3. Hukuk Dairesi 2020/3755 E. , 2020/7340 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün,süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
te davalıdan tahsilini talep etmiş, 03/09/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile de talebini 25.006,99 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 500 TL kıdem tazminatının fesih tarihi olan 17/05/2007 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile, 500 TL ihbar tazminatı ile 500 TL ikramiye alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 500 TL ücret alacağının ise dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 06/05/2016 tarihli 2015/1 esas 2016/1 karar sayılı her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair kararı nedeniyle ıslahla arttırılan miktarın ve fazlaya ilişkin diğer taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre tarafların aşağıdaki bendler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, iş sözleşmesinin haksız olarak fesh edildiğini ileri sürerek iş mahkemesinde açtığı davası ile işçilik alacakları talebinde bulunmuş olup mahkemece verilen görevsizlik kararının temyizi üzerine 9. Hukuk Dairesinin 2011/43856 E-2011/38043 K . sayılı ilamı ile eksik inceleme nedeniyle kararın bozulduğu , bozma sonrasında mahkemece Deniz İhtisas Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verildiği,bu mahkemece de görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesince mercii tayini ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olarak belirlendiği anlaşılmaktadır. Dava, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak açıldığından davacı bozma sonrasında alınan 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda talebini ıslah ile 25.006,99 TL"ye yükseltmiş, rapora itirazlar üzerine alınan 24/04/2017 tarihli ek rapor ile de ücret ve ikramiye alacağının ıslah zamanaşımına uğradığı belirtilmiştir. Her ne kadar mahkemece ‘...30/05/2016 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla; Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu"nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. 2016/1 K. sayılı kararı ile her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04/02/1948 tarih ve 1944/10 E. 1948/3 K. sayılı YİBK. nın değiştirilmesine
gerek olmadığına dair kararı ve Yargıtay Kanunu"nun 45/5. maddesi içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerine ve Adliye Mahkemelerini bağlayacağı karşısında davacı vekilince Yargıtay bozma kararından sonra yapılan ıslaha değer verilmeyeceği ’ gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek, usulü kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca karar verilmesi gerekliliği hasıl olmuştur. Açıklanan nedenlerle Mahkemece davacı tarafın 03/09/2016 tarihli ıslahına değer verilerek hüküm tesis edilmesi gerektiği anlaşıldığından kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık 818 Sayılı BK.nun 313. ve devamı maddelerinde düzenlenen hizmet akdinden kaynaklanmakta olup, davacının 17/05/2007 tarihinde hizmet akdinin sona erdiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının istemleri arasında kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ikramiye alacağı, yıpranma tazminatı ve fazla mesai alacağı yer almaktadır. BK.’nun 344. maddesi’nde, "muhik sebeplerden dolayı gerek işçi gerekse iş sahibi, bir ihbara lüzum olmaksızın her vakit akdi feshedebilir. Ezcümle, ahlaka müteallik sebeplerden dolayı yahut hüsnüniyet kaideleri noktasından iki taraftan birini artık akdi icra etmemekte haklı gösteren her hal, muhik bir sebep teşkil eder. Bu gibi hallerin mevcudiyetini hakim takdir eder. Fakat işçinin kendi kusuru olmaksızın duçar olduğu nispeten kısa bir hastalığı yahut kısa müddetli bir askeri mükellefiyeti ifa etmesi, muhik sebep olarak kabul edilemez." hükmü, yine BK.’nun 345/1. maddesi’nde ise, "Muhik sebepler bir tarafın akte riayet etmemesinden ibaret olduğu taktirde, bir taraf diğer tarafa onun akit ile müstehak iken mahrum kaldığı feri menfaatler de nazara alınmak üzere, tam bir tazminat itasıyla mükellef olur." hükmü vazedilmiştir. BK.nun 334. maddesinde; " İşveren işçiye mutat serbest saatler ya da günler vermekle yükümlüdür. İşveren feshi ihbar yapılmasından sonra başka bir iş aranması için işçiye uygun bir zaman vermek zorundadır. Bu durumlarda, işverenin çıkarlarını olabildiği kadar gözetmek gerekmektedir." BK.nun 340./II. maddesinde ise, iki haftalık bir ihbar süresi öngörülmüştür. Somut olaya dönülecek olursa; maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK m. 33). Temyize konu dava hizmet akdinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi nedeniyle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, ikramiye alacağı, yıpranma tazminatı ve fazla mesai alacaklarına ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan 30/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda 818 sayılı Borçlar Kanununda kıdem tazminatının düzenlenmediği ancak kanunun 345. maddesi uyarınca kıyasen davacı işçi yönünden de kıdem tazminatı tutarında bir tazminatın verilebileceğinin belirtilmesine rağmen mahkemece 500 TL kıdem tazminatı yönünden hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca; mahkemece davacının kıdem tazminatı yönündeki taleplerinin 818 sayılı Borçlar Kanunu 345. maddesi gereğince muhik tazminat olarak değerlendirilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, (2)nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına,(3) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 03/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.