcını yatırdıkları dilekçe ile araç yönünden 3.750,00 TL katılma ve 4.224,87 TL değer artış payı alacağı olmak üzere toplam 7.974,87 TL, ziynetler yönünden 12.522,90 TL ve banka hesabındaki para yönünden 1.112,36 TL alacak talep ettiklerini bildirmiştir.
Asıl dava yönünden, düğünde takılan ziynet eşyalarının davacı adına alınan araç alımında kullanıldığını bu durumun davacı tarafından kurumuna sunduğu mal beyannamesinde de bildirildiği, diğer talep konusu eşyalar yönünden ise talebin tefrik edilmesi gerektiğini ileri sürerek asıl davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl dava yönünden dava konusu altınların evlilik sırasında alınıp, davacı- karşı davalı kadın adına tescil edilen aracın alımında kullanıldığı, bu nedenle davacı kadının altınlara ilişkin talebinin yerinde olmadığından reddine, ev eşyalarına ilişkin talebin ise kısmen kabulü ile bilirkişi tarafından hesaplanan 11.800,00 TL"nin 1.000,00 TL yönünden dava tarihinden, 10.800,00 TL yönünden ıslah tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsiline, karşı dava yönünden ise; davalı-karşı davacı kocanın davacı-karşı davalı kadın adına kayıtlı araçta 3.750 TL katkı alacağı, 1.112 TL katılma alacağı ile Yardımlaşma Sandığı tarafından ödenen davacı-karşı davalı kadının hesabına yatırılan 2.600 TL paradan 1.300 TL alacağının bulunduğu belirterek toplam 6.162,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı-davalı ... vekilinin karşı dava yönünden diğer temyiz itirazlarına gelince; karşı davacı taraf dava dilekçesinde yardım sandığından ödenip karşı davalı tarafın hesabına yatırılan 2.600,00 TL para yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak suretiyle 1.300,00 TL talep ettiğini bildirmiş, 07.02.2014 tarihli dilekçe ile bu kalem yönünden taleplerini 1.112,36 TL olarak sınırlandırmıştır.
Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK 26). Mahkemenin, talep miktarını aşarak 1.300,00 TL"ye hükmetmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni yapılmıştır.
3-a-Davalı-davacı vekilinin asıl davaya konu eşyalar yönünden temyiz itirazlarına gelince ,
Davacı taraf; çeyiz, giyim ve mutfak eşyalarının davalı tarafta kaldığını belirterek alacak talebinde bulunmuş, davalı taraf eşyaların bir kısımının davacıya ait olduğunu ve bunlardan bazılarının davacıya teslim edildiğini, bununla birlikte bazı eşyaların davalı erkeğe ait olduğunu, diğer bir kısım eşyanın ise taraflarca müştereken satın alındığını savunmuştur. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu incelendiğinde raporun bir kuyumcuya tanzim ettirildiği ve davaya konu edilen eşyaların tamamı davacı kadına ait gibi düşünülerek hesaplamanın yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, eşyalar yönünden belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimsenin, iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu ve eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılacağı, bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edileceğine (TMK 222 m) ve edinilmiş mallar yönünden davacının eşyanın değerinin tamamı değil sadece artık değere katılma alacağı bulunabileceğine dair yasal düzenlemeler gözetilerek ve eşyaların değer tespiti için konusunun uzmanı bilirkişiden yargıtay denetimine elverişli ve açık rapor aldırılarak sonucuna göre eşyalar yönünden bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır.
b- Davalı-davacı taraf vekilinin araç yönünden temyiz itirazlarına gelince;
Karşı davalı adına kayıtlı araç eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 10.12.2002 tarihinde karşı davalı adına tescil edilmiş olup, araç yönünden dava dilekçesinde 11.600,00 TL alacak talep edilmiş, bilirkişi raporu doğrultusunda 3.750,00 TL değer artış payı, 4.224,87 TL katılma alacağı olmak üzere toplam 7.974,87 TL olarak karşı davacı taraf talebini sınırlandırmıştır. Dosya kapsamından ve gerekçeden, karşı davacı lehine katılma alacağı olarak hükmedilen 1.112,00 TL rakama nasıl ulaşıldığı anlaşılamamaktadır. Bu haliyle karar, katılma alacağı talebi yönünden yeterli gerekçeden yoksun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294/1-c maddesindeki unsurları içermemektedir. Bu bakımdan, katılma alacağı yönünden gerekçesiz karar oluşturulması usule aykırı bulunmuştur.
c-Davalı-davacı vekilinin karşı dava konusu ziynetler yönünden temyiz itirazlarına gelince,
Davacı taraf karşı dava dilekçesinde karşı davalının evden götürdüğünü iddia ettiği ziynetler yönünden alacak talebinde bulunmuş olup davacının bu talebi ile ilgili Mahkemece olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması HMK 297/2 maddesine aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı-davalı ... vekilinin , (3-a),(3-b) ve (3-c) bentlerinde gösterilen nedenler ile davalı-davacı ... vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1). bentte gösterilen nedenle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 04.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.