16. Hukuk Dairesi 2012/6420 E. , 2012/7540 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... İCRA MAHKEMESİ
Ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan sanık ..."ın beraatine karar verilmiş, hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli tebliğnamesiyle dosya gönderilmekle Dairemizce yapılan inceleme sonunda 17.10.2011 tarihli karar ile mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığının 03.12.2011 tarihli itirazı üzerine, Ceza Genel Kurulunun 10.07.2012 tarih ve 2011/609 Esas, 2012/421 Karar sayılı kararı ile 6352 sayılı Yasanın 99 ve 101. maddeleri uyarınca itirazın Dairemizce değerlendirilmesi için dosya yeniden gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Somut olayda, yerel mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanığın ticaret sicili memurluğunda kayıtlı olmaması nedeniyle suçun unsurları oluşmadığı gerekçesi ile beraatine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine Dairemizce sanığın gerçek kişi tacir olduğu da göz ardı edilerek, ticaret şirketleri yönünden ticareti terk suçunun oluşmayacağı gerekçesi ile sonucu itibari ile doğru olan hükmün isteme aykırı olarak onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında; 2004 sayılı İİK.nun 44. maddesinde “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazetede ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemeyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.” demekle tacir olarak kabul edilenlere bir yükümlülük yüklediğini ve bu yükümlülüğe uymamanın müeyyidesi de aynı Kanunun 337/a maddesinde “44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”şeklinde düzenlendiğini,sanığın Ticaret Siciline kayıtlı olmadığını, ancak tacir sıfatının belirlenmesinde Ticaret Sicili kaydının bir karine oluşturduğunu, bu nedenle sanığın tacir olup olmadığının Türk Ticaret Kanununun 14. maddesindeki kıstasa göre değerlendirilmesinin gerektiğini, ... Özel Dairenin sanığın ticaret siciline kayıtlı olmadığını belirlemesine rağmen ticaret şirketlerinin ticareti terk suçunu işleyemeyeceği gerekçesiyle verilen beraat kararını onadığını,belirtilen gerekçelerle, sanığa isnat edilen suçun oluşabilmesi için tacirin fiili olarak ticareti terk etmesi ve bu durumu onbeş günlük süre içerisinde kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirmemesinin gerekmesi karşısında, öncelikle sanığın ticaret siciline kayıtlı olmadığı gözönüne alınarak tacir olup olmadığının saptanması, tacir olduğunun anlaşılması halinde sanığın ticareti gerçekten terk edip etmediği yönünde kayıtlı bulunduğu Vergi Dairesi Müdürlüğünden mükellefliğinin devam edip etmediği sorularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir edilmesi gerekirken onama kararı verilmesinin isabetsizliği ileri sürülerek hükmün bozulması talep edilmiştir.
Ticareti terk suçunun oluşabilmesi için gerekli en önemli unsurlardan biri de gerçek kişi tacirin ticaret sicili memurluğuna kayıtlı olması zorunluluğudur. Ticaret hukuku açısından bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimse tacir sayılıp böyle bir kimsenin ticaret siciline kayıtlı olması şart değil iken bir gerçek kişi tacirin ticareti terk hükümlerine muhalefet etmek suçundan cezalandırılabilmesi için suçun kanunilik unsuru gereğince ticaret siciline kayıtlı olması gerekir. Nitekim İcra İflas Yasasının 337/a maddesinin atıfta bulunduğu aynı Yasanın “Ticareti terk edenler” başlıklı 44. maddesinde “Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye mecburdur." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, bu yükümlülüğün ticaret sicili memurluğunda kayıtlı tacirlere ilişkin olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Somut olayımızda ... Ticaret Sicili Memurluğunun 24.12.2009 tarih ve 1847 sayılı ve 12.03.2010 tarih ve 1027 sayılı yazılarından sanığın ticaret sicil kaydına rastlanılmadığının bildirilmesi karşısında atılı suçun oluşmadığı gerekçesiyle verilen beraat kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca Dairemizin onama kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı değişik gerekçe ile yerinde görülmediğinden, dosyanın 6352 sayılı Yasanın 99. maddesi ile eklenen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 308. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için dosyanın Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 02.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.