3. Hukuk Dairesi 2020/9575 E. , 2020/7286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı şirket ile aralarında 01.05.2008 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesi bulunduğunu, diğer davalının kiracının borçlarına müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, davalı kiracının 31.01.2009 tarihinde taşınmazı tahliye ettiğini, hiçbir haklı gerekçe göstermeden sözleşmeyi feshettiğini, davalılar aleyhine ödenmeyen kira alacaklarına istinaden icra takibi başlatıldığını, ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve davalılar aleyhine % 40 oranında icra-inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; dava konusu alışveriş merkezinin inşaat halini bir türlü tamamlayamadığını ve düzenli bir işleyiş kazanamadığını, alışveriş merkezinin gereği gibi işletilemediğini, kiraların fahiş hale geldiğini, davacı şirketin zarara uğradığını, kâr edemediklerini, bu nedenlerle haklı olarak sözleşmeyi feshettiklerini, peşin ödenmiş iki aylık depozito tutarının iade edilmediğini, davacının bir alacağı olmadığını, kendilerinin alacaklı olduğunu ve mahsubunu talep ettiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini, kötü niyetli haksız icra takibi nedeniyle alacağın %40 oranından az olmamak üzere davacı aleyhine tazminata hükmedilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, davalı tarafından ödenen 4.239 USD depozitonun mahsubu ile takibin 27.553,50 USD ve 294,36 USD işlemiş faiz olmak üzere 27.847,86 USD üzerinden devamına, asıl alacağın TL karşılığının %40 ı oranında icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş, hükmün taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 09.11.2015 tarih 2015/5844 Esas 2015/9583 Karar sayılı ilamıyla, sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, sözleşmenin 6.1 ve devamı maddelerinde depozitonun iade koşulları belirlenmiş olup depozitonun iadesine karar verilebilmesi için davalının yönetime ve sair yerlere borcu olmaması gerekir. Bu durumda sözleşmenin 6. maddesine göre davacının iddiaları konusunda araştırma yapılıp sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, Mahkemece, davalıların itirazlarının kısmen iptali ile takibin 31.792,50-USD üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/A maddesi gereğince faiz uygulanmasına, % 40 (19.457,01-TL) icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların tüm davacının aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Davacının işlemiş faize yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu doğabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturmaktadır (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Somut olayda; Mahkemece, 13.01.2015 tarihli kararla; takibin 294,36 -USD işlemiş faiz yönünden de devamına karar verilmiş, yukarıda belirtilen Yargıtay ilamıyla sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, hüküm sadece asıl alacak yönünden bozulmuş, bu hali ile işlemiş faize ilişkin hükmedilen kısım, davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Bu nedenle bozma sonrasında davacının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek bu defa işlemiş faize ilişkin kısmın davanın kabul edilen kısmına dahil edilmemiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki; yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, kararın düzeltilerek onanması HUMK 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalıların tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hüküm fıkrasının; 1 numaralı bendinde yer alan "itirazın kısmen iptali ile takibin 31.792,50 USD üzerinden devamına" ibaresinin çıkarılarak yerine "itirazın kısmen iptali ile takibin 31.792,50 USD ve 294,36 USD işlemiş faiz üzerinden devamına" ibaresinin yazılması suretiyle hükmün davacı yararına düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacı tarafa iadesine, 2.671,25 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.