9. Hukuk Dairesi 2011/20972 E. , 2013/10604 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı vekili, davacı gemiadamının ödenmeyen kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalıya ait gemide güverte lostromosu olarak çalışan davacının iş sözleşmesinin haksız nedenle feshedildiğini, yıllık izin kullandırılmadığını, fazla mesai yaptığını, tatillerde çalıştığını, ücretlerinin ödenmediğini belirterek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin, fazla mesai ve tatil çalışmaları karşılığı ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının şirkette Deniz İş Kanununa tabi şekilde gemi adamı olarak çalıştığını, alacak iddialarının Türk Ticaret Kanunu’nun 1235/3-1259 ve 1261. Maddeleri hükmü gereğince bir senelik zaman aşımına tabi olduğunu, bu nedenle belirli süreli çalışmalara ilişkin tüm taleplerinin zaman aşımına uğradığını bu nedenle zaman aşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Deniz İş Kanunu’nun 7. ve 8. maddeleri uyarınca davacı ile müvekkili şirket arasında belirli süreli hizmet akitleri yapıldığını, belirli süreli iş sözleşmeleri hükümleri gereği geminin sefer süresi sona erdiğinde davacının görevinden ayrıldığını, dava dilekçesindeki iddiaların tamamen gerçek dışı olduğunu, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davacının bir kısım alacaklara hak kazandığı, davalı işverenin dava açılmadan önce temerrüde düşürüldüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141. maddesinde, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı açıklanmış, aynı zorunluluk 6100 sayılı HMK.’un 297. maddesinde de düzenleme altına alınmıştır. Anılan yasal düzenlemede yargıcın, uyuşmazlık konusu olan olay hakkında tüm kanıtları toplaması, tartışması, bu kanıtlardan hangilerine değer vermediğinin nedeni, hangilerini üstün tuttuğunun dayanaklarını değerlendirdikten sonra bir sonuca varmasının zorunlu ve gerekli
olduğu vurgulanmıştır. Böyle bir yöntemin izlenmesi durumunda ancak kararın gerekçeli olduğunun kabul edilebileceği sonucuna varılabilir. Hükmü kuran yargıcın böyle bir yöntemi izlemesi halinde maddi olgularla hüküm fıkrası arasında bir bağlantı kurulmuş olabilecektir. Ayrıca gerekçe sayesinde kararın doğruluğu denetlenmiş ve davanın yanları tatmin ve inandırılmış olacaktır. Tüm bunlardan başka ve en önemlisi adil bir yargılamanın yapıldığı sonucuna varılacaktır. (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
Mahkemece verilen kararda kararın belirtilen hükümler uyarınca gerekçeli olduğu belirtilmiştir. Ancak kararda ilgili maddelerin belirtilmesi kararın gerekçeli olduğu anlamına gelmez. Açıklandığı gibi tarafların sunduğu delillerden hangisine değer verildiği, davacının belirli mi, yoksa belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı, feshin ne şekilde ve kim tarafından gerçekleştirildiği, işin düzenlenmesinin ne şekilde olduğu ve davacının tazminat ve alacaklara hak kazanıp kazanmadığının somut ve maddi hukuki olgular dikkate alınarak gerekçede gösterilmesi gerekir. Mahkemece gerekçeli karar verilmemesi usule aykırı olduğundan, kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair itirazların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.