22. Hukuk Dairesi 2017/21846 E. , 2019/9753 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette finansman ve muhasebe sorumlusu olarak çalışırken iş akdinin 16.12.2011 tarihinde feshedildiğini, taraflar arasındaki 15.08.2005 tarihli iş sözleşmesine göre aylık ücretin her bir ayın sonunda TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanarak YTL olarak ödeneceğinin hükme bağlandığını ancak bazı zamanlar fiili ödemenin gerçek kurun altında kaldığını iddia ederek her bir ay ödenmeyen ve ödenmesi gereken ücret fark alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, Euro’nun Türk Lirası karşısında sürekli yüksek seyir etmesi sebebi ile davacının ve diğer şirket çalışanlarının tümünün sözlü muvafakati ile Euro’nun Türk Lirası karşılığının sabitlendiğini ve maaşların bu şekilde sabitlenen kur miktarı üzerinden ödendiğini, davacının çalıştığı yıllar boyunca maaşın ödenme şeklini kabul ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-4857 sayılı İş Kanunu"nun 37. maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 sayılı Yasanın 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye ... ..., ... Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi başlıklı 31. maddesine göre, ‘Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.’
Somut olayda, taraflar arasında imzalan 15.08.2005 tarihli iş sözleşmesinin ücret başlıklı 5. maddesinde personelin her bir aylık çalışması karşılığının brüt 2000 EURO olduğu, bu meblağın her bir ayın sonunda TCMB efektif alış kuru üzerinden hesaplanarak YTL olarak ödeneceği ve %10’un üzerindeki devalüasyon artışlarının maaşa yansıtılmayacağı düzenlenmiştir. Dosya içerisine ücret ödemelerine yönelik banka hesap kayıtları ile imzasız aylık ücret bordroları sunulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının kurun sabitlendiğine yönelik yazılı onayının bulunmaması veya bu hususun protokol metnine alınmaması sebebi ile taraflar arasında geçerli iş sözleşmesine uygun olarak Euro’nun ay sonunda geçerli TCMB efektif alış kuru karşılığı ücretin ödenmesi gerekmekte iken kurun sözleşmeye uygun hesaplanmaması nedeni ile bakiye ücret alacağının olduğunun tespiti ile davacının sözleşmeye uygun olarak alması gereken ücret hesaplanarak bordrolarda tahakkuk eden ücretin mahsubu ile sonuca gidilmiştir. Öncelikle hükme esas alınan bilirkişi raporunda sadece davacının çıplak ücretinin hesaplanarak fark alacağının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi isabetli olmuştur zira davacı dava dilekçesinde prim, asgari geçim indirimi, sosyal yardım gibi diğer ek alacaklarının da eksik ödendiğini iddia etmemiştir.
Davacı bordrolarda tahakkuk eden ücretlerin tam ödendiğine yönelik beyanda bulunmamış ayrıca dava dilekçesinde de açıkça ödenmeyen ücreti ile fark ücreti talebinde bulunmuş olup dosyaya ibraz edilmiş bulunan bordrolar ile banka kayıtları karşılaştırıldığında bazı aylarda tahakkuk eden ücretten daha az miktarda ücretin bankaya yatırıldığı görülmüştür. Bu itibarla bordroların imzasız olması sebebi ile bordroda tahakkuk eden ücretin tamamen ödendiğinden bahsetmek mümkün olmayacağından mahkemece Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 31. maddesine göre hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında taraflar duruşmaya çağrılarak banka kanalı ile ödenen miktarın ne kadarının ücrete yönelik ne kadarın diğer alacaklara (prim, sosyal hak, agi vb) yönelik yapıldığı da sorularak davacının sözleşme hükmüne göre alması gereken ücret ile banka kanalı ile fiilen ödendiği sabit olan ücret arasındaki fark tespit edilerek hesaplama yapılmalı ve sonucuna göre davacının ödenmeyen ücret alacağının hüküm altına alınması gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgililere iadesine, 06.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.