(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/2698 E. , 2012/5153 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 01.08.2011 gününde verilen dilekçe ile itirazın iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 25.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, davalının ürettiği reçel kavanozlarına etiket imal ederek teslim ettiğini, bedeli olan 1.770,00 TL’nın ödenmediğini, yapılan icra takibine de davalının itiraz ettiğini ileri sürerek haksız itirazın iptalini, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, etiketlerin ayıplı meydana getirildiğini, amacına uygun olarak kullanmak üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkililerine başvurduğunu, yetkililerin etiketlerin uygun olmadığını tespit ederek kullanılmasını engellediklerini, açılan davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının icra takibine haksız itirazın iptaline ve asıl alacağın %40’ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki 24.02.2011 tarihli iki ayrı iş görme sözleşmesine göre, davacının davalının ürettiği ürün kutularında kullanılmak üzere etiket imali işini yüklendiği, meydana getirilen eserin davalıya teslim edildiği çekişmeli değildir. Tüm çekişme, meydana getirilen etiketlerin ayıplı olup olmadığı, davacının bedel isteyip isteyemeyeceği noktalarındadır.
Tüm dosya kapsamına göre; davalının kendisine teslim edilen etiketleri Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Piyasa Gözetimi yetkililerine muayene için verdiği, yetkililerin 11.05.2011 tarihli tutanakla etiketlerin kullanmaya elverişli olmadığını saptadıkları, bunun ardından 16.05.2011 tarihli ihtarname ile durumun davacıya bildirildiği görülmektedir. Olayların akış seyrine göre, ayıp ihbarı süresinde yapılmıştır.
Bir tanımlama yapmak gerekirse eserdeki ayıp, sözleşmede üzerinde anlaşılan (yüklenicinin esere ilişkin olarak zikrettiği) niteliklerin veya dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken lüzumlu niteliklerin meydana getirilen eserde bulunmamasıdır. Başka bir ifadeyle, eserde sözleşme ve dürüstlük kurallarına göre olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki fark ayıptır. Eserin ayıplı olması halinde, iş sahibinin yetkilerinin ne olduğu ise Borçlar Kanununun 360. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, eserdeki ayıp kullanımı tümüyle mümkün olmayacak boyutta ise iş sahibinden eseri kabulü beklenemez ve iş sahibinin bedel ödemesi de gerekmez. Eserdeki ayıp yukarı derecede önemli değilse, iş sahibi bedelden uygun bir oranın tenzilini isteyebilir. Bunun dışında iş sahibi ayıplı eseri yükleniciye iade ederek yenisiyle değiştirilmesini (tamirata tabi tutulmasını) da talep edebilir. Kural olarak da yüklenicinin basiretli bir tacir gibi eseri fen ve sanat kurallarına uygun meydana getirmesi gerekir. Çünkü, yüklenici işinin ehli iş sahibine göre konusunun uzmanı olan kişidir. Hizmet akdinde olduğunun aksine iş sahibine bağlı olarak ve onun talimatlarıyla hareket etmez. İşinde bağımsızdır. Bu niteliklerinden dolayı da yükleniciden tecrübeli ve uzman bir kimsenin teknik ve sanat kurallarına uygun hareket tarzının ölçü alması beklenir.
Bütün bunlardan sonra mahkemece yapılması gereken iş, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı yetkililerinin düzenlediği 11.05.2011 tarihli tutanak yeterli görülmezse mevcut etiketler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırmak, eser ayıplı ise iş sahibinin haklarını düzenleyen Borçlar Kanununun 360. maddesine göre iş sahibinin isteyebileceğini saptamak, davayı bunun sonucuna uygun bir karara bağlamak olmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 09.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.