Esas No: 2022/5663
Karar No: 2022/7138
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5663 Esas 2022/7138 Karar Sayılı İlamı
Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)
Davacı, davalıdan araç satın aldığını ancak aracın pert olduğunu öğrendiğini ve kendisine iade edilmesi için takip başlattığını ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinde kısmen kabul edilen davanın, Yargıtay'ın bozma kararının ardından davacının senet bedeli ve yaptığı masrafların toplamını kapsayacak şekilde kabul edildiği ve icra inkar tazminatına hükmedildiği ancak masrafların alacağın belli olmama durumu nedeniyle tazminat kapsamına alınamayacağı belirtildi. Kanuna göre, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekir. Bu nedenle, masraf kalemi yönünden verilen icra inkar tazminatı hükümleri usul ve kanuna aykırı bulunarak, hükmün 29.000 TL asıl alacak üzerinden düzeltilmiş şekilde onanmasına karar verildi. İİK'nın 67. maddesi, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için gereken yasal koşulları belirlemektedir. Borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş olması bu koşullardan biri değildir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan 15/08/2012 tarihinde 29.000 TL bedelle araç satın aldığını, araç için davalıya 5.000 TL ve 24.000 TL bedelli iki adet senet verdiğini, davalının senet bedelleri ödendiğinde aracı adına tescil ettirmeyi taahhüt ettiğini, senet bedellerini vadesinde ödediğini, ancak davalının aracı adına tescil ettirmediğini, bu sırada aracın pert olduğunu öğrendiğini, ayrıca araca 3.000 TL masraf yaptığını ve davalı aleyhine başlatılan bir icra takibi sonucu aracın kendisinden alındığını ileri sürerek, ödediği araç bedelinin iadesi için başlattığı takibe vaki itirazın iptalini ve lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile itirazın 31.961,80 TL asıl alacak üzerinden iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar; davalının temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 01/10/2019 tarihli ve 2019/4148 E. 2019/9226 K. sayılı ilamıyla; davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, senet bedelinin 27.000 TL’lik kısmının ödendiği ancak kabulüne karar verilen kalan 2000 TL yönünden gerekirse yemin delili de hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca araca yapıldığı iddia edilen masraflar yönünden ise, yapılan harcamaların aracın gündelik kullanımına ilişkin olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; davacının senetler nedeniyle toplamda davalıya 29.000 TL ödediği, davacının yaptığı masrafların 2.733,42 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 31.733,42 TL alacak üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-İİK’nın 67. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için; usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibini bulunması, borçlunun süresi içinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlarının bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda değil ise, alacak likit ve belli olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Açıklanan yasal kurallar ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde; davacının masraf talebi yönünden hüküm altına alınan alacak likit ve muayyen nitelikte olmadığından bu kalem bakımından icra inkar tazminatına hükmedilemez.
Hal böyle olunca, mahkemece; yalnızca sözleşme bedeli yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken masraf kalemi yönünden de icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan kararın düzeltilerek onanması, HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “31,733,42 TL asıl alacak...” ifadesinin çıkartılarak yerine “29.000 TL asıl alacak...” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.