Esas No: 2022/5497
Karar No: 2022/6808
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5497 Esas 2022/6808 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/5497 E. , 2022/6808 K."İçtihat Metni"
İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tanıma tenfiz davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, temlik eden RL1GKGZ2 pasaport numaralı Libya uyruklu ... ... ...'nın davalı aleyhine, Trablus Kuzey Asliye Mahkemesi 09/06/2015 tarih ve 744/2014 dava numarası ve 967/2015 karar sayılı mahkeme kararı gereği alacaklı olduğu 330.000 Libya Dinarı hakkını temlik aldığını, buna dair temlik sözleşmesinin Türkçe metni ve bu metnin arapça tercümesinin apostil şerhli onaylı aslının sunulduğunu, davalı şirketin, temlik edenin, mahkeme kararı ile de sabit olduğu üzere 330.000 Libya Dinarı miktarında parasını ödemediğini, bunun üzerine temlik eden tarafından verilen hukuk mücadelesi neticesinde parasının kendisine ödenmesine karar verilmiş ise de, davalı şirketin Libya ülkesinde herhangi bir mal varlığı değeri olmadığı için kararın icra edilemediğini, mezkur mahkeme kararının arapça aslı, arapça kesinleşme şerhi, Türkçe tercümesi aslı ve tercümenin apostil şerhli onaylı halinin sunulduğunu, dava konusu mahkeme kararının tanıma ve tenfizin bütün şartlarını taşımakta olduğunu, bu nedenlerle, temlik almış olduğu Trablus Kuzey Asliye Mahkemesi 09/06/2015 tarih ve 744/2014 E. ve 967/2015 K. sayılı mahkeme kararının tanınmasını ve tenfizini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş; kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19.H.D.'nin 2022/1388 E. 2022/1284 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, bu kez davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Eldeki dava, Libya Mahkemesi'nce verilmiş olan kararın tanıma ve tenfizinin yapılması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne yazılan müzekkere ile, MÖHUK'un 54/1-a maddesi uyarınca ülkemiz ile Libya arasında mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi konusunda ikili veya çok taraflı bir anlaşma olup olmadığı ya da fiili uygulamanın bulunup bulunmadığı hususu sorulmuş olup, verilen müzekkere cevabında, iki ülke arasında tanıma ve tenfiz konusunda bir anlaşma ya da fiili mütekabiliyet bulunmadığı bidirilmiş olduğundan, 5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 52, 53, 54, 55 ve 58. maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı tarafından istinafı üzerine; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından aynı gerekçelerle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, yine davacı tarafından karar temyiz edilmiştir.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunu'nun 50. maddesine göre; "(1) Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır. (2) Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir." 51. maddesinde; "(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir. (2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir."
52. maddesinde; "(1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu."
53. maddesinde,"(1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.
b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesi."
54. maddesinde; "(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması."
55. maddesinde; "(1) Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.
(2) Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir."
58. maddesinde; "(1) Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.
(2) İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.
(3) Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır." hükümleri bulunmaktadır.
Somut olay incelendiğinde; ilk derece mahkemesince Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü'ne yazılan müzekkere cevabında, ülkemiz ile Libya arasında mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi konusunda ikili veya çok taraflı bir anlaşmanın ya da fiili uygulamanın olmadığı hususu bildirilmiş olduğundan, davanın reddine karar verilmişse de; MÖHUK 58/1 maddesinde belirtildiği üzere " Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz." hükmü bulunduğundan, tanıma talebinin, tenfizden farklı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre tanıma için, Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması şartı aranmamaktadır. Hal böyle olunca, iki ülke arasında karşılıklılık ve fiili uygulama bulunmadığından tenfiz talebinin reddedilmesi doğru olsa da; tanıma talebinin şartlarının ise, yukarıda açıklanan kanun hükümlerinin de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken; yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmektedir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 21/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.